Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1504 E. 2022/724 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1504
KARAR NO: 2022/724
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/03/2020
NUMARASI: 2017/660 Esas – 2020/288 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/04/2017 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki, davalı … Sigorta A.Ş.tarafından KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı aracı ile Osmaniye ili istikametinden Gaziantep ili istikametine seyir halindeyken hangi araçtan düştüğü tespit edilemeyen jantlı büyük araç stepnesine çarpması ve direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kendi şeridinde bir süre ilerleyerek bariyerlere çarpması buna rağmen duramayarak tekrar yola savrulup taklalar atarak durması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kaza neticesinde … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteği …’in vefat ettiğini, desteğin ölümü nedeniyle davacıların maddi açıdan mağdur olduklarını, sürücü …’ın hızlı olduğu, aracını dikkatsiz ve özensiz kullandığı, yol faktörlerini dikkate almadan seyrettiğini, bu nedenle kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu, diğer kusurlu sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen araç bakımından sigortalı da tespit edilemediğinden …’nın kaza tarihinde geçerli limit dahilinde sorumlu olduğunu, davalı sigorta şirketlerine yaptıkları başvuruların her iki davalıya da 23/06/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, davalıların 8 iş günü içerisinde ödeme yapmayarak 06/07/2017 tarihinde temerrüte düştüklerini belirterek fazlaya ilişkin talep ve ek dava açma hakları saklı kalmak kaydı ile ve maddi zararın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere davacılardan eş … için 120.000 TL, çocuk Büşra için 10.000 TL, baba … için 5.000 TL, anne … için 5.000 TL olmak üzere toplam 140.000 TL maddi tazminat bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt avans faizi ile birlikte diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere limit sınırları içerisinde davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalı…’e ait … plaka sayılı aracın davalı şirket nezdinde 23/06/2016-2017 tarihleri arasında olmak üzere ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı tarafça davalı şirkete yapılan başvuru sonrası açılan hasar dosyasında alınan 05/07/2017 tarihli destekten yoksun kalma tazminatı raporu ile tespit edilen 173.038,94 TL üzerinden %20 hatır taşıması indirimi yapılarak ödeme yapılmasının mümkün olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafından dosyanın sonuçlandırılması için gerekli ibraname ve belgeler teslim edilmediğinden işlemlerin tamamlanamadığını, öncelikle kusur oranlarının belirlenmesini talep ettiklerini, hatır taşıması olması nedeniyle tazminata hükmedilmesi halinde tazminattan indirim yapılması gerektiğini, tazminata hükmedilmesi halinde dava tarihinden yasal faiz işletilebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … 04/04/2018 tarihli dilekçesi ile, davalı kuruma sorumluluk yüklenebilmesi için kazaya karıştığı iddia olunan plakası tespit edilemeyen ikinci motorlu aracın varlığının olaya dahli somut delillerle ispat edilmesi gerektiğini, aracın varlığının ispatı veya trafik poliçesi yaptırmak zorunda olan bir araç olduğunun tespiti yapılamadığı taktirde davalı aleyhine açılan davanın reddi gerektiğini, savcılık evraklarında dahi faili meçhul sürücü şüpheli olarak gözükmediğini, kaza tespit tutanağının aksini ispat edecek bir delil bulunmadığını, araç sürücüsü …’ında beyanında ikinci bir aracın olaya sebebiyet verdiğini belirtmediğini, sadece aracının önünden bir şey geçtiğini ne olduğunu dahi anlamadığını, ayrıca geçen şeye de çarpıp çarpmadığını anlamadığını, sadece gördüğü için direksiyon hakimiyetini kaybettiğini belirttiğini, davalı kurumun ancak ve ancak motorlu araçların meydana getirdiği zararlar sebebiyle sorumlu tutulabileceğini, jantlı stepnenin bir araçtan düşüp düşmediği dahi kesin değilken bu cisim sebebiyle sorumluluk yüklenemeyeceğini, davalı kurumun sorumluluğu olaya dahli somut delillerle ispat edilmesi halinde sigortasız araca atfedilen kusur oranı ve kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davalı kurumun herhangi bir temerrütü söz konusu olmadığından faize ilişkin taleplerinde kabul edilmeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,” Davanın KISMEN KABULÜ ile, 1)Davalılardan … Sigorta A.Ş. Yönünden; davacılardan … için 9.752,64-TL, … için 622,38-TL, … için 163,32-TL, … için 1.281,07-TL olmak üzere toplam 11.819,41-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi 06.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine, 2)Davalılardan … Yönünden; davacılardan … için 185.300,23-TL, … için 11.825,16-TL, … için 3.103,08-TL, … için 24.340,29-TL olmak üzere toplam 224.568,76-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi 06.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …ndan alınarak davacıya ödenmesine, 3)Fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı … istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dava “limit sınırları içerisinde 6098 sayılı TBK’nun 61, 2918 sayılı KTK’nın 88/1 ve TBK’nun 163. maddeleri gereği davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminat talep edildiği halde Mahkemece her bir davalının kusur durumuna göre tazminat, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri bakımından ayrı ayrı hüküm kurulduğunu, Yerel Mahkeme tarafından her bir davacı için hükmedilen tazminat bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, toplam alacak üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının doğru olmadığını, davalılar lehine müvekkilleri aleyhine red vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte reddedilen kısım için vekalet ücreti tayini yapılacaksa dahi sadece ölen …’in mirasçıları yönünden anca 3.266,40 TL’ye hükmedilebileceğini belirterek istinaf talep etmiştir.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya plakası tespit edilemeyen aracın sebep olduğu hususun ispatlanamadığını, davacı … yargılama sırasında vefat ettiğinden vefat tarihine göre hesaplama yapılarak adı geçenin murisleri yönünden taraf sıfatının sağlanması gerektiğini, hükme esas alanın kusur raporu, ATK Trafik İhtisas Dairesinden düzenlenmediğini, davacıların murisinin emniyet kemeri takılı olmadığından müterafik kusurunun gözetilmemiş olduğunu, dava konusu olay sebebiyle tanzim edilen kök rapora yapılan itirazlar sebebiyle ek rapor alındığını ancak bu raporda tazminatın farklı bulunduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 29/04/2017 tarihinde dava dışı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı .. marka/tip, 2009 model otomobil ile yerleşim yeri dışında orta ayırıcı ile bölünmüş yolda Osmaniye istikametinden Gaziantep istikametine sağ şeridi takiben seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde sağ şerit üzerinde bulunan jantlı büyük araç stepnesine çarpması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek sağ taraftaki bariyerlere çarparak savrulup devrilerek orta ayırıcı kısımdaki bariyerleri aşarak karşı istikamet yol bölümüne geçmesi sonucu, otomobilde bulunan davacılar yakını yolcu …’in ve dava dışı bir kişinin ölümü ile neticelenen dava konusu olayın meydana geldiği, müteveffa …’in eşi, çocuğu, annesi ve babası olan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep ettikleri anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında, Olay mahallinin yerleşim yeri dışı, yolun bölünmüş otoyol, havanın açık, vaktin gece, yüzeyin kuru, zeminin asfalt, şerit sayısının 3, genişliğin 10.5m, yol platform genişliğinin 12,5 m, oto korkuluk, emniyet şeridi, yol şerit çizgisinin var olduğu, aydınlatmanın olmadığı, görüşe engel cismin olmadığı, yatay güzergahın düz, düşey güzergahın eğimsiz, oluş şekline göre kaza türünün engel/cisim ile çarpışma ve devrilme/savrulma/takla atma olarak gösterildiği, kazaya etken yol sorunu olmadığı, ilk çarpışma yerinin yol üzerinde olduğu, … plaka sayılı otomobil ve sürücüsü için; aracın kaza yerinde ve çarpışma noktasına 143,5 m mesafede olduğu, fren izi uzunluğu 80m, aracın darbeyi aldığı ilk bölümün ön kısım/ön sağ kısım ve sürücü için alkol durumunun 0.00 promil ve kural ihlali işaretlenmemiş olduğu, kazanın özetinde; sürücü …’ın KTK da belirtilen sürücülere ait kural ihlallerinden herhangi birini işlemediği, kusurunun olmadığının kaza yeri incelemelerinden anlaşıldığı belirtilmiştir. Sürücü … hazırlık beyanında özetle, 29.04 2017 günü sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracı ile saat: 21.55 sıralarında yanında babası … ve babasının arkadaşı … ile birlikte Osmaniye otoban yolunu takiben Gaziantep istikametine seyir halinde iken otoban gişelerini geçince önünde bulunan iki kamyonu solladığını, bu ara aracının önünden bir şey geçtiğini, bunun tam olarak ne olduğunu bilmediğini, bu cisme çarpıp çarpmadığını da bilmediğini, aracının direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve kaza meydana geldiğini belirtmiştir.İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporunda, dava dışı sürücünün hızını far ışıkları altındaki görüş alanını kontrol edebilecek ve tedbir alabilecek düzeye düşürmediği anlaşılmış olup, mahal şartları ve yolun yatay ve düşey güzergahındaki geometrik özellikleri de dikkate alındığında, dikkatsiz ve özensiz davranışlarından dolayı olayda %5 ( Yüzde beş) oranında kusurlu, Osmaniye- Gaziantep mevkiinde yol üzerinde sağ şerit üzerinde bulunan ve … plaka sayılı aracın çarparak seyir dengesinin bozulmasına sebebiyet veren jantlı büyük araç stepnesinin sonuç üzerine %95 oranında etken olduğu belirtilmiştir. Davalı …nın kazaya plakası tespit edilemeyen aracın kazaya sebep olduğu hususunun somut delillerle ispat edilemediği yönündeki istinafı, resmi olarak düzenlenmiş ve aksi aynı derecede delillerle ispat edilinceye kadar geçerli kaza tespit tutanağındaki verilere göre yapılan inceleme ile hazırlanmış bilirkişi raporu karşısında yerinde değildir. Yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır. ( 6100 sayılı HMK m.114,1/d ) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 8. ve 28. maddelerine göre, her gerçek kişi, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir ve taraf ehliyeti, çocuğun sağ olarak bütünüyle doğduğu anda başlar, ölümle sona erer. Bu nedenle, ölmüş kişinin taraf ehliyeti yoktur. Taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir ( 6100 sayılı HMK m. 55). Öte yandan yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen tarafın vekili varsa ölüm ile vekalet ilişkisi de kural olarak sona erer(TBK’nın 43/1 ve 513/1.maddeleri). Vekilin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından davaya devam edilebilir. Somut olayda; davacılardan …’e ait nüfus kaydından, bu davacının yargılama sırasında 11/03/2019 tarihinde öldüğü, mirasçılarının yargılama aşamasında davaya dahil edilmeksizin, ölmeden evvel verilen vekaletnameye istinaden davacı … vekili ile davaya devam edilip, işin esasına girilerek yazılı şekilde, ölü kişi hakkında hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen göz önünde bulundurulmalıdır. İlk Derece Mahkemesince yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle yargılama sırasında vefat eden davacı …’in mirasçılık belgesi getirtilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak yöntemince davaya katılımı sağlanmak, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle, taraf teşkili sağlandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken; taraf teşkili sağlanmaksızın, ölü kişi hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi ve gerekçeli kararın vekile tebliği usul ve yasaya aykırı olmuştur. Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK’nın 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK’nın 176. ve devamı maddelerine göre bir kezde ıslah edebilir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/19844 Esas ve 2019/8286 Karar sayılı kararı). Somut olayda, dava, dava tarihinde yürürlükte olan HMK’ya göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Belirsiz alacak davası olarak açılan davada harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabilir. Ayrıca bundan bağımsız olarak HMK’nun 176. maddesi gereği ıslah yapmak hakkı da mevcuttur. Mahkemece davacının ıslah dilekçesi ve bedel artırım talebi esas alınarak karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. KTK’nın 88. maddesindeki “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesi ile birden fazla kişinin zararı tazminle yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 61. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51.) maddesindeki “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine göre de, zarar gören 3. kişi konumunda olan davacı zararın tamamını, isterse sorumluların hepsinden isterse bir kısmından isteyebilir. Somut olayda dava dilekçesi ile davalılardan müteselsil sorumluluk nedeniyle talepte bulunulduğu halde davalıların kusurlarına göre ayrı ayrı hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu yöne değinen istinaf talebi yerindedir. Davacıların desteğinin yolcu olup kaza tespit tutanağında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı belirsiz olarak işaretlendiğinden aksi davalı tarafça ispatlanamadığına göre müterafik kusur indirimi yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı maddi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince davacılar yararına yazılı olduğu şekilde tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Hatır indirimi yapıldığı ancak gerekçede bu hususa değinilerek hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği göz önüne alınarak karar oluşturulduğu belirtilmiş ancak yine de vekalet ücreti hesaplanmıştır. Neden vekalet vekalet ücreti verildiği konusunda kararda gerekçe yoktur. Davacının iddia ettiği gibi yargılama sırasında vefat eden davalı …’nin tazminat miktarının bedel artırım dilekçesinde talep edilen ve kısmen reddedilen kısma ilişkin olduğu düşünülmesi halinde ise; …’nin vefatı ile belirli hale gelen dönem için tazminat hesabı yapılarak ek rapor alındığından ilk talep sırasında … hayatta olup yargılama sırasında ölümü nedeniyle ortaya çıkan yeni duruma göre tazminat miktarı daha az belirlendiğinden bu fark için davalılar lehine vekalet ücreti verilmesi de doğru olmamıştır. O halde,İlk Derece Mahkemesince yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle yargılama sırasında vefat eden davacı …’in mirasçılık belgesi getirtilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak yöntemince davaya katılımı sağlanmak, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle, taraf teşkili sağlandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre, davalıların müteselsil sorumlulukları da değerlendirilmek suretiyle, her bir davacı yönünden ayrı dava olduğu gözetilerek lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi, davacılar aleyhine de vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği gözetilerek bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/04/2022