Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1439 E. 2022/1252 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1439
KARAR NO: 2022/1252
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/02/2020
NUMARASI: 2017/16 Esas – 2020/142 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait … plakalı 2015 model … marka makam aracının kasko değerinin 808.000-TL olduğunu, 28/08/2016 tarihinde davalılardan … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ ne ait … plakalı 2004 model … marka aracın sürücüsü davalı …’ nin müvekkiline ait araca çarptığını, kaza tespit tutanağında davalı sürücü …’ nin % 100 kusurlu olduğunun belirtildiğini, kazada müvekkili aracının ağır hasar gördüğünü, müvekkiline ait araç için … Sigorta A.Ş.’ de … numaralı dosyanın açıldığını, müvekkiline ait araçta meydana gelen hasarın toplamının 123.823,03 TL bedelle yaptırıldığını, davalı işleten … Ltd. Şti.’ne ait … plakalı aracın mali sorumluluk ve kasko sigortasının kaza tarihinde davalı … şirketince yapıldığı tespit edilmiş ve aracın değer kaybı talep edilmiş ise de bir sonuç alınmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL araçtan yoksun kalma, 15.000,00 TL araç değer kaybı olmak üzere toplam 20.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; bu davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilmeyeceğini, kazanın olduğu yerde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda da anlaşılacağı üzere diğer araca ait yolda hiçbir fren izinin bulunmaması, müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmadığının kanıtı olarak kabul edilebileceğini, araçta ağır değer kaybının meydana geldiği savının gerçekleri yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın müvekili şirket tarafından 23.03.2016 – 2017 vadeli ZMMS Poliçesi ve 23.03.2016 – 2017 vadeli Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, davacı yanın araçlarında meydana gelen hasar için … plakalı araç kasko sigorta şirketi … Sigorta A.Ş.’ye 25/01/2017 tarihinde 31.000,00 TL ve yine 25/01/2017 tarihinde 2.136,00 TL rücu ödemesinin yapıldığını, yapılan bu ödemelerin taraflar arasında çekişmesiz olduğunu, bu ödeme ile birlikte müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sona erdiğini, davacının zararı karşılandığından ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçe teminat limitleri tükendiğinden davanın reddini, bununla birlikte sigortalı aracın kazaya karıştığının ispatının gerektiğini, aracın dava konusu kazadan önceki hasarlarının tespiti, davacının taleplerinin dolaylı zarar kalemleri arasında sayılarak teminat dışı bırakıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “Davacının değer kaybı tazminatı talebinin 09/01/2020 harçlandırma tarihli talep arttırım dilekçesi ile talep edilen tutar üzerinden kabulü ile 31.815,00 TL değer kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, Davacının araç mahrumiyeti nedeniyle ileri sürdüğü tazminat talebinin davalılar … ve … ve Tic. Ltd. Şti. yönünden kabulü ile 5.625,00 TL araç mahrumiyeti tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, Davacının araç mahrumiyeti nedeniyle davalı … Anonim Sigorta Şirketine karşı ileri sürdüğü tazminat talebinin, bu zarar kalemi teminat kapsamında olmadığından reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve … vekili ile davalı … Anonim Sigorta Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalılar … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ıslah dilekçesine konu istemlerin zamanaşımına uğradığını, davacının taleplerinin belirsiz alacak davasına konu olup olamayacağı ve davanın açılmasında dava şartı olan hukuki yararın bulunup bulunmadığı, mahkemece öncelikle incelenmesi gereken husus iken, bu konuda yapılan itirazlarının da dikkate alınmadığını, ıslahla arttırılan miktarlara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin yasal olmadığını, kusur raporunu kabul etmediklerini, davacının kazada tam kusurlu olduğunu, kazanın olduğu yerde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda da somutlaşacağı üzere, diğer araca ait yolda hiçbir fren izinin bulunmamasının, müvekkiline atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığının kanıtı olduğunu, davacı aracı için hesaplanan değer kaybının çok fazla olduğunu, 33.136 TL hasarlı bir araçta oluşan değer kaybının 42.420 TL olarak kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davaya konu aracın kiralama ederinin 2020 yılı itibariyle değil hükme göre dava tarihi 2017 yılı itibariyle tespiti zorunluluğu karşısında, bu bağlamda dikkate alınması gereken husus 2017 yılı ile 2019 dahil enflasyon oranları olduğunu, 2020 yılı itibariyle kiralama ederleri 190 TL ile 350 TL’nın 2017 yılı itibariyle karşılığının yüzde 56.47 daha az olacağının sabit olduğunu, neticede davaya konu aracın 2017 yılı itibariyle azami günlük kira bedelinin 108 TL ile 198 TL olacağının önemle dikkate alınması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ıslah dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, değer kaybının hesaplanmasında yalnızca rayiç değer değil; hasarın hangi parçada ne düzeyde olduğu; aracın kilometresi gibi hususların da dikkate alınması gerektiğini, aracın değişen parçaları olup olmadığı, varsa bu parçaların değeri ile araçta meydana getireceği değer kaybı oranı, oluşan maddi hasar tutarı gibi hususların da değerlendirilmesi gerektiğini, ancak yerel mahkeme kararına dayanak bilirkişi raporunda bu hususlara dikkat edilmediğini, bir aracın, hasarsızlığını ilk kaybettiğinde değer kaybı yaşayacağını, halbuki davacıya ait aracın, bilirkişi raporunda da görüleceği üzere dava konusu kazadan önce birden fazla kez kaza geçirmesi ile hasarsızlığını yitirdiğini, bu nedenle mükerrer şekilde değer kaybı hesaplamasının mümkün olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün somut olayda kusurunun bulunmadığını, Adli Tıp Kurumu nezdinde alınan rapor ile öncesinde alınan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğundan çelişkinin giderilmesi için İTÜ veya Karayolları Fen Heyetinden oluşturulacak bir heyete dosyanın tevdi edilmesi gerekirken bu hususta bir değerlendirme yapılmadan hüküm tesis edildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 28.08.2016 günü saat 02.20 sıralarında sürücü …’nın, sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile Bursa istikametinden İzmir istikametine doğru seyir halinde iken olay mahalli kavşağına geldiğinde aracının ön sol ve tampon kısımlarıyla, istikametine göre sağ tarafından gelip kavşağa giren davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin arka sol ve yan teker kısmına çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davacının değer kaybı ve kazanç kaybı talep ettiği anlaşılmıştır.Mahkemece trafik bilirkişisinden alınan kusur raporu ile ATK trafik ihtisas dairesinden alınan rapor birbirini doğrulamakta ve aksi ispat edilinceye kadar geçerli olan kaza tespit tutanağı ile de uyumlu bulunduğundan hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107/1. maddesinde “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” Kusur durumu ve tazminat hesabı davanın açıldığı sırada belirsiz olmakla davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacının menfaatinin bulunmadığına; Belirsiz alacak davasında dava açılmakla zamanaşımı durmuş olacağından talep artırım tarihi itibari ile yapılan bu yöne ilişkin ve arttırılan kısma dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin istinaflar yerinde değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi içtihatlarına göre değer kaybının belirlenmesinde aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark kriteri esas alınmaktadır. Kaza tarihine göre Yeni Genel Şartlar yürürlükte olmakla birlikte, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince Yeni Genel Şartların ” Ek 1. Değer Kaybı Hesaplaması” başlıklı kısmında açıklanan hesaplama yöntemi kullanılamayacaktır. Bilirkişi raporu önceki kazaları ek raporda değerlendirmiş olduğundan bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir. Mahkemece, değer kaybı yönünden Yargıtay 17. Hukuk Dairesi içtihatlarına göre aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark kriterine göre, bilirkişi heyetinden ek rapor alınıp belirlenecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken sigorta genel şartlarına göre yapılan hesaplama esas alınarak ve kazanç kaybına ilişkin kaza tarihindeki emsal ücretler istenip değerlendirme yapılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde Mahkemece yapılması gereken, öncelikle talep arttırım dilekçesinin usulüne uygun olarak davalı … vekiline tebliğ etmek, kazanç kaybına ilişkin kaza tarihindeki emsal ücretleri istemek, cevaplar geldiğinde dava konusu aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark kriterine göre değer kaybı ve kaza tarihindeki emsal ücretlere göre kazanç kaybının hesaplanması için bilirkişi heyetinden ek rapor almak sonucuna göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle, davalılar … Tic. Ltd. Şti. ve … vekili ile davalı … Anonim Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve … vekili ile davalı … Anonim Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalılar … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve … ile davalı … Anonim Sigorta Şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2022