Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1599 E. 2022/1474 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1599
KARAR NO: 2022/1474
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
NUMARASI: 2015/497 Esas – 2019/1269 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 01/07/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.08.2015 tarihinde davalılardan … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … Caddesinden … istikametine doğru ilerlerken … nolu trafik ışıklarını geçtikten hemen sonra yoldan karşıdan karşıya geçmekte olan yaya …’ye çarparak yaralanmasına sebep olmuş ve olay akabinde yaralıya yapılan tüm müdahalelere rağmen … trafik kazasına bağlı olarak vefat ettiğini, davalı sürücünün asli kusurlu olduğunu, İstanbul Anadolu 27 Asliye Ceza Mahkemesi 2015/496 Esas sayılı dosyası ile kamu davası ikame edildiğini, murisin ölmesi ile geride eşi … ve çocukları … ile … ‘un maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldıklarını, maddi zararlarının ve cenaze ve defin giderlerinin davalılardan tahsilini ayrıca manevi tazminat taleplerinin de bulunduğunu desteğinden yoksun kalınan …’nin eşi için 200.000,00 TL, çocuklar … ve … için ayrı ayrı 100.000,00’er TL anne … ve baba … için ayrı ayrı 50.000,00 TL, kardeşler …, …, …, …., … için ayrı ayrı 25.000,00 TL olmak üzere toplam 625.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kaynağının İstanbul Anadolu 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 2015/496 Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, bu davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiğini, davada belirlenecek tazminat faizinin başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini, esasa ilişkin olarak ta davada asli kusurun müteveffada olduğunu, davalının talep kadar yüksek tazminat miktarını ödeme kabiliyetinin zaten olmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı .. Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketinde 20/10/2014 -20/10/2015 tarihlerini kapsayan 11894756 nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, meydana gelen kazada müteveffanın kusurlu olduğunu, davacılara miras yolu ile intikal eden menkul ve taşınmazların gerek müteveffanın ve gerekse davacıların tapu, trafik ve vergi dairesinden sorularak araştırılmasını, davacıların bu yolla kazandıkları bedellerin yapılacak tazminat hesabından düşülmesi gerektiğini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; Davacı … yönünden 65.583,82 TL , Davacı … yönünden 7.641,49 TL Davacı … yönünden 15.228,24 TL Destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihi olan 22.09.2015 tarihinden itibaren diğer davalılar yönünden 29.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsili ile davacılara ödenmesine Davacı eş … yönünden 15.000,00 TL Davacı çocuk … yönünden 7.000,00 TL Davacı çocuk … yönünden 7.000,00 TL Davacı baba … yönünden 6.000,00 TL Davacı anne … yönünden 6.000,00 TL Diğer kardeş olan davacılar …, …, …, … ve … yönünden 2.000,00 er TL manevi tazminatın 29/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine Fazla istemlerin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile katılma yoluyla davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müteveffaya %75 oranında kusur isnat edilmesinin mümkün olmadığını, müteveffanın yaya geçidinin az ilerisinden karşıdan karşıya geçmesinin ona hiçbir şekilde kusur yüklenmesine neden olmayacağını, müteveffanın kusurlu olduğu kabul edilse dahi poliçe tanzim tarihinin 20/10/2014 olduğu dikkate alındığında uygulanacak sigorta genel şartları kapsamında müteveffanın kusuru maddi tazminattan indirim sebebi yapılamayacağını, ancak mahkemece kusur indirimi yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılardan … vekili tarafından davacıların istinaf dilekçesine karşı süresinde katılma yolu ile istinaf dilekçesi verildiği ancak harç ve gerekli masraflar yatırılmadığından mahkemece muhtıra düzenlenip tebliğ edildiği halde istinaf başvuru ve karar harcı ile gerekli gider avansının yatırılmadığı anlaşılmakla istinaf itirazları değerlendirmeye alınmamıştır. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 27.08.2015 günü saat 16.40 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile … Caddesini takiben Kurtköy istikametine seyir halinde iken 3904 nolu trafik ışıklarını 28.10 metre geçe aracının ön sol tampon, far ve motor kaputu, ön cam kısımları ile seyir istikametine göre sol tarafından kaplamaya girerek karşıdan karşıya geçmek isteyen yaya …’ye çarpması neticesinde ölümlü, tek araçlı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir. Mahkemece hükme esas alınan İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinin 28.11.2016 tarih ve … sayılı kusur raporuna ve taraflarca yapılan itiraz nedeniyle İTÜ den oluşturulan bilirkişi heyetinin düzenlediği 18.04.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; sürücü davalı …’in tali ve % 25 oranında, davacıların yakını ölen yaya …’nin asli ve % 75 oranında kusurlu olduğu yine olay nedeniyle istinaf incelemesinden geçerek kesinleşen ceza mahkemesinde hükme esas alınan kusur raporlarında da davalı sürücü tali, destek asli kusurlu olduğu tespit edilmiş olmakla tüm raporların birbirini doğruladığı anlaşılmakla kusura yönelik istinaf itirazları yerinde değildir. Ayrıca desteğin kusur oranı dikkate alınarak yapılan seçenekteki hesaplamaya göre karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, davacılar lehine hükmedilen toplam manevi tazminat miktarı, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacılar vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, maddi tazminat yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin, manevi tazminat yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/07/2022