Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1491 E. 2022/1359 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2020/1491
KARAR NO : 2022/1359
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların oğlu …’ın 22/08/2014 günü motosikletiyle Pendik Sahil yolundan Kartal yönüne geçmek isterken, trafik ışıklarında … plakalı aracın çarpması sonucu vefat ettiğini, düzenlenen kaza tespit tutanağında davacıların oğlu ….ın yer işaretlemeleri ve cihazlarla belirtilen ve gösterilen hususlara uymayarak 2918 sayılı kanunun 47/1-c maddesine aykırı davrandığından dolayı kusurlu bulunduğunu, kazayla ilgili İstanbul Anadolu 53. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2014/741 esas sayılı dava açıldığını, davacıların oğlunun sahibi olduğu …. plakalı motosikletin ZMMS sigortası olmadığını, davacıların oğullarının kazada ölmesinden dolayı, 3. kişi olarak oğullarının desteğinden yoksun kaldıklarını, Güvence Hesabının söz konusu zarardan sorumlu olduğunu, davacılara ölen oğullarının baktığını ve vefatı neticesinde desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek davacı…. için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini dava ve talep etmiş, bedel arttırım dilekçesi ile talebini davacı Mehmet için 22.064,38 TL, davacı Fazile için 29.285,26 TL olarak toplam 50.349,64 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava sonucunda davalı kurum aleyhine hüküm kurulup tazminat ödenmesi halinde, davalı kurumun ödeyeceği tazminatın mevzuat gereği, söz konusu sigorta yaptırılmamış aracın maliki ve sürücüsü konumunda olan müteveffanın varisi davacılara rücu edeceğinden, davacıların aynı zamanda borçlu konumuna geleceğini, somut olayda alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmiş olacağını, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, yapılacak incelemede yetiştirme giderleri de dahil tüm denkleştirme sebeplerinin nazara alınması gerektiğini, dava tarihinden itibaren ve yasal faiz işletilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının reddine” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Aktüerya bilirkişisinin tazminat tutarlarını belirttiği raporunda davacılar murisi …’ın gelirini asgari ücret üzerinden hesaplamış olduğunu, müvekkillerin oğlu Erol’un vefat etmeden önce aşçı olarak çalıştığını ve aylık ücretinin 3000 TL olduğunu, 2 çocuk sahibi olacağını tahmin ederek yapılan hesaplamanın doğru olmadığını, ayrıca, bilirkişi raporunda kazaya karışan aracın sürücüsünün ehliyeti bulunmamasına rağmen araç kullanması, etkili bir şekilde fren tedbirine başvurmaması ve durmaması hususlarını göz ardı ederek sadece %15 kusur belirlenmiş olduğunu, müteveffanın %85 oranında kusurlu olduğu kabul edilse dahi kalan %15 kısıma denk gelecek bir hesaplama yapılarak tazminat belirlenmesi gerektiğini, müteveffanın sosyal durumu araştırılmamış, sosyal ve ekonomik durum raporu alınmamış olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigortası Genel Şartlarında değişiklikliğin, 01/06/2015 tarihinde yapılmış olduğunu, kaza tarihinde yürürlükte olan kanun ve güncel yargıtay kararları doğrultusunda Güvence Hesabı’nın müvekkillerin yoksun kaldıkları desteği onlara sağlamak zorunda olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından; 22.08.2014 günü saat 19.00 sıralarında dava dışı sürücü …r sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile seyir halinde iken trafik ışıklarını geçtiğinde,istikametine göre sağ tarafından kaldırımda bulunan bisiklet yolundan gelip sahil yolu ışıklarından sağa doğrultu değiştirme manevrasıyla geçmek isteyen maktul … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin arka sol kısımlarına çarpması ile meydana gelen trafik kazasında motosiklet sürücüsü olan desteğin vefat ettiği, bu vefat nedeni ile davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası dışında kalan hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür.Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K, HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları)Somut olayda davaya konu trafik kazası 22.08.2014 tarihinde gerçekleşmiştir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, kaza tarihi genel şartlar ve kanun değişikliğinden öncedir. Bu durumda kazanın meydana geldiği tarihe göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Genel Şartlar’da yapılan değişikliklerin somut olaya uygulanması da mümkün bulunmadığından, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin, HGK kararlarıyla da örtüşen içtihatlarında da vurgulandığı üzere, davacıların murisin kullandığı araç işleteninin mirasçısı olarak değil, destek alacaklısı 3. kişi olarak sürücünün ve işletenin kusuruyla sorumlu tutulmadan talepte bulunabilecekleri sonucuna varıldığından, davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.Kabule göre de; ehliyetsiz araç kullanma hali sürüş kusurlarından olmadığı, bilirkişi raporunun dosyadaki bilgi ve belgelere uygun, gerekçeli ve denetlenebilir olduğu kanaatine varıldığından kusur raporuna; müteveffanın sosyal ekonomik durumunun araştırılması için yazılan müzekkere yanıtının gelmiş olmasına göre müteveffanın sosyal durumunun araştırılmamış olduğuna; Davacılar vekilinin 06/12/2017 tarihli oturumda asgari ücretle yapılan bilirkişi hesaplamasına bir itirazının olmadığı ve her ne kadar yazılı itirazlarımızda ücrete ilişkin araştırma yapılmasını istemiş ise de bu araştırmadan vazgeçtiğini beyan etmiş olması sonucu davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak nedeni ile destek …’ın gelirine; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş Trafik kazası sonucu ölen çocuk ölmeseydi ana ve babaya bakması muhtemeldir. Uygulamada çocuğun 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ana ve babasına destek olacağı varsayılmaktadır. Ancak ileriki yaşlarda çocuğun büyüyerek evleneceği ve en az iki çocuğunun olacağı, gelirinin bir kısmını ana ve babasına da ayıracağı yönündeki içtihatları (2019/2559 E. ve 2020/2414 K. sayılı kararı) doğrultusunda desteğin bekar ve çocuksuz olmasına göre iki çocuğu olacağı varsayılarak yapılan hesaplamada usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından hesaplama yöntemine ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Ne var ki desteğin kullandığı motosikletin ZMMS poliçesi bulunmaması nedeniyle dava açıldığı halde davalı Güvence Hesabının sorumluğunun belirlenmesi için dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın ZMMS bulunup bulunmadığı araştırılmış ancak destek … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesinin bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın karar verilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/06/2022