Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1591 E. 2022/1367 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1591
KARAR NO: 2022/1367
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/11/2019
NUMARASI: 2018/15 Esas – 2019/1069 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi özetle; Dava dışı sigortalı …’ın … plakalı otobüsünün zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortasını müvekkil şirkete yaptırdığını, 21/01/2012 tarihinde sürücü … yönetimindeki sigortalı aracın seyir halinde iken yolun karlı ve buzlu olması sonucunda yoldan çıkarak devrilmesi sonucu tek taraflı kaza meydana geldiğini, bu kazada yaralanarak malul kalan …’un tazminat talebi müvekkili şirket tarafından kabul edilmeyince … tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti’ne başvurulduğu ve hakem heyetince başvurusu kabul edilerek tazminat ödenmesine karar verildiğini, … tarafından Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinde ödeme emrinin tebliğinden sonra 16/11/2015 tarihinde müvekkil şirketin …’a 51.024,00 TL ödeme yaparak ibraname, feragatname ve makbuz düzenlediğini, daha sonra … plakalı aracın trafik sigortacısının … Sigorta AŞ olduğu ve tazminattan … Sigorta AŞ.nin sorumlu olduğunun tespit edildiğini, … plakalı araçla maden işçileri taşınmış olup, olay sırasında ücretli özel bir taşıma gerçekleşmediğini, müvekkil şirketin düzenlenmiş olduğu poliçenin taşımacılık poliçesi olduğunu, bu durumda tazminat ödeme yükümlülüğünün trafik sigortacısında olduğunu, davalının müvekkil şirketin rücu talebini reddetmesi üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 16/11/2017 tarihinde icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin 20/11/2017 tarihinde davalı şirkete tebliğinden sonra 27/11/2017 tarihinde davalı şirketin haksız ve dayanaksız olarak itiraz ederek icra takibini durduğunu ve tüm bu nedenlerle davalı şirket tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesi vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince hatalı tespitler ve değerlendirmelere dayalı rapora dayanılarak tesis edilen kararın da hatalı olduğunu, kazaya karışan servis aracının, karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortacısı olan davacının öncelikle zarardan sorumlu olduğu, aracın servis aracı olarak kullanılmasının sorumluluğu ortadan kaldırmadığı gerekçesiyle verilen kararın hatalı olduğunu, sigortalı aracın bir servis aracı olup olmasının bir önemi bulunmadığını ancak bu servis aracındaki yolcuların kimler olduğu yani müşteri (biletli yolcu olup olmadıkları) olup olmadıklarının önemli olduğunu, somut olayda sigortalı otobüste bulunan ve yaralanarak engelli durumuna gelen dava dışı işçi …’un biletli bir yolcu yani bir müşteri değil, çalıştığı fabrikanın kendisine sağladığı ücretsiz işçi servisinden faydalanan bir çalışan olduğunu, zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası Genel Şartlarının A.1. maddesinde “Bu sigorta ile sigortacı, poliçede belirtilen motorlu taşıtta seyahat eden yolcuların, duraklamalar da dahil olmak üzere, kalkış noktasından varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelecek bir kaza sonucu bedeni zarara uğraması halinde, sigortalının 10/07/2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunundan doğan sorumluluğunu, poliçede yazılı sigorta tutarlarına kadar temin eder. Sigortalının taşımayı zaruri haller hariç, 10/07/2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümleri çerçevesinde yapması gerekir.” denilmekle birlikte; bu maddeden belirtilen yolcu tanımının A.2. maddede taşıtı kullanan sürücü ile hizmetliler dışında, taşıtta bulunan yolcu biletli kişiler olarak ifade edilmiş olduğu, bu nedenle dava konusu kazaya ait sigortacı sorumluluğunun, zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortacısı olan müvekkiline değil, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı … Sigorta’ ya ait olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle rücuen tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/5793 Esas ve 2021/10464 Karar sayılı içtihadında da vurgulandığı üzere; Zorunlu karayolu taşımacılığı mali sorumluluk sigortası ile sigortacı, poliçede belirtilen motorlu taşıtta seyahat eden yolcuların, duraklamalar da dahil olmak üzere, kalkış noktasından varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelebilecek bir kaza sonucu bedeni zarara uğraması halinde, sigortalının 10.07.2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’ndan doğan sorumluluğunu poliçede yazılı limitlere kadar sigorta örtüsüne almaktadır. Aynı Kanun’un 18. maddesi uyarınca taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Kanun’un 17. maddesinde düzenlenen sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar. Aynı Kanun’un 19/son ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.8. maddeleri hükümlerine göre meydana gelen zarar öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanır. Ancak, bu sigortanın hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısım için; sırasıyla zorunlu mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur. Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu, yolcuların uğradığı zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise, bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğmayacaktır. Ancak, bu sigortanın yapılmamış olması, kaza tarihinde süresinin dolması ya da sigorta yapılmış ancak limitin aşılmış olması durumunda ise sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğu söz konusu olacaktır. Yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/4919 Esas ve 2020/162 Karar sayılı içtihadında “Somut olayda, davacının çalıştığı işyerine ait servis aracı, işyeri çalışanlarını evlerine götürmek üzere taşıma esnasında tek taraflı kaza yapmıştır. Bu durumda aracın servis aracı olmasına göre, işçi-işveren ilişkisi içerisinde değerlendirildiğinde ücretsiz taşımanın olduğu düşünülemez, taşıma ticaridir” yönünde karar verilmiş olup bu durumda davacı vekilinin kazaya karışan araç servis olduğundan zorunlu karayolu taşımacılığı mali sorumluluk sigortasına tabi olmadığı yönündeki istinaf talebi yerinde değildir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına taşımanın ticari olarak yapıldığının kabulü ile kazaya karışan servis aracının Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortacısı olan davacının öncelikle zarardan sorumlu olduğuna yönelik mahkemenin kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 23/06/2022