Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1415 E. 2022/482 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1415
KARAR NO: 2022/482
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/12/2016
NUMARASI: 2014/1173 Esas – 2016/958 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 02/12/2012 tarihinde Zeytinburnu … Caddesinde karşıdan karşıya geçerken olay tarihinde henüz 14 yaşında olan davalı …’in sevk ve iradesinde bulunan, davalı … Ltd Şti’ne ait ve diğer davalı … Sigorta AŞ’ye zorunlu mali sigorta poliçesiyle sigortalı, … plaka sayılı aracın çarpması sonucunda yaralandığını belirterek bu yaralanması nedeniyle 20.000,00 TL manevi, 500,00 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davanın aile mahkemesinde açılması gerektiğini, davacının talep etmiş olduğu maddi tazminat miktarının fahiş olup, bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, talep edilen tazminatın gerçek ve somut bir dayanağının olmadığını, davacının maruz kaldığı ve içerisinde kaldığı durumun çalışmasına engel teşkil etmediği gibi işten atılmasını da gerektirmediğini, müvekkilinin ehliyetsiz oluşu tamamen ve asli kusurlu olduğu anlamına gelmediğini, davacının manevi tazminat talebini de kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın esastan kısmen kabul-kısmen reddine, davacının ıslah dilekçesi ile talep etmiş olduğu 5.938,76 TL maddi tazminatın Sigorta Şirketi dışındaki davalılar bakımından 02/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, Sigorta Şirketi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 11.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Sigorta Şirketi dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili ve davalı … Ltd. Şti. vekili ile davalı … istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece verilen kararın aleyhlerine kısmi kabul kısmi red ile sonuçlandığını, davada davalı çocuk …’in söz konusu olayda hiç bir kusurunun olmadığını, bilirkişi raporunun da eksik ve hatalı düzenlendiğini, davalı müvekkillin velisi olduğu kazaya karışan davalı …’in olayda hiç bir kusurunun olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtilafa konu kaza ile ilgili alıcı … tarafından taraflarına kaza ile ilgili bilgi verilmediklerini, müvekkili şirketin kaza ile ilgili herhangi bir kusuru ve ilgisi bulunmadığını, mahallinde keşif yapılmadan kusur tespiti yapılmadan karar verildiği, çocuk ceza mahkemesinde kusurun eşit olduğunun tespit edildiğini, SGK tarafından ödemeler var ise araştırılmadığını, manevi tazminatın çok yüksek olduğunu, duruşmalara katılmadığından vekalet ücreti takdir edilmeyip 300,00 TL dilekçe ücretinin verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; olay tarihinde henüz 14 yaşında olduğunu, üzerine atılı suç ile ilgili olarak fiili algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişmediğinin ATK tarafından hazırlanan rapor ile tespit edildiğini, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda davacı %25 kusurlu tespit edilse de davacının yaya yolu olmasına rağmen taşıt yoluna giren ve yol üstünlüğünü hiçe sayarak akan trafiğe rağmen arabanın önüne aniden atlayarak %100 kusuru ile kazaya kendisinin sebebiyet verdiğini, kazanın meydana geldiği yerin 10 metre ilerisinde yaya yolunun bulunduğunu, davacının üzerine düşen özen ve yükümlülüğü yerine getirmediğini, bu nedenle kendisinin kusurunun bulunmadığını, olay anındaki yaş küçüklüğü ve günümüz şartlarındaki sosyal ekonomik durumu göz önüne alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş ve sebepsiz zenginleşmeye niteliğinde olduğunu, maddi tazminatın eksik ve hatalı belirlendiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maluliyet nedeniyle maddi manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 02/12/2012 tarihinde davalı … Ltd. Şti.’ne ait, davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS poliçesiyle sigortalı, diğer davalı …’in sevk ve iradesinde bulunan … plaka sayılı aracın, karşıdan karşıya geçmekte olan davacıya çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamından hükme esas alınan kusur raporunun istinaf talep eden davalı tarafa HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalıların süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur oranları bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden kusur raporuna ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince SGK’ya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş olup müzekkere cevabına göre davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığının saptanması karşında bu yöne değinen istinaf talebi yerinde değildir. 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 85.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa,… motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir. Davalı şirkete ait aracın 23/11/2012 tarihli noter satış belgesi ile satılmış olduğu bu durumda kaza tarihi itibariyle davalı şirketin aracın maliki olduğu sabittir. Davalı … Ltd. Şti., … plaka sayılı aracın kaza tarihinde trafik kaydına göre maliki olduğundan, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Bu nedenle davalı şirketin bu yöne ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir. Kaza nedeniyle davalı sürücünün yargılandığı ceza mahkemesinde alınan ATK 6. İhtisas Dairesinin raporuna göre, 14 yaşında olduğu anlaşılan davalı …’in, kaza sırasında işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğunun tespit edildiği ve cezalandırılmasına karar verilerek kararın kesinleştiğinin anlaşılmasına göre bu hususa değinen istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalara göre, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının geçici iş göremezlik boyutunda kalması, kalıcı iş göremezliği bulunmaması, iyileşme süresi, davalının kaza ve dava tarihinde yaşı itibariyle gelir getiren bir işte çalışmıyor olması ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları birlikte değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının bir miktar yüksek olduğu, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uymadığı, aynı ilke ve kriterlere göre 6.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi kanısına varıldığından, davalıların manevi tazminat miktarının fahiş yönündeki istinaf itirazı yerindedir. Avukatlık Kanunu hükümlerine göre de, vekilin ücrete hak kazanabilmesi için mutlaka duruşmaya katılması koşulu aranmadığından davalı … İhr. Ltd. Şti. vekili lehine yazılı şekilde eksik vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2015/6345 E. – 2016/8228 K. sayılı kararı). Bu nedenlerle; davalı … vekili ve davalı … Ltd. Şti. vekili ile davalı …’in istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı … vekili ve davalı … Ltd. Şti. vekili ile davalı …’in vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın esastan KISMEN KABUL-KISMEN REDDİNE, 2-Davacının ıslah dilekçesi ile talep etmiş olduğu 5.938,76 TL maddi tazminatın Sigorta Şirketi dışındaki davalılar bakımından 02/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, Sigorta Şirketi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 3-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 6.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Sigorta Şirketi dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 4-Harçlar yönünden Alınması gereken 815,53 TL karar harcından daha önce yatırılan 70,05 TL peşin ve 93,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 652,48 TL karar harcının davalı Sigorta şirketi yönünden sadece 348,50 TL’si ile sorumlu olması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına 5-Maddi tazminat yönünden Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 1.800 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 6-Manevi tazminat yönünden Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 1.800 TL vekalet ücretinin Sigorta şirketi dışındaki diğer davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Reddedilen manevi tazminat yönünden kendisini vekille temsil ettiren davalı … Ltd. Şti. yararına AAÜT gereğince hesap edilen 1.800 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 191,10 TL harç ve 219,40 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.410,50 TL’den kısmen kabul red oranına göre hesaplanan 649,20 TL’nin sadece 322,36 TL’sinden davalı Sigorta şirketinin sorumlu olduğu dikkate alınarak hesap edilen yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 9-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine, 10-Kullanılmayan yargılama gider vansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı … vekili ve davalı … Ltd. Şti. vekili ile davalı …’in tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından yatırana iadesine, 2-a-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan 100,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine, b-İstinaf aşamasında davalı … Ltd. Şti. tarafından yapılan 30,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine, c–İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan 85,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/03/2022