Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1585 E. 2022/1339 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1585
KARAR NO: 2022/1339
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/07/2020
NUMARASI: 2017/942 Esas – 2020/298 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/02/2017 tarihinde saat 10:00 sıralarında Mersin ili, Yenişehir ilçesi, … Spor Salonu yakınlarında sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen bir aracın yolun karşısına geçmeye çalışan davacı yaya …’e çarpması sonucu dava konusu yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilin otomobilin plakasını bilmediğini, Yenişehir İlçe Emniyet Müdürlüğü Cumhuriyet Polis Merkez Amirliği’nce yapılan olay yeri incelemesinde olay yerini gösterir kamera sisteminin olmadığı ve aracın olay yerinden ayrılmış olması nedeniyle trafik ekibince herhangi bir işlem yapılmadığının tespit edildiğini, müvekkile çarparak olay yerinden uzaklaşan kimliği tespit edilemeyen araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, müvekkilin geçirmiş olduğu trafik kazası sonucunda vücudunun bir çok yerinden yaralandığını, özellikle ayak bileğinde meydana gelen kırık nedeniyle beden gücünde belli oranlarda azalma olduğunu, bedensel zarara istinaden hareket kısıtlılığına bağlı olarak ciddi sıkıntılar da yaşadığını belirterek 500 TL geçici iş görmezlik, 3.000 TL kalıcı iş görmezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Güvence hesabı sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın dava ile ilgili şartları yerine getirmediğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen aracın ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatının gerektiğini, kusur oranının davacının kazancının malul kaldığının ve maluliyet oranının tespit edilmesi gerektiğini, varsa sosyal güvenlik kurumunu ödediği tazminatların mahsup edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 37.214,69TL’nin dava tarihi olan 17/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tarihi 21/02/2017 olduğundan 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Genel Şartlarının bu davada uygulanması gerektiğini, dava öncesinde müvekkil kuruma başvuru yapılmış fakat dava konusu tazminatın hesaplanması için zaruri olan maluliyetin kesin ve sürekli olduğuna dair rapor sunulmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, dava öncesinde müvekkil kuruma eksik belge ile başvuru yapıldığını ve belge talep edildiğinde ise bu belgelerin zorunlu olmadığından bahisle yargı yoluna gidildiğini yani sırf kanunda bulunan başvuru şartını yerine getirmiş sayılmak için başvuru yapılarak ardından dava açıldığını, davacının daimi maluliyet durumunun rapor tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre belirlenmediğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatlanamadığını, müvekkili kurumun geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğu bulunmayıp SGK’nın sorumlu olduğunu, davacı 77 yaşında olup yaşlılık aylığı aldığından fiilen çalıştığının ispat edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 21/02/2017 tarihinde, saat 10:00 sıralarında, Mersin İli, Yenişehir İlçesi, … Spor Salonu yakınlarında, sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen bir aracın yolun karşısına geçmeye çalışan davacı yaya …’ e çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı bu nedenle maluliyet tazminatı talep edildiği anlaşılmıştır. Kaza nedeniyle davacının şikayetçi olduğu ve soruşturma başlatıldığı ancak failinin bulunamadığı daimi arama kararı verildiği, ATK dan alınan maluliyet raporu ile de yaralanmanın trafik kazası sonucu meydana geldiği belirtilmekle davalı vekilinin bu yönlerden istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekilince 07/06/2017 tarihli dilekçesi ile başvuru dilekçesi ve ekleri sunulmuş da olmakla, davacı tarafından yapılan başvuru yapıldığı eksik evrak nedeni ile ödeme yapılmadığı anlaşıldığına göre, dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girilip yargılamaya devam olunup karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından bu hususa ilişkin davalı vekili istinaf itirazı yerinde değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik yönünden sigorta şirketlerinin/Güvence Hesabının sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan maluliyet oranı ve aktüerya bilirkişi raporu istinaf talep eden davalı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin itiraz dilekçesinde açıkça maluliyet oranı ve aktüerya bilirkişi raporuna itirazda bulunmamıştır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde bu bakımdan davacı lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden maluliyet oranı ve aktüerya raporuna ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.542,13 TL harçtan peşin alınan 635,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.906,58 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/06/2022