Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1408 E. 2022/1298 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1408
KARAR NO: 2022/1298
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
NUMARASI: 2017/485 Esas – 2019/841 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili verdiği dava dilekçesinde özetle; 10.10.2008 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında çocukları …’ın öldüğünü, kazaya karışan … plakalı aracın sigortasının bulunmadığını, ölen çocuklarının kendilerinin destekleri olduğunu, bu nedenle davalı …na tazminat ödemesi için başvuruda bulunduklarını, başvurunun 11.05.2017 tarihinde reddedildiğini belirterek davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını açıklayarak her bir davacı 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacıların daha önce İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016 / 474 Esas ve 2017 / 203 Karar sayılı dosyasında dava açtıklarını bu nedenle de derdestlik itirazında bulunduklarını belirtmiştir. Ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını belirterek zamanaşımı defini ileri sürmüştür. Davanın esasına ilişkin olarak da kazanın meydana geldiği yerin kara yolu olmaması nedeniyle tazminat sorumluluklarının olmadığını, tazminattan tazminat limitlerine göre sorumlu olduklarını belirtmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Mahkememizin 07/02/2018 tarihli ara kararından dönülmesine, 2-Bartın Cumhuriyet Başsavcılığına 2008/4134 soruşturma 2008/2594 karar ve 21/11/2008 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında “ortada suç ve suçlu olmadığı tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmakla, olay nedeniyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” kararı verildiği, bu yönüyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 72/2’ye göre dava konusu olayda uzamış ceza zaman aşımı süresinin uygulanmasının mümkün olmadığına, davalı tarafın cevap dilekçesinde ve süresi içerisinde yapmış olduğu zamanaşımı definin kabulü ile, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 72/1 ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu madde 109’a göre davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin oğullarını ve desteklerini kaybederek destekten yoksun kalma tazminatını talep ettiklerini, Türk Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil bulunulmadığını, dolayısı ile ceza zaman aşımının uygulanmasının mümkün olmadığını, uzamış zaman aşımının uygulanması gerektiğini, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olduğunu, zaman aşımı; tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse sigortacıya karşı da kesildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Somut olayda kaza; davacıların desteği sürücü konumundayken 10/10/2008 tarihinde sigorta poliçesi olmayan … plakalı traktörde direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelmiş olup … vefat etmiştir. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir. Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/04/2008 tarih, 2008/4-326 E. ve 2008/325 K.sayılı kararı). Yargıtay 17 Hukuk Dairesi 2016/8609 E- 2019/3324 K. sayılı kararında; “2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, sözkonusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya …) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün 2008/4-326-325 ve HGK’nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198 E. 2015-1495 K. sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).” Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 10/10/2008 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu tek taraflı trafik kazası sonucunda araç sürücüsü olan (destek) vefat etmiştir. KTK’nın 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış/açılabilir olması veya mahkûmiyet kararı verilmiş/verilebilir bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 10/10/2008 tarihi ile dava tarihi olan 26/05/2017 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşıldığından , mahkemece işin esasına girilip tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/06/2022