Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1385 E. 2022/1185 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2020/1385
KARAR NO : 2022/1185
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin davalıya ait … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası olduğunu, bu poliçe ile aracın üçüncü şahıslara vereceği zararları teminat altına aldığını, 24/06/2016 tarihinde meydana gelen kaza ile sigortalı aracın … plakalı araca çarparak zarar verdiğini, sigorta poliçesi gereğince müvekkili sigorta şirketinin … plakalı aracın zararını ödediğini, fakat davalı sigortalısı ile aralarındaki poliçe gereğince sigortalı aracı alkollü sürücünün kullanması halinde, üçüncü şahısların giderilen zararının sigortalıya rücu edileceğinin düzenlendiğini, bu çerçevede müşterileri olan davalı aleyhine İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tespit tutanağında alkollü olduğu belirtilen dava dışı sürücünün 3 saat 20 dakika sonra alkolsüz çıktığını, kaza yerinde ölçüm yapılan alkolmetrenin kalibrasyonunun yanlış olabileceği belirtilmesine rağmen gerekli araştırma yapılmayıp bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini, dava dışı sürücünün hiçbir sebep olmamasına rağmen direksiyon hakimiyetini kaybetmesinin alkollü olmasından kaynaklanabileceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle zmms sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedeli için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde ise alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.Dava, trafik sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. ZMMS’de sigortacının rücu hakkı, TTK’nın 1301/2 maddesi, 2918 sayılı KTK’nin 95/2 maddesi ile ZMSS poliçesi genel şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir. Yine davaya konu kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak verildiği kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları).Bu tür davalarda sigortacı, 2918 sayılı KTK’nın 95/2 maddesi uyarınca tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3. kişilere karşı ileri süremeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebileceğinden davalının bu yöne dayanan ilişkin istinaf talebi yerinde değildir.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, kazanın meydana gelmesinde alkolün münhasıran etkili olup olmadığının tespiti hususunda içinde nöroloji uzmanı da bulunan bilirkişi heyetinden alınan raporda, “.. maddi hasarlı meydana gelen kazada …Plakalı aracın sürücüsü … kazanın olduğu 24.06.2016 tarihinde saat 05.00 den kaza dan yaklaşık 3 saat 20 dk sonra 08.20 de Bakırköy Dr.SadiKonuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde alınan numune ile yapılan incelemede Adli Tıp Kurumu Kimya ihtisas Dairesinin 31.8.2016 tarihli raporda …’a ait kanda etanol bulunmadığı rapor edilmiştir. Bu rapor kaza anında sürücünün alkollü olmadığını desteklemektedir. Trafik kazası tespit tutanağında ise … kaza anında 1.12 promil alkollü olduğu kayıt altına alınmıştır. …’ın kaza anındaki alkol düzeyi ile ilgili 2 farklı kayıt arasındaki fark alkolmetre cihazının kalibrasyonunun bozuk olması ile ilgili olması muhtemeldir. Kanda bakılan etanol düzeyi kesin bir tahlildir.Alkolmetre ile yapılan ölçümde cihaza bağlı farklı saptamalar olabilir.Kan numunesi 3 saat 20 dk sonra alınsa bile kandaki düzey saat başına 0.15mg/el — azaldığından (3×0.1540.5-9,50) 1.12 0.5050.62 kan etanol düzeyi bulunması gerekirdi. Fakat Adlı Tıp Kurumu Kimya ihtisas Dairesi raporunda etanol bulunmadığı belirtilmiştir. Dosyada mevcut bulgular, trafik kazası tespit tutanağı ve tutanağa geçirilmiş sürücünün alkol düzeyi Nöroloji bilimi yönünden birlikte değerlendirildiğinde; kazanın oluş şekli ile birlikte; kazanını münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği söylenemez ” şeklinde olup, davacı şirkete sigortalı aracı kullanan sürücünün alkollü olduğu ve sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olduğu olgusunun ispat edilememiş olmasına göre kazaya karışan karşı araçtaki hasar ödemesi, poliçe teminatı dışında kalmadığından davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.14/06/2022