Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1535 E. 2022/1337 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1535
KARAR NO: 2022/1337
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/10/2019
NUMARASI: 2017/723 Esas – 2019/1066 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/08/2016 tarihinde İstanbul’da … Tic. A.Ş.’ye ait ve sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile müvekkili sigorta şirketine sigortalı …’nın sevk ve idaresindeki …’ya ait … yabancı plakalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, kazaya meydana gelmesinde müvekkili şirketin kusuru bulunmadığını, davalı sürücünün ise tam ve asli kusurlu olduğunu, müvekkili şirket tarafından görevlendirilen ekspertiz raporuna göre araçta 2.298,67 Euro hasar meydana geldiğini, müvekkili şirketin aracı tamir ettirdiğini, davalı tarafın aracının … Sigorta Şirketi tarafından 02/07/2016 başlangıç tarihi ile sigortalandığını, davalı şirkete davadan önce başvuruda bulunulduğunu ancak davalı şirketin ödeme yapmadığını, zarardan diğer davalıların poliçe limitleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek 2.382,55 Euro’nun işleyecek faiz ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğu trafik poliçesindeki limitleri ve sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, kaza tarihinde müvekkili şirketin maddi hasar sebebiyle araç başına 31.000,00 TL teminat sınırı olduğunu, temerrüt süresinin delillerin tümünün müvekkili şirkete tebliği tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başlayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen maddi zarara uğradığına ilişkin herhangi bir rapor ya da belgenin ibraz edilmediğini, müvekkili şirketin kusuru bulunmadığını, davacının meydana geldiği iddia edilen maddi zarar miktarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının ödeme alıp almadığına dair bilgilerin ilgili yerlerden sorulması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile 9.648,61 TL’nin 18/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (davalı sigorta şirketi yönünden teminat limitiyle sorumlu olmak kaydıyla), fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … Tic. A.Ş. Vekili, davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki talebi doğrultusunda yabancı para üzerinden hüküm kurulması gerekirken TL üzerinden hüküm kurmuş olup taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu gibi tazminat davalarının asıl amacı olan gerçek zararın tazmin edilmesine aykırı olduğunu, henüz gerçekleşmemiş fiili ödeme tarihi yanlış yorumlanarak tazminatın TL karşılığının hükme yazıldığını, mahkemenin hem TL olarak hem de bir yıl vadeli döviz mevduat hesabına yürütülen faizin işletilmesinin çelişkili olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Tic. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna karşı itirazların dikkate alınmadığını, … plakalı aracın duraklamanın yasak olduğu yerde bulunduğu halde müvekkili şirket aleyhine hükmedilen %100 kusur oranının hatalı olduğunu, söz konusu aracın Türkiye’de onarımı mevcut iken daha yüksek meblağa yurt dışında onarımı yapıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarının denetime elverişsiz ve eksik olduğunu, aracın Türkiye’de tamiri mümkünken ülke dışında onarıldığını ve hasar tazminatının buna göre hesaplanması gerektiğini, müvekkil şirket nezdinde yapılan Trafik Sigorta Poliçesi bulunup ikame araç bedeli teminatı bulunmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını ve kusur raporunun da hüküm için elverişsiz olduğunu, avans faizine hükmedilemeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava, kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre rücuen tahsiline ilişkindir. Kaza yeri Türkiye olsa bile yurtdışında kayıtlı aracın meydana gelen kaza nedeniyle tamir ettirilmeden yurtdışına götürülmesi halinde, tamir bedelinin yurtdışındaki malzeme ve işçilik fiyatları ile değerlendirilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı taraf bu açıdan aracını Türkiye’de tamir ettirmeye yada Türkiye koşullarındaki hasar bedeli ile tazmine zorlanamayacağından davalılar vekilinin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18.6.2013 tarih, 2013/8078 Esas ve 2013/9341 Karar sayılı kararı). Bu doğrultuda hükme esas alınan bilirkişi raporunda yurt dışındaki tamir ve işçilik bedellerinin dikkate alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Kaza nedeniyle sürücüler tarafından imzalanan maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı bulunduğu, davalı sürücünün kusurunu kabul ettiği, davacı sigortalı aracın park halinde bulunduğu yerin kazanın meydana gelmesinde etkili olmadığı, davalıların kusura yönelik itirazlarının 2. heyet raporunda ayrıntılı şekilde değerlendirildiği ve her iki rapora göre de davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla davalılar vekillerinin kusura yönelik itirazları da yerinde görülmemiştir. Yine ikame araç bedelinin sigorta teminatı kapsamında olmadığına ve yasak yere park etmenin müterafik kusur olacağına ilişkin itirazları da yerinde değildir. Davacı vekili dava dilekçesinde; “2.382,55.-€ tazminatın fiili tahsil tarihinde aynen Euro olarak ve müvekkil şirketin sigortalısına ödeme yaptığı tarih olan 18.01.2017 tarihinden itibaren T.C.M.B. ‘nın bir yıllık döviz mevduatına yürütüleceğini bildirdiği en yüksek faiz işletilerek davalı sigortanın sorumluluğu poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline(davalı sigorta için faizin başlangıç tarihi 23.03.2017 tarihidir) aynen tahsili mümkün olmadığı takdirde fiili tahsil tarihindeki T.C.M.B. ‘nın efektif alış kuru üzerinden Türk Lirası’na çevrilerek ve müvekkil şirketin sigortalısına ödeme yaptığı tarih olan 18.01.2017 tarihinden itibaren T.C.M.B. ‘nın bir yıllık döviz mevduatına yürütüleceğini bildirdiği en yüksek faiz işletilerek davalı sigortanın sorumluluğu poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin ” talep etmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesine göre, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası olarak ödenmesini isteyebilir. Yabancı para cinsinden yapılan harcamalar, yabancı para alacağı olarak dava edilebilir ve ödeme günündeki kura göre işlem görür. Davacı alacağı, yabancı para cinsinden meydana gelmiş olup fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL karşılığının tahsiline karar verilmesi gerekir. Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun Yabancı para borcunda faiz işletilmesine ilişkin 4/a maddesinde “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı tarafından dava dilekçesinde yabancı para cinsinden alacağa avans faizi işletilmesi talep edilmiş olup, taleple de bağlı kalınarak, değişen oranlarda avans faizi miktarını aşmamak üzere 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek mevduat faizi oranı üzerinden faiz işletilmemiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle; davalı …Tic. A.Ş. vekili ile davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A-Davalı …Tic. A.Ş. vekili ile davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın KABULÜ ile 2.382,55 Euro’nun 18/01/2017 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi miktarını aşmamak üzere 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek mevduat faizi oranı üzerinden faiz işletilmek kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (davalı sigorta şirketi yönünden 31.000,00 TL teminat limitiyle sorumlu olmak kaydıyla), 2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 659,09 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 169,03 TL harçtan mahsubu ile bakiye 490,06 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan peşin harç 169,03 TL davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretinden oluşan toplam 2.750,70 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, 5-Davalı … Turizm A.Ş. tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, 7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, b-Davalı … Tic. A.Ş. yönünden; Alınması gereken 659,09 TL harçtan peşin alınan (54,40+110,37=)164,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 494,32 TL harcın davalı … Tic. A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-Davalı … Sigorta A.Ş. yönünden; Alınması gereken 659,09 TL harçtan peşin alınan 165,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 494,09 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-a-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 7,20 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, b-Davalı … Tic. A.Ş. ile davalı … Sigorta Şirketi tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/06/2022