Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1575 E. 2022/129 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1575
KARAR NO: 2022/129
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/12/2019
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 28/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 29.09.2010 tarihinde davacı … ile eşi müteveffa …’in karşıdan karşıya geçerken davalılardan …’nın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı motosikletin çarpması sonucu müvekkili …’in yaralandığını eşi …’in vefat ettiğini, kaza sonucu İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/38-405 E.K. Sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda …’nın hapis cezası ile cezalandırıldığını, kazada kullanılan motosikletin olay tarihinde … adına tescilli olduğu ve poliçesinin olmadığını belirterek, müvekkili …’in bedensel zararına ve eşinin ölümüne ve diğer davacıların kazada babalarını kaybetmişler hem de annelerinin yaralanmış olduğunu belirterek, müvekkili … için 10.000,00 TL maddi tazminatın, sigortacılık ticari bir iş olduğundan ticari avans faizi ile birlikte teminat limiti dahilinde davalı taraflardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili … için 20.000,00 TL, … için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL ve … için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava öncesinde davalı …na gerekli belgeler iletilerek müracaat edilmediğinden tazminat ödenmediğini ve davalı …’nın olay tarihindeki zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limitleri ve kusur oranı ile sınırlı sorumlu olduğunu, ZMSS teminat limiti olay tarihi olan 29.09.2010 itibari ile 175.000,00 TL olduğunu bu sigortanını bir zarara sigortası olduğunu ve davacıların hesaplanacak zararlarının iş bu limitle sınırlı olarak tazminatı gerektiğini, davacıların maddi zararı ancak olay tarihi esas alınarak yapılacak aktüeryal inceleme sonucu tespit edilebileceğini, yapılacak hesaplamada davacıların da davalıya fiilen destek olup olmadığı ve olmayacağı da dikkate alınarak yetiştirme giderleri ve evlenme indirimi gibi tenzil sebeplerinin dikkate alınmasını gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; söz konusu trafik kaza nedeniyle istenilen maddi ve manevi tazminatın çok olduğunu, uzun zamandır çalışmadığını sosyal güvencesinin olmadığını, üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkul de bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde; kazaya konu aracın kazadan önce İstanbul … Noterliğinin 10/02/2010 tarih … yevmiye nolu özel vekaletnamesi ile tarafından …’a vekaletname verilmek suretiyle satılmış olduğunu, kazaya sebebiyet veren …’nın bu aracı akrabası olan …’dan aracı habersiz almış ve söz konusu kazanın meydana geldiğini, kazada bir suçunun olmadığını, ayrıca davacı tarafın talep ettiği tazminat miktarının son derece fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne; 10.402,13 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve …’dan 29/09/2010, davalı …ndan 28/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile; davacı … adına 10.000,00 TL diğer davacılar …, …, … adına 4.000,00’er TL olmak üzere toplamda 22.000,00 TL manevi tazminatın 29/09/2010 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece ve Ceza mahkemesince yapılan kusur incelemelerinde kesin bir netice oluşmadığından ihtimalli hesaplar yapıldığını, Adli Tıp Kurumunun ceza dosyasında düzenlemiş olduğu raporla çelişkiye düştüğünü ve raporda bu çelişkiyi gidermediğini, aynı olayda verilmiş iki farklı rapor mevcut iken bu rapora itibar edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, mahkemenin tüm itirazları yok sayıp dosyadaki tüm raporlar arasındaki çelişkiyi gerekçeli ve yargı denetimine uygun giderilmiş gibi son rapora itibar ettiğini, raporun tarih sırasına göre son olarak verilmiş olmasının hukuki yeterliliğe sahip olduğu anlamına gelmediğini, ilk derece mahkemesi aktüer bilirkişi raporundaki ihtimalli hesaba göre harç tamamlanmasının istediğini ancak akabinde maddi tazminat yönünden red edilen kısım için avukatlık ücretine hükmettiğini, takdir edilen manevi tazminat miktarlarının çok az olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu kazaya karışan aracı kaza tarihinden önce sattığını, kazaya sebebiyet veren …’nın bu aracı akrabası olan …’dan habersiz aldığını ve kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin kusur ve ihmali olmadığı gibi satılan araçtan dolayı işleten sıfatının devam ettiğinin de söylenemeyeceğini, maddi tazminat yönünden faizin başlangıç tarihinin kaza tarihi değil dava tarihi esas alınması gerektiğini, İTÜ kurulu ile ATK raporları arasında çelişki olduğunu, ATK’dan tekrar rapor alınması taleplerine rağmen çelişki giderilmeden karar verildiğini, ATK Trafik İhtisas Dairesi raporu doğrultusunda hazırlanan son talimatla alınan heyet raporunun hükme esas alınmasına ve raporlar arasındaki çelişkinin bu şekilde giderilmesi nedeniyle 2. seçeneğe göre yapılan hesaplamanın hükümde dikkate alınması ve ıslah edilecek maddi tazminat bulunmadığını, buna rağmen ıslaha göre karar verilmesinin bozma sebebi olduğunu, buna göre 2. seçeneğe yapılan aktüer hesaplamaya göre karar verilmesini, davacı ve murisinin ağır kusurlu olması nedeniyle manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, takdir edilen tazminatın fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekilinin ek karara karşı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının kendilerine e tebligat yapıldığının dikkate alınmadığını ve bu nedenle istinaf başvurusunun son günü 01.07.2020 tarihinde dolmadığı halde dolduğundan bahisle 2 haftalık sürenin hatalı hesaplanmasından dolayı ayrıntılı istinaf dilekçesi sunulmadığından istinaf başvurusunun reddi kararının kaldırılması gerektiğini, istinaf sebepleri ayrıntılı istinaf dilekçesinde ileri sürülmesine rağmen sadece 2 haftalık süre hatalı hesaplama nedeniyle verilen 14.07.2020 tarihli red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 29.09.2010 tarihinde davalı sürücü … idaresindeki … plakalı motosiklet ile … Caddesi üzerinde Aksaray istikametinden Yenikapı istikametine doğru seyir halindeyken trafik ışık kontrollü Lahor kavşağına geldiğinde, seyir istikametine göre sağ taraftan kaplamaya girmek suretiyle karşıdan karşıya geçmekte olan yayalar … ve davacı …’e çarpması sonucu davacı …’nın eşi …’in vefat ettiği, kendisinin de BTM ile giderilir şekilde yaralandığı, davacı vekilinin duruşmadaki beyanı ile de davacı …’nın yaralanmasından ötürü talepleri olmadığı, ölüm nedeniyle destekten yoksunluk tazminatı ile manevi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. Mahkemenin gerekçeli kararı, 17/06/2020 tarihinde Davalı … vekili Av. …’e tebliğ edildiği, iki haftalık yasal süresi içerisinde (01/07/2020 günü mesai bitimine kadar) istinaf kanun yoluna başvurmadığı anlaşılmakla; Davalı … vekili Av. …’ün 14/07/2020 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesinin, HMK’nın 346/1.maddesince reddine, karar verildiği bu ek karara karşı davalı vekilince süresinde, istinaf karar ve başvuru harcını yatırarak istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemenin ek kararında belirtildiği gibi 2 haftalık süre geçirilmiş olduğundan mahkemenin ek kararı yerindedir. Ancak davacı vekilinin istinaf dilekçesi davalı … vekiline 04/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakla davalı … vekilinin ek karara karşı istinaf başvurusunun, davacı vekilinin istinaf başvurusuna karşı katılma yoluyla istinaf başvurusu olarak kabulü gerekmiştir. Mahkemece kusura ilişkin alınan, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 26/10/2017 tarih 12428 sayılı raporu ile; davalı …’nın %20 oranında kusurlu olduğunu, müteveffa … ve davacı …’in ise her birinin kendi ölüm ve yaralanma olayında %80 oranında kusurlu oldukları, davacı vekili itirazı ile İTÜden oluşan heyete göre; davalı sürücü …’nın olayda %50 oranında asli kusurlu olduğunu, davacı yaya … ve ölen eşi …’in her birinin %50 ‘şer oranda eşit derecede asli kusurlu olduklarına dair rapor sunulmuş olduğu , raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Karayolları Genel Müdürlüğü Kara Yolu Güvenlik Dairesinden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporda; davalı sürücü …’nın meydana gelen olayda %20 oranında kusurlu, davacılar yakını yayalar … ile …’in olayda %80 oranında kusurlu olduklarına dair raporlara ve davalı sürücünün yargılandığı ceza mahkemesinde Yargıtay bozma ilamı ile davalı sanığın tali kusurlu kabul edilmesi gerektiği belirtilmiş, buna göre verilen karar yine özellikle katılan davacılar vekilinin kusura yönelik itirazları da reddedilerek kesinleştiğine göre kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Emniyetten gelen yazı cevabına göre kazaya karışan … plaka sayılı, 2005model, … marka, Motosiklet cinsi aracın 24-09-2009 tarihinde … Mh. … Cd. … Sk. … Esenler-İstanbul adresinde 1985 Tomarza doğumlu … adına kayıtlı iken İstanbul …Noterliğinin 19/04/2011 tarihli satış sözleşmesi ile … Mh. … Sk. … Gaziosmanpaşa-İstanbul adresinde … adına satışı yapıldığı araç dosyası ve pol-net kayıtlarından tetkik edildiğine göre işleten olmadığına, yukarıda davacı vekilinin kusura ilişkin itirazlarının incelenmesinde de belirtildiği gibi kusura ve tazminat haksız fiilden kaynaklandığından olay tarihinde temerrüt oluştuğundan faiz başlangıcına yönelik davalı … vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacılar/davalılar vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Kabule göre de; maddi tazminat reddedilen kısım yönünden davalılar lehine vekalet ücreti verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı ancak karar yılında geçerli AAÜT’nin 3/2 maddesine göre red sebepleri ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücreti verilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: I-Maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne; 1-10.402,13 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve …’dan 29/09/2010, davalı …ndan 28/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 710,57 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 178,20 TL ve bilahare ikmal edilen 55,00 TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye 477,37 TL harcın davalılar …, … ve …ndan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafça yapılan 178,20 TL peşin harç, 55,00 TL tamamlama harcı, 21,15 TL başvuru harcı, 3,30 TL vekalet harcı, 5,20 TL vekalet pulu ve 5.393,50 TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere 5.656,35 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 2.262,53 TL yargılama giderinin davalılar …, … ve …ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, bakiye kısmın bu davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, 5-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve …ndan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, 6-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalılara müteselsilen verilmesine, II- Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile; 1-Davacı … adına 10.000,00 TL diğer davacılar …, …, … adına 4.000,00’er TL olmak üzere toplamda 22.000,00 TL manevi tazminatın 29/09/2010 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 1.502,82 TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye irat kaydedilmesine, 3-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine. 4-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, 5-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, 6-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, 7-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.75,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davalıya verilmesine, 8-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-Davalı … yönünden; alınması gereken (710,57+1.502,82=)2.213,39 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.158,99 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 125,40 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, 4-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/01/2022