Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1615 E. 2022/1475 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1615
KARAR NO: 2022/1475
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 27/01/2020
NUMARASI: 2016/77 Esas – 2020/42 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/07/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 08/05/2014 tarihinde meydana gelen kazada davalılardan …’ün sürücüsü, …nın işleteni ve …nin zorunlu mali sorumluluk sigortası olduğu … plakalı aracın; davacılardan … ve …’ün kızları, diğer davacıların kardeşleri olan yaya …’e çarparak ölümüne neden olduğunu; davalı sürücünün kazada kusurlu olduğunu zira 15 yıldır belediye şoförü olup yol durumunu çok iyi bilmesine rağmen aracını çok süratli kullandığını, ölen …’ün Sakarya Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü 4. sınıf öğrenicisi olduğunu ve mezuniyetine çok az bir süre kaldığını; müteveffanın kazadan sonra 5 gün yoğun bakımda kalıp, kurtulamayarak vefat ettiğini; Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/572 Esas sayılı dosyasında da davalı sürücünün yargılandığını belirterek; çocuklarının ölümünden dolayı davacı anne babanın onun desteğinden yoksun kaldıklarını; ayrıca kazada çocuklarını ve kardeşlerini yitiren tüm davacıların bundan büyük bir elem ve üzüntü duyduklarını; bunun ömür boyu da devam edeceğini de belirterek; fazlaya dair haklarını saklı tutarak anne ve baba için şimdilik 25.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatı ile; anne baba için 100.000,00’er TL kardeşler içinde 50.000,00’şer TL manevi tazminatın; davalı sigortadan dava tarihinden itibaren diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; daha sonra maddi tazminat yönünden talebini ıslah ederek davacı … yönünden 135.831,25 TL’ye, davacı … yönünden 127.672,58 TL’ye yükseltmiş; tamamlama harcını da karşılamıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 15/04/2014’den itibaren bir yıl süre ile ve . nolu zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortacısı olduklarını; kazanın sigorta süresi içinde gerçekleştiğini ancak sorumluluklarının poliçe limiti ve davalı sürücünün kusuru ile sınırlı olduğunu; davacıların destekten yoksun kalma tazminatı yönünden gerçek zararlarının usulünce tespiti gerektiğini belirterek savunma yapmıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunarak yetkili mahkemenin Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, dosyada yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini savunmuş; ayrıca trafik kazasında kusurun tamamen ölende olduğunu, sürücüde herhangi bir kusurun bulunmadığını, kaldı ki, istenen tazminat miktalarının da fahiş olduğunu bildirerek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili, yetki itirazında bulunarak yetkili mahkemenin Sakarya olması nedeniyle yetkisizlik kararı verilmesini; ayrıca davalı sürücünün kazada kusurlu olmadığı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, kaldı ki, istenen tazminat miktarlarınında fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminat talebinin kabulü ile; Davacı … için 135.831,25 TL’nin, Davacı … için 127.672,58 TL’nin, Destekten yoksun kalma tazminatı olarak tüm davalılardan müteselsilen tahsiline; bu davacılara verilmesine, bu tahsilatlar yapılırken davalı … şirketinden alınacak tahsilatlarda 25/09/2014 tarihinden, diğer davalılardan yapılacak tahsilatlarda ise, 08/05/2014 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN KISMEN KABULÜ İLE; Davalı sürücüye verilen kusur nedeniyle yapılacak indirimde nazara alınrak, Davacı … için 40.000,00 TL, Davacı … için 40.000,00 TL, Davacı … için 10.000,00 TL, Davacı … için 10.000,00 TL, Manevi tazminatın kaza tarihi olan 08/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …ndan müteselsilen tahsiline, davacılara verilmesine, Fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı … vekilinin istinaf başuvrusu harç eksikliği nedeniyle yerel mahkemenin 16/07/2020 tarihli karar ile istinaf başvurusunun reddine karar verildiği ve bu kararın davalı vekiline tebliğ edildiği ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunmadığı anlaşılmakla bu davalı yönünden değerlendirme yapılmayacaktır.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın davalının tek taraflı kusuruyla meydana geldiğini, takdir edilen manevi tazminat miktarının, ne somut olayın özelliklerine, ne davacıların olaylardan etkileniş derecesine, ne de paranın alım gücüne uygun düşmeyecek şekilde az olduğunu, mahkemenin maddi tazminat davasının kabulüne ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, ancak yerel mahkeme hem maddi hem de manevi tazminat yönünden yasal faiz uygulanmasına karar verdiğini, ancak müteveffaya çarparak ölümüne neden olan aracın belediye otobüsü olduğunu, ticari amaçla işletildiğini, bu nedenle de maddi ve manevi tazminat için olay tarihinden itibaren yasal faiz değil ticari avans faizi uygulanması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, kaza müvekkilinin aracı hızlı kullanmasından değil, müteveffanın yaya geçidinden geçmeyerek aniden yola atlaması ve müvekkilin de kavşaktan ayrılıp virajı döndükten sonra yol üzerinde kendisini görmemesi neticesinde (etrafta bulunan ağaçlardan dolayı) kazanın meydana geldiğini, eğer kaza kavşak üzerinde bulunan yaya geçidinde gerçekleşse idi müvekkilinin hız yapması fiziken mümkün olmayacağından, yaya geçidinden geçen herhangi birini görebilecek durumda olacağını ve durabileceğini, kararda esas alınan raporun gerek tanık beyanlarının anlatımları dikkate alınmayarak, gerekse kaza günündeki yol durumu dikkate alınmayarak oluşturulduğunu, davaya konu kaza olayında hayatını kaybeden …’ün mezuniyetin akabinde hemen iş bulabileceği ve Meslek Odası tarafından belirlenen tarife üzerinden aylık ücret alacağı kabul edilirse bile; söz konusu kişi 22 yaşında ve evlenme çağına gelmiş bir genç kız olduğundan ortalama evlilik yaşının 23 olduğu ülkemizde kazazede …’ün 23 yaşında yani kaza olayından 1 yıl sonra evleneceği göz önünde bulundurulduğunda evlilik tarihinden itibaren ailesiyle olan ekonomik bağlarını kopartacağını, mezuniyet tarihi ile evlilik tarihleri arasında alacağı maaşları da düğün ve çeyiz hazırlıklarında harcayacağı düşünüldüğünde ailesine yönelik maddi destekte bulunmasının mümkün olmadığını, bu durumun destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasında dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken fahiş destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının dikkate alınmadığını, kazanın Adapazarında meydana geldiğini, poliçenin de Adapazarında tanzim edildiğini, müvekkilinin ve davalı …’ün de Adapazarında bulunduğunu, bu nedenle taraflar için ortak yer mahkemesinin Sakarya Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bilirkişi raporunda ikili hesap yapıldığını, müteveffanın gelirinin asgari ücretin 2 katı ve asgari ücretin 3,14 katı olacak şekilde hesaplama yapıldığını, mahkemenin, asgari ücretin 3,5 katı olacak şekildeki hesaba göre karar verildiğini, ancak bunun hatalı olduğunu, kaza meydana geldikten sonra tanzim edilen kaza tespit tutanağında belirtildiği “ışıklı işaret veya yetkili kimselerin bulunmadığı geçitlerde ve kavşaklarda yaklaşan aracın yaklaşan aracın uzaklık ve hızını göz önüne alarak uygun zamanda geçme “ kuralını ihlal ettiğinden müteveffanın asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, olay tarihinden bir gün sonra alınan savunmasında şoför …’ün “müteveffanın çok dalgın olduğu,yüzü aşağıya doğru eğik olduğu,kontrolsüz şekilde yola atladığını,fren yaptığını ama aracın durması ile vurmasının bir olduğunu” belirttiğini, bu durumun yakınlık nedeniyle fren yapılsa dahi durulamayacak şekilde müteveffanın bir anda yola çıktığını gösterdiğini, dolayısıyla izafe edilen kusur oranını da kabul etmediklerini, faiz başlangıç tarihine de itiraz ettiklerini, dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 08.05.2014 günü davalı …’un yönetimindeki … plakalı, davalı Belediyeye ait otobüs ile seyri sırasında olay yerine geldiğinde, karşıdan karşıya geçmek İsteyen ve yaya geçidi üzerinde bulunan davacıların murisi …’e çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, …’ ün vefat etmesi nedeniyle yakınları olan davacılar destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” HMK 7/1 maddesine göre dava, dava dilekçesi ile birden fazla davalıya yöneltilmiş olup, davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılabilir. Yine aynı Yasa’nın 16.maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. Diğer taraftan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda kaza yeri Sakarya, davacıların adresi Bayrampaşa, davalıların adresi Sakarya olmakla beraber, davalı … şirketinin adresi Kavacık/İstanbul olduğundan davanın açıldığı İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin dava tarihi itibariyle yetkili olduğu anlaşılmaktadır (HGK’nun 30/4/2013 gün ve 2013/17-2099 esas, 2014/572 karar sayılı ilamı). Yine davalı … şirketine karşı da dava yöneltilmiş olup ticaret mahkemesinin görevli olduğundan davalıların yetki ve göreve ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir. Mahkemece kusur yönünden taraf tanıkları da dinlenmek suretiyle mahallinde talimat mahkemesince yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda; kazada davalı sürücünün %75 kusurlu olduğunu, ölen yaya …’ün %25 kusurlu olduğunu tespit etmiştir. Kaza nedeniyle sürücünün yargılandığı Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/572 Esas sayılı dosyasında mahkemece keşif yapılmış ve 19/06/2015 tarihinde makina mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan ilk raporda, yaya … %60, sürücü … %10 , ilgili kavşaktaki riskleri ortadan kaldırmayan ( araçların hızlarını azaltmaları için engeller koymayan, ağaç ve peyzaj çalışmaları nedeniyle görüşü kısıtlayan ) kurumlarında %30 olarak kazada kusur oranları belirlenmişse de; ceza mahkemesince dosya içindeki gerekçeli karardan da açıkça anlaşılacağı üzere ATK Trafik İhtisas Şubesine dosyanın gönderildiği, ATK tarafından şoför sanığın asli kusurlu, yaya …’ün tali kusurlu olduğunun tespit edilmesi üzerine ceza yargılamasında bu iki raporun çelişmiş olması sebebiyle 10/01/2016 tarihli ve İTÜ’den de görevli öğretim görevlilerinden oluşan heyetten rapor alınıp; raporla sanık sürücünün asli kusurlu olduğu, maktül yayanın tali kusurlu olduğu belirlendiği görülmüş; gerek ATK raporunda gerekse İTÜ’nün heyet raporunda yola kusur verilmediği ve sürücü …’ün asli kusurlu, ölen yayanın tali kusurlu olduğunun nazara alınarak ve ceza mahkemesi tarafından da sürücü asli kusurlu kabul edilerek karar verildiği nazara alınmak suretiyle çelişki giderilmiş olup, hükme esas alınan raporun dosya kapsamı ile olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılmakla kusura ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Mahkemece “….ölenin kimya fakültesini bitirmek üzere olduğu, mühendis olacağı ve bu nedenle bu meslek dalının odası tarafından bildirilen ortalama gelirin nazara alınarak destek miktarının hesaplanması gerektiği mahkememizce kabul olmuş ve buna göre yapılan hesaplama nazara alınmıştır. Maddi hesap bilirkişisi kimyagerler odasının bildirdiği ortalama gelir üzerinden davacı anenin 135.831,25 TL, davacı babanın ise 127.672,58 TL destekten yoksun kaldığını tespit etmiş olup; kusur oranlarına göre yapılan bu tespit nazara alınmak suretiyle mahkememizce hüküm oluşturulmuştur. ” kabulünde desteğin kimya mühendisi olarak değil kimya fakültesi öğrencisi olduğundan, kimyagerler odasından araştırma sonucuna göre ve Yargısal içtihatlara uygun olarak evlenme yaşı varsayımsal olarak yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasında isabetsizlik görülmemiştir. Davalı … vekilinin faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiği itirazı da yerinde değildir. Dava konusu haksız fiilden kaynaklandığı ve olay tarihinde muaccel olduğu nazara alındığında işleten olan davalının kaza tarihinden itibaren faizle sorumluluğuna karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, davacılar lehine hükmedilen toplam manevi tazminat miktarı, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacılar vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Yine kazaya karışan araç belediye otobüsü olduğundan ve kamu hizmetinde kullanıldığından yasal faize karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2 a-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan (54,40+6.207,74+54,40+54,40+54,40=)6.425,34 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 6.344,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından yatırana iadesine, b-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 24.830,94 TL harçtan peşin alınan 6.207,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.623,20 TL harcın davalı …’ndan tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 24.830,94 TL harçtan peşin alınan 6.095,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.735,71 TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/07/2022