Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1505 E. 2022/1335 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2020/1505
KARAR NO : 2022/1335
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 07/10/2017 tarihinde müvekkili sigorta şirketine Kasko Filo Sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araca davalı …’in maliki olduğu, davalı … sevk ve idaresinde bulunan, diğer davalı .. . Sigorta A.Ş’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka nolu aracın %100 kusurlu olarak çarptığını, davalı …’ın 1,08 promil alkollü bulunduğunu, yapılan ekspertiz incelemesi sonucunda ortaya çıkan 47.000,00 TL hasar tazminatının 18/12/2017 tarihinde ödendiğini, sovtaj neticesinde elde edilen 9.635,00 TL’nin tenzili ile bakiye kalan ve halen ödenmemiş olan 37.365,00 TL hasar tazminatı bakımından borçluların %100 kusurlu olması sebebiyle müvekkilinin sigortalısının haklarına halef olduğunu, davalı sigorta şirketinin sigorta poliçesi limitleri dahilinde ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, hasar bedelinin ödenmesi için davalılara Beykoz İcra Müdürlüğünün 2018/3661 esas sayılı dosya ile takip başlatıldığını, davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalılar … vekili cevap dilekçesinde özetle, yetkili mahkemenin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, sabit alacak olmadığından dolayı icra inkar tazminatı isteminin haksız olduğunu, açılan davada kendilerinde kusur bulunmadığını, trafik tespit tutanağında zemindeki trafik işaretleri ve fiziki kuralların hiç değerlendirmeye alınmadığını, kusur durumunun bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini, davacı sigorta şirketine ait araç sürücüsünün 0,64 promil alkollü olduğunu, bu nedenle davanın kendilerine yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına lütuf ödemesi yapılmış olduğundan davanın reddini, davacıya sigortalı bulunan araç sürücüsünün 0,64 promil alkollü olduğunu, kusur oranlarının ve zararın tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine, şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın olayın meydana gelmesinde birinci derece ve %100 kusurlu olduğu ile dava dışı sigortalı …’ın kusursuz olduğu sonucuna varıldığını, söz konusu kazanın alkolün etkisi olup olmadığının belli olmadığını, sigortalının haklarına halef konumundaki müvekkil şirketin bu davayı açma hakkının bulunduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle kasko sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedeli için icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece hükme esas alınan makine mühendisi bilirkişi ve sigorta uzmanı bilirkişiden oluşan heyet raporuna göre ; kaza nedeniyle davalılardan…’e ait … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, kazanın münhasıran davalı sürücü .’ın %108 pro..mil alkollü olması nedeniyle meydana geldiği, davacı sigorta şirketine sigortalı olan … plakalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir.Yargıtay HGK’nun 11.05.2011 tarih, 2011/17-182 Esas ve 2011/294 Karar sayılı kararında “… taraflar arasındaki Poliçenin Genel Şartlarına göre sigortacının rücu hakkının doğumu için kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisiyle meydana gelmiş olması gerekmektedir; tek başına sürücünün alkollü olması sigortacıya rücu hakkı vermez. Aracı sürenin, alkolün tesiri altında olup, güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olması halinde, meydana gelen kazanın sürücünün alkollü oluşunun bir sonucu olması gerekir. Başka bir anlatımla sürücü alkollü olsa da olmasa da kaza meydana gelecekse bu durum sigortacının sigortalıya rücu edebilmesi için yeterli bir neden değildir.Bu kapsamda alkollü araç kullanma sebebiyle oluşan bir rizikoda sigorta tazminatı ödeyen sigortacı kendi sigortalısına rücu ederken TTK 1281. madde uyarınca böyle bir durumun varlığını ispat ile yükümlüdür.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının her zaman doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağının kabulü gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. ….Yerel Mahkemece nörolog, hukukçu ve trafik uzmanından oluşan bilirkişi kurulundan alınan raporda davacının salt alkolün etkisi altında kalması dolayısıyla kazanın ortaya çıktığı belirtilmiş ise de bu tespit olayın yukarıda özetlenen oluşumu ve dosya kapsamı ile bağdaşmamaktadır. Alkollü olmayan bir sürücü de kavşakta geçiş önceliğine uymama nedeniyle kazaya sebep olabilir. Kaldı ki, davacının sigortalısı olayda %75 oranında kusurlu olup, … plaka sayılı araç sürücüsünün de olayın meydana gelmesinde %25 oranında kusuru bulunmaktadır. Açıkça görüleceği üzere ve yukarıda değinildiği gibi kaza, tek başına davacı şirket sigortalısı araç sürücüsünün alkollü olmasının etkisiyle meydana gelmemiştir. Olayda bu etmen yanında sigortalı araç sürücüsünün kavşakta geçiş önceliğine uymaması ve diğer araç sürücüsünün kavşağa aracın hızını azaltmadan girmesi şeklindeki davranışlar da rol oynamıştır.
Hal böyle olunca, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirken; olayın oluş şekline, dosya içeriğine ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına aykırı bulunan bilirkişi raporundaki görüşlere itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. …” yönünde karar verilmiştir.Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece alınan bilirkişi raporunda kusur yönünden yapılan incelemede davacıya kasko sigortalı araç sürücüsü kazanın oluşumunda kusursuz olduğu tespit edilmiş olmasına göre mahkemece davacının ödemesinin lütuf ödemesi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/06/2022