Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1522 E. 2022/689 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2020/1522
KARAR NO : 2022/689
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 18/08/2013 tarihinde motosikleti ile seyir halindeyken orman yangınından dönmekte olan ve sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı arazözle çarpışması neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucunda sakat kaldığını, davacının sakatlığı nedeni ile 3. bir kişinin bakımına muhtaç olduğunu belirterek bu aşamada 500,00 TL bakıcı gideri, 500,00 TL kalıcı sakatlık bedeli olmak üzere toplam 1.000,00 TL tazminatın davalardan, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte 100.000,00 TL manevi tazminatın …’nden tahsili ile müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 29/03/2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; 500,00 TL kalıcı iş görmezlik talebini 382.503,94 TL artırılmak sureti ile 383.003,94 TL, 500,00 TL bakıcı gideri talebini 14.235,25 TL artırılmak sureti ile 14.735,25 TL olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir. Davalı …Ş. (Eski Ünvan: … Sigorta A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karıştığı belirtilen … plaka sayılı aracın müvekkili şirkete 05/05/2013-2014 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, poliçe kapsamında teminatın sakatlanan kişi başına 250.000,00 TL olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, bu sebeple müvekkili şirketin poliçe sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Genel Müdürlüğü’ne izafeten Balıkesir Orman İşletmesi vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Davanın idari yargının görev alanına girdiğini, bu nedenle görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğunu, davaya konu kazanın meydana geldiği Balya ilçesinin bağlı olduğu İvrindi Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili mahkeme olduğunu, davaya konu kaza neticesinde müvekkili idareye bir kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “A)Davacının maddi tazminat talebinin kabulüne,
383.003,94-TL kalıcı iş göremezlik tazminatının yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Sigorta A.Ş.(Eski Ünvan: …igorta A.Ş.)’den (davalı … yönünden 250.000,00-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, uygulanacak faizin davalı … yönünden olay tarihi olan 18/08/2013 tarihinden, davalı …Ş. yönünden dava tarihi olan 27/06/2014 tarihinden itibaren işletilmesine,
14.735,25-TL bakıcı giderinin yasal faizi ile birlikte davalılar … ile …Sigorta A.Ş. (Eski Ünvan:…Sigorta A.Ş.)’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, uygulanacak faizin davalı … yönünden olay tarihi olan 18/08/2013 tarihinden, davalı …Ş. yönünden dava tarihi olan 27/06/2014 tarihinden itibaren işletilmesine,
B)Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 50.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 18/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’nden tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı … Genel Müdürlüğüne İzafeten … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı … Genel Müdürlüğüne İzafeten … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 27/02/2019 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz edilerek kusur oranının yeniden belirlenmesi için ek rapor alınması talebine rağmen ek rapor alınmadığını, davacı şu an çalışıyor durumda olduğundan hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, bakıcı giderine ilişkin hiç bir evrak sunulmamasına rağmen bakıcı giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, faiz başlangıcı dava tarihine göre belirlenmiş ise de ıslah yapılan rakam yönünden faiz başlangıcının ıslah tarihinden başlatılması gerektiğini, diğer davalı açısından farklı kendileri açısından farklı faiz başlangıç tarihinin de doğru olmadığını, müvekkil kurumun harçtan muaf olması nedeniyle harç yönünden aleyhe hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğunu, kurum aleyhine hükmedilen tazminat fahiş olduğundan, lehine hakkaniyet indirimine hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.
Dosya kapsamından; 18/08/2013 tarihinde dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı yangın söndürme arazözü ile karşı istikametten gelen davacı sürücü … sevk ve idaresindeki tescilsiz motosiklet ile çarpışması neticesi meydana geln trafik kazasında davacının yaralandığı ve davacının bu yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır.
Aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İvrindi Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/48 Esas, 2014/126 Karar sayılı dosyasına soruşturma aşamasında sunulan bilirkişi raporuna göre sürücü …’ün 8/6 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in 8/2 oranında kusurlu olduğu, mahkemece alınan 04/12/2018 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde sürücü …’ün %75 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde işleten ve sürücü için temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarihtir. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinin 8.günden itibaren davalı … Şirketinin temerrütünden söz edilebilir. Buna göre farklı faiz başlangıç tarihine ve hesaplanan tazminatın tamamına temerrüt tarihinden faiz işletileceğinden, ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden faiz işletilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. Kurum aleyhine hükmedilen tazminat fahiş olduğundan, lehine hakkaniyet indirimine hükmedilmesi gerektiğine yönelik istinaf açık değilse de; müterafik kusurun kastedildiğinin kabulü ile, ATK kusur raporunda, kaza tespit tutanağı düzenlenmemiş olduğu, davacının takması gereken kaskı takmayıp kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü değerlendirilerek tali kusurlu görülmüş ve “Davacı sürücü …’in %25 oranında kusurlu olduğu kanaati” açıklanmış olmakla, ATK raporundaki kusur değerlendirmesinin, özünde, müterafik kusura yönelik olduğu, hükme esas alınan aktüer raporun da bu kusur oranıyla düzenlenmiş olduğu, diğer bir ifade ile müterafik kusurun değerlendirilmiş olduğu nazar alındığında, bu hususa ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak, hükme esas alınan maluliyete ilişkin Ege Üniversitesi Adli Sağlık Kurulu raporunda; 18.08.2013 tarihli trafik kazasına bağlı olarak davacıda oluşan sakatlık oranı, olay tarihinde yürürlükle olan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine” göre değerlendirilerek; Meslekte kazanma gücündeki azalma oranı olay tarihindeki yaşına göre % 63, bugünkü yaşına göre % 65 olarak bulunmuş, tıbbi iyileşme süresi 18 ay olarak bildirilmiş ise de, raporun doğru yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediği görülmektedir.Ayrıca, yukarıya aktarılan maluliyet raporunda bakıcı ihtiyacı ve süresi açısından bir belirtme de bulunmamasına rağmen, 18 aylık iyileşme süresi üzerinden bakıcı gideri hesaplanması da doğru olmamıştır.Bu durumda, İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, öncelikle davacı vekiline HMK’nın 31 ve 194. maddeleri gereğince bakıcı gideri talebinin geçici mi kalıcı mı olduğunu açıklamak üzere mehil verilmeli, beyan sonucuna göre kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı, (davacı vekilinin bakıcı giderine ilişkin beyan ve talebine göre) geçici iş göremezlik süresi içinde bakım ve bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı varsa süresi yada kılıcı bakıcıya ihtiyacı bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınarak bu maluliyet raporunda tespit edilecek veriler nazara alınarak hükme esas alınan aktüerya rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır.
Daire kararının kapsam ve şekline göre; maluliyet rapor alınması gerektiğinden manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Kabule göre de; Davalı idare harçtan muaf olduğundan, hükmün yargılama giderlerine ilişkin kısmında, davalı idare harçtan sorumlu olacak şekilde değerlendirme yapılması da doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/04/2022

.