Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1511 E. 2022/1362 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1511
KARAR NO: 2022/1362
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/02/2020
NUMARASI: 2017/767 Esas – 2020/168 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/07/2013 günü plakası tespit edilemeyen aracın, müvekkilinin sevk ve idaresindeki motosikleti sıkıştırarak kazaya sebebiyet vermesi sonucunda müvekkilin malul-sakat kaldığını, kaza tespit tutağında müvekkilin kusurlu olduğunun tespit edildiği ancak müvekkile yüklenen kusuru kabul etmediklerini, kazaya ilişkin olarak Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/53922 soruşturma numaralı dosyası üzerinden yürütüldüğünü, kazaya asli ve tam kusuruyla sebebiyet veren aracın plakasının tespit edilemediği, maluliyete ilişkin tazminat ödemesinin Güvence Hesabı sorumluluğunda olduğunu, müvekkilin kaza neticesinde ağır şekilde yaralandığını ve hareket kaybına uğradığını, müvekkilin maluliyet tazminatının alınması amacıyla davalı Güvence Hesabına başvurduğunu, kusurun müvekkilde olduğunu öne sürülerek başvurunun reddedildiğini, tazminat miktarının dava açarken belirlenememesi sebebiyle dava değerini arttırma hakkı saklı kalması kaydıyla şimdilik 200,00 TL geçici iş göremezlik ve 3.000,00 TL daimi iş göremezlik üzere toplam 3.200,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline, temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt-avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah ile talebini 9.830,21 TL geçici iş göremezlik ve 155.581,96 TL sürekli iş gücü kaybı tazminatı olmak üzere toplam 165.412,17 TL ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kaza tespit tutanağında kazanın oluşumuna davacı …’ın %100 kusurlu olduğunu, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusurunun olmadığını, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen 2013/53922 Esas sayılı dosyasında meçhul aracın kazaya sebebiyet verdiğine ilişkin bir delil bulunamaması sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, somut olayda … plakalı motosiklette sürücü olan davacının kask ve koruyucu ekipmanlarının kaza esnasında olmadığını, sürücülerin araçları kullanma esnasında koruyucu tertibat kullanmasının zorunlu olduğunu, davacıya SGK tarafından ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarının olup olmadığının belirlenerek müvekkil kurum tarafından ödenecek tazminat bedelinden mahsup edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, 9.830,21 TL geçici işgöremezlik ve 155.581,96 TL kalıcı işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 165.412,17 TL tazminatın davalıdan tahsiline, temerrüt tarihi olan 22/06/2017 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Plakası tespit edilemeyen aracın varlığı ve kusurunun ispatının somut delillere dayanması gerektiğini, kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın sebebiyet verdiğinin ispatlanamadığını, geçici iş göremezlik kaybından doğan zararının tazmini hususunda müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, faiz başlangıç tarihinin hatalı tespit edildiğini, müvekkilinin temerrüt tarihinin dava tarihi olduğunu bu nedenle dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini, davacının motosiklette sürücü olduğu ve kaza esnasında kask, dizlik vb. zaruri güvenlik önlemlerini almadığını, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılmadan hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, davacı çocuğun daimi maluliyet durumunun tespiti adına mevzuata uygun, 20.02.2019 tarih 30692 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürülüğe giren Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre sağlık raporu alınması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Güvence Hesabı’nın sorumluluğu kusur sorumluluğu olup plakası tespit edilemeyen aracın kusuruna ilişkin dosya kapsamı incelendiğinde, olay yerine ilişkin güvenlik kamerası kaydı olmadığı, 05/07/2013 tarihli polis memurlarınca tutulan tutanaktan anlaşılmakla birlikte, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/53922 Soruşturma sayılı KYOK dosya evrakındaki, yaralanan şahsın aracında yolcu olarak bulunan meydana gelen kazanın görgü tanığı …’ın yanlarından geçen bir aracın sıkıştırdığı, plakasını alamadığı yönündeki ifadesi, kazanın gerçekleşmesinden sonra 04/07/2013 tarihinde düzenlenen epikriz raporları incelenerek oluşturulan maluliyet raporunda kaza ile yaralanma arasında illiyet bağı kurulduğu, ayrıca aksi aynı derecede delillerle ispat edilinceye kadar geçerli kaza tespit tutanağındaki veriler göz önüne alındığında, söz konusu yaralanmanın plakası belirlenemeyen aracın davacının kullandığı motosiklet sıkıştırması sonucu meydana geldiğinin kabulünde dosya kapsamına göre isabetsizlik bulunmamaktadır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve tedavi gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Kaza nedeniyle davacı vekilince 09/06/2017 tarihinde davalıya başvurulmuş olup, temerrüt ve faiz başlangıç tarihinin, davacının davalıya başvuru tarihi olan 09.06.2017 tarihinin 8 iş günü sonrası olan 22.06.2017 tarihi olduğunun tespitinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Kaza tespit tutanağında sürücünün kask takıp takmadığı konusunda bir belirleme yapılmamıştır. Davacının yaralanma bölgesinin, sol ayak bileği grafisinde sol tibia-fibula distal diafizde ve 2. metatars diafizinde kırık izlendiği, 18/02/2019 tarihli grafide sol tibia-fibula distal diafizde ve sol 2. metatarsta kaynamış kırık sekeli ve tibiafibulada 30 derece angulasyon izlendiği, sol ayak bileği eklem aralığı daralmış ve skleroze görünümde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı sürücünün kask takmamış olmasının yaralanma bölgesine göre sonuca etkili olmadığından müterafik kusur oluşturmayacaktır. Diğer koruyucu ekipmanlar yönünden de kaza tespit tutanağında belirtme yapılmadığı, davalı tarafça aksi ispatlanamadığı anlaşılmakla müterafik kusura ilişkin itirazlar da yerinde değildir. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Eldeki dosyada; kaza sonrası düzenlenen ve hükme esas alınan Adli Tıp Kurumunun 02/07/2019 tarihli raporu, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmış olmasına göre, bu hususa değinen istinaf itirazı da yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 11.299,31 TL harçtan peşin alınan (54,40+2.770,43=) 2.824,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.474,48 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/06/2022