Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1445 E. 2022/1333 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1445
KARAR NO: 2022/1333
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 11/02/2020
NUMARASI: 2017/1076 Esas – 2020/118 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete sigortalı … San.Dış.Tic.Ltd.Şti’nin malik ve işleteni, olduğu … plakalı araç 04/05/2017 tarihinde hasarlandığını, kazanın oluşumunda müvekkiline atfedilir herhangi bir kusurunun bulunmadığını, … plakalı araç 13/01/2017/2018 vade tarihli kasko poliçe numarası ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, kasko sigortacısı sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimselerin kastı dışında kusurları ile meydana gelen zararlardan sorumlu olduğunu, meydana gelen kaza neticesinde … plakalı araçta KDV dahil 7.664,43 TL tespit edildiğini, yapılan ekspertize rağmen davalı tamir bedelini ödemediğini, davalı sigorta şirketi, poliçe limitleri dahilinde hasarın tamamından sorumlu olduğu gibi KDV tutarının tamamından da sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.400,00 TL hasar bedeli ve 250,00 TL ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temerrüt tarihi olan 10/08/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarının bulunduğu, tarafından şirket kanunun gereğince zorunlu olan ihbar ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 6.124,53 TL hasar bedelinin 11/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigortadan alınarak davacıya verilmesine, Ekspertiz ücreti talebinin yargılama giderlerinde değerlendirilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını ve bilirkişi tarafından poliçe ve kanun hükümlerinin göz ardı edildiğini, sigortalı tarafından kanun ve poliçe kapsamında yazılı belgeler ile yapılmış bir başvuru olmadığını, belirsiz nitelikte bir iddia söz konusu olmayıp davanın kısmi dava olarak açılmasının hatalı olduğunu, zamanaşamı itirazlarının değerlendirilmediğini, hükme esas alınan raporda müvekkili şirketin KDV ve ekspertiz ücreti yönünden sorumluluğuna ilişkin değerlendirmelerin hatalı olduğunu, yetkisiz ve anlaşmasız serviste gerçekleşen onarım nedeni ile davacı tarafça zararın artmasına neden olunmasından dolayı müvekkili şirketin sorumlu tutulabilmesi hukuken mümkün olmayıp, sigorta poliçesinden doğan hakların talep edilmesi hakkının tek taraflı olarak devredilebilmesinin mümkün olmadığını, alacağın temlikine ilişkin taraflar arasındaki sözleşmesinin müvekkili şirketi hiçbir bağlayıcılığının bulunmadığını, müvekkili şirketin poliçe gereği ancak sigortalıya karşı sorumluluğu mevcut olup 3. kişi konumunda olan davacıya karşı hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 04/05/2017 tarihinde dava dışı … San. Dış. Tic. Ltd. Şti. ne ait olup … sevk ve idaresindeki … plakalı araç seyir halindeyken … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın cadde üzerinde geri manevra yaparken arkasında bulunan … plakalı aracın ön kısımlarına çarpması şeklinde meydana gelen trafik kazasında, … plakalı aracın hasar zararı tazminatının, araç sahibi dava dışı … San. Dış. Tic. Ltd. Şti. tarafından davacı … Tic. Ltd, Şti.’ye temlik edildiği, temlik alan davacı şirketin davalı sigorta şirketinden tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde … plakalı araç sürücüsünün cadde üzerinde geri manevra yaparken gerekli dikkat ve özeni göstermemiş olması nedeniyle %100 oranında kusurlu olduğu … plakalı araç sürücüsünün ise kazanın gerçekleşmesinde atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı, aracın toplam onarım masrafı KDV ile birlikte 6.124,53 TL olup günün rayiç bedellerine uygun olduğu tespit edilmiştir. Davacı temlik alan şirket tarafından araç maliki ile yapılmış temlik sözleşmesi ibraz edilmiştir. Davacı şirketin bu temlik sözleşmesi ile davalı sigorta şirketine müracaat ettiği 31/07/2017 tarihli davalı şirket kaşesinin bulunduğu, dosyada bulunan irsaliyeli fatura örneğinden dava konusu aracın tamiri ile ilgili ve eksper ücreti faturasının davacı şirket adına düzenlenmiş olduğu görülmüştür. 6098 sayılı TBK’nın 183. maddesinde ise temlik “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.” şeklinde tanımlanmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/3805 Esas ve 2019/9727 Karar sayılı kararında; “…Hukuki bir işlem (tasarrufi işlem) olan alacağın temliki sonrasında alacak üçüncü kişiye intikal etmektedir. Bu andan itibaren üçüncü kişi, borçlu karşısında alacaklı sıfatını kazanmaktadır. Niteliği itibariyle alacağın temliki, alacaklının tasarruf işlemidir. Temlik, alacağın tamamı için yapılabileceği gibi (somut olaydaki gibi) bir kısmı için de yapılabilir. Tam temlikte alacağın aslı ve fer’ileri temlik alana geçmekte olup, alacaklı borç ilişkisinde taraf olmaktan çıkar. Kısmi temlikte ise, temlik edilen asıl alacak ve bu oranda fer’ilerinin temlik alana geçmesi söz konusudur. Temlik edilmeyen kısım itibariyle borçlunun temlik eden alacaklıya karşı sorumluluğu devam eder. Temlik alan, temliki ve alacağın varlığını ispat ederek borçludan talepte bulunur. Temlik ile birlikte temlik alan, alacağın aslı ve fer’ileriyle birlikte, alacağa bağlı rüçhan haklarını da iktisap eder. Dolayısıyla temliğe konu alacak itibariyle dava ve takip hakkı da temlik alana geçer. Alacağın temlikinde esasen borç değişmez, sadece onu talep edecek taraf değişmiş olur. Şu halde, alacağın temliki ile mevcut alacağın(kısmi temlikte temlik edilen miktarın) alacaklısının yerine yeni bir alacaklının geçeceği kuşkusuz olup, eldeki davada, devredilen alacak miktarı olan 255.000,00 TL için davacı …’ın aktif husumet ehliyeti yönünden bir değerlendirme yapılması gerekir.” belirlemesinde bulunmuştur. Somut olayda dava tarihi itibari ile temlik yasağı bulunmadığından geçerli bir temlik sözleşmesine istinaden talepte bulunulmuş olduğundan temlik ile ilgili, davadan önce davalıya başvuru olduğundan başvuru ile ilgili, kaza tarihinden yaklaşık 4 ay sonra dava açıldığına göre KTK 109 maddesinde belirtilen iki yıllık süre içinde dava açıldığından zaman aşımı ve bilirkişi raporu ile gerçek hasar miktarı belirlenebileceğinden kısmi dava açılamayacağına ilişkin yine davalı şirketin anlaşmalı olduğu yerlerde onarım yaptırılmasının zorunlu olmadığından bununla ilgili istinaf talepleri ve “faturada belirtilen değiştirilen parça ve malzemelerin ekspertiz raporu ile uyumlu olduğu, parçaların fiyatlarında çok az bir fark bulunduğu, günün rayiç bedellerine uygun olduğu, iskonto yapılmadan onarım masrafının 5.190,28 TI olduğu, KDV tutari 934,25 TL ile birlikte toplam onarım bedelinin 6.124,53 TL olduğu ve bu tutarın aracın hasar durumu ve günün rayiç bedellerine uygun olduğu” belirtilen bilirkişi raporu dosya kapsamı ile uyumlu ve denetlenebilir nitelikte olmakla hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde olmadığından reddi gerekmiştir. 6100 sayılı HMK 323. madde gereğince geçici koruma tedbirlerinden olan delil tespiti için yapılan giderler yargılama giderlerinden olup HMK 332. madde gereğince mahkemece resen hükmedilmesi gerektiğinden davacı tarafından sunulan fatura içeriğine göre yapılan ekspertiz giderinin yargılama giderleri içerisinde davalı tarafa yükletilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur (Benzer Yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07.03.2016 tarih, 2015/14634 Esas ve 2016/2848 Karar sayılı kararı). Bu yöne ilişkin istinafın da reddi gerekmiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 418,36 TL harçtan peşin alınan (54,40+50,19=)104,59 TL harcın mahsubu ile bakiye 313,77 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/06/2022