Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1501 E. 2022/1360 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1501
KARAR NO: 2022/1360
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/11/2019
NUMARASI: 2015/355 Esas – 2019/1476 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 12/09/2005 tarihinde plakası ve sürücüsü belirlenemeyen aracın çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını ve sakat kaldığını, kazadan sonra muayene ve tedavilerinin Salihli Devlet Hastanesi, İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hastanesinde yapıldığını, kazaya bağlı olarak müvekkilde ciddi oranda kalıcı maluliyet meydana geldiğini, müvekkile herhangi bir tazminat ödenmediğini, müvekkilinin araştırmalarına rağmen kazaya ait evraklara ulaşamayınca o tarihte görev yapan emniyet görevlileri hakkında şikayette bulunduğunu, müvekkilinin tazminatı alabilmek için davalıya müracaat ettiğini, davalı şirketin zamanamışı nedeniyle herhangi bir ödeme yapmadığını, açıklanan nedenlerle ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, müvekkilinin sürekli/kalıcı iş gücü kaybından doğan halihazırda ve ve geleceğe dönük maddi kaybının giderilmesi için 100 TL maddi tazminatın ve mutad iştigalinden geri kalan ve çalışmayarak gelir kaybına uğrayan (geçici iş göremezlik) müvekkili için 100 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile geçici iş görmezlik tazminatından vazgeçerek kalıcı maluliyet tazminat talebini 59.129,63 TL ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tazminat taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, davaya konu kazaya karışan plakası tespit edilemeyen araç sürücüsü ve zarar gören yayanın kusur oranlarının tespiti yapılması gerektiğini, sosyal güvenlik kurumu tarafından ödenmesi veya ödenen tazminat miktarı araştırılması gerektiğini, tespit edilmesi halinde müvekkili kurumca davacılara ödenecek olan tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, kaza tarihinden itibaren ticari faiz talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının Kısmen Kabulü ile 59.129,63-TL sürekli iş göremezlik tazminatının 03/04/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine; fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 2 yıllık zamanaşımı süresinin 11/09/2007 tarihinde, 8 yıllık uzamış zamaaşımı süresinin 11/09/2013 tarihinde dolduğunu, davanın 20/03/2015 tarihinde açıldığını, kabul anlamına gelmemekle beraber plakası tespit edilemeyen bir aracın kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiği iddiasının somut delillerle ispatlanması gerektiğini, ilk derece mahkemesince hükmedilen tazminat tutarının 2005 yılı teminat limiti olan 50.000,00 TL nin üstünde olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 11.09.2005 günü saat 24:00 kimliği meçhul sürücü sevk ve idaresindeki plakası belirsiz kamyon ile devlet yolunu takiben Kula istikametinden Salihli istikametine seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, kendisiyle aynı istikamette yolun sağındaki banketi takiben yürüyen davacı yaya …’e çarpması neticesinde yayanın yaralanmasıyla sonuçlanan dava konusu kaza nedeniyle maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. Eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili sonradan öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren KTK 109/2 maddesine göre 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir. Somut olayda, dava dilekçesinin 20/04/2015 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı vekilinin 30/04/2015 havale tarihli cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazlarında bulunduğu anlaşılmıştır. Davaya konu trafik kazası 12/09/2005 tarihinde gerçekleşmiştir. Davacının yaya olarak trafik kazasında yaralandığı ileri sürülerek açılan davanın, aynı zamanda 5237 sayılı TCK’nun 89/1 maddesinde düzenlenen ve Taksirle Yaralama olarak tanımlanan cezayı gerektiren eylem niteliğinde bulunması; bu eylemle ilgili ceza davasının TCK’nun 66/1-e maddesi uyarınca sekiz yıllık zamanaşımı süresine tabi olması; 2918 sayılı KTK’nun 109/2 maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli olması; davanın olay tarihi üzerinden sekiz yıl geçtikten sonra 20/03/2015 tarihinde açılmış olması, ayrıca maluliyet raporunun 10 yıllık zaman aşımı süresinden sonra 18/06/2018 tarihinde alınmış olması karşısında, somut olayda zamanaşımının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, 2-Alınması gereken göre 80,70 TL ilam harcının peşin alınan, 27,70 TL peşin harç, 202,00 TL ıslah harcı toplamı 229,70 TL’den mahsubu ile bakiye 149,00 TL’nin davacı tarafa iadesine, 3-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından yapılan 100,00-TL tebligat-müzekkere yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/06/2022