Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1382 E. 2022/1021 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1382
KARAR NO: 2022/1021
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAH.
KARAR TARİHİ: 12/02/2020
NUMARASI: 2017/1323 Esas – 2020/97 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10.10.2008 tarihinde, dava dışı …’nun sevk ve idaresindeki … Plakalı aracı ile yaya olarak karşı tarafa geçmek isteyen müvekkili …’ya çarptığını ve ağır yaralanmasına sebep olduğunu, … plakalı araca bağlı trafik sigorta poliçesinin davalı şirket nezdinde tanzim edildiğini, davadan önce davalı şirkete başvuru yapıldığını, ödeme yapılmadığını, müvekkilinin bir dizi ameliyat geçirdiğini, tam bir iyileşme olmadığını, bakıma muhtaç bir halde yaşadığını, müvekkilinin halen kalıcı şekilde sakat kaldığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, 6100 Sayılı Yasa’nın 107. maddesine göre belirlenecek maddi tazminat miktarına ileride artırmak kaydı ile şimdilik meslekte kazanma güç kaybı, geçici ve sürekli iş göremezlik ile bakım tazminatı 1.000.00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davaya konu trafik kazasında 1 yaralanma meydana geldiğini, bu halde davalarının uygulanacak olan ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğunu, davanın, 06.12.2017 tarihinde yani olay tarihinden yaklaşık 9 yıl 2 ay sonra (8 yıllık ceza zamanaşımı süresi dolduktan sonra ) açılmış olup zamanaşımına uğradığını belirterek davanın zamanaşımı sebebiyle usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kabulüne, 12.582,53 TL sürekli iş göremezlik, 479,52 TL geçici iş göremezlik, 669,32 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 13.831,37 TL nin 20/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, kararın uzatılmış ceza zamanaşımı hükümleri gereğince kaldırılması gerektiğini, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66. Maddesine gör, bir ya da birden fazla ölüm varsa ceza zamanaşımı süresi 15 yıl, bir ya da birden fazla yaralanma varsa ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğunu, zamanaşımı itirazlarının saklı kalmak koşuluyla davacının geçici iş göremezliğine ilişkin maddi bir zararı bulunmadığına ilişkin itirazları değerlendirilmeksizin aleyhlerine kurulan hükmün kaldırılması gerektiğini, davacının kaza tarihinde fiilen çalışarak gelir elde etmemekte ve emekli olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 10.10.2008 günü yaya olarak yolun karşısına geçmek için taşıt yoluna giren davacıya, davalı sigorta şirketine sigortalı, dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu davacının yaralanması nedeniyle maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Aynı Kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/04/2008 tarih, 2008/4-326 E. ve 2008/325 K.sayılı kararı). Haksız fiile dayanan tazminat isteminde zamanaşımının işlemeye başlayacağı tarih, zararın ve zarar sorumlusunun öğrenildiği andır. Zararın öğrenilmesi kavramıyla kastedilen ise haksız fiil nedeniyle oluşan bedensel zararın kapsamının öğrenilmesi olup, bu bedensel zararın sebep olacağı maluliyet oranının belirlendiği tarihin, zararın öğrenilmesi kavramına bir etkisi yoktur. Bedensel zararın (yaralanmanın) gerçekleşmesi ve bu yaralanmayla ilgili tedavinin tamamlanması ile zararın kapsamının belli olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/4765 Esas ve 2021/7355 Karar sayılı kararı). Konuya ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/2878 Esas ve 2014/3289 Karar sayılı kararında da “Öğreti ve uygulamada kabul edilen genel kurala göre, zarar görenin zararı öğrenmesinden amaç, zararın mahiyeti (kapsamı) ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, davayı ciddi ve objektif şekilde desteklemeye ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olmasıdır. Eğer zararın kapsamını belirleyici husus “gelişmekte olan bir durum” ise zamanaşımı bu gelişme sona ermedikçe işlemeye başlamaz. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki “gelişen durum” aynı olaya ilişkin olarak zaman içinde zararın artması veya yeni zararların doğması halidir. Bundan ayrı, zarar görenin kendi imkanlarıyla ya da başkasının yardımıyla zarar verici fiilin sonuçlarının gidişini ve kesinleşen durumu değerlendirebilmesi gerekir. Özellikle, vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belli bir açıklığa kavuşmaktadır. Zararın mahiyet ve şümulü hiç anlaşılmadan mutlaka haksız eylem tarihinden itibaren dava açılması gerektiği yolundaki bir görüş, “zararı öğrenme” kavramına uygun düşmez. Nitekim, İsviçre Federal Mahkemesi kararları ve öğretide, vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararlarda zamanaşımı süresinin ancak kesin teşhisten, özellikle sürekli sakatlığa ilişkin kesin raporun öğrenilmesinden sonra başlayacağı kabul edilmektedir.” şeklinde karar verilmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/1286 Esas ve 2020/4098 Karar sayılı kararı ile 17. Hukuk Dairesinin 2019/3361 E. ve 2020/8086 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta; tazminata konu trafik kazası 10.10.2008 tarihinde meydana gelmiştir. Dosya içerisinde mevcut bilgi ve belgelerden kazanın yaralamalı trafik kazası olduğu anlaşıldığından, olayda, 5237 sayılı TCK’nın 89/1,2. maddeleri uyarınca, öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıldır. Davacının trafik kazasına bağlı maluliyet oranı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi tarafından düzenlenen 04/07/2017 tarihli engelli sağlık kurulu raporunda %52 olarak belirlenmiştir. Davacı bu maluliyet raporuna dayanarak eldeki davayı 06/12/2017 tarihinde açmıştır. Davalı vekili süre uzatım talepli dilekçesi ile süresinde zamanaşımı defiinde bulunmuştur. Bu durumda davacı, zararın kapsamını 04/07/2017 tarihli rapor ile öğrendiğinden eldeki dava tarihi olan 06/12/2017 tarihi itibariyle KTK’nın 109/1.maddesindeki öğrenme tarihinden itibaren işleyecek 2 yıl olan (ve 10 yıllık) zamanaşımı süresi geçmediğinden, zaman aşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2016/13625 E. ve 2019/1700 K. sayılı kararı ile “Mahkeme, emekli geliri dışında başka bir kazancının bulunduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat isteme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından; Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 02/03/2006 tarihli raporunda, dava konusu olay nedeniyle davacının maruz kaldığı yaralanmasının 4 aya kadar mutad iştigaline engel teşkil edeceğinin belirtildiği anlaşılmıştır. Davacı maddi tazminat istemini geçici iş görmezlik süresi için talep etmiş olduğuna göre davacının emeklilik dışında yapmış olduğu balıkçılık ve çiftçilik faaliyeti ile ilgili gelir kaybı tespit edilebildiği takdirde tespit edilen bu gelir üzerinden, bu hususun kanıtlanmadığı takdirde ise asgari ücret baz alınarak geçici iş göremezlik zararının kapsamının belirlenmesi gerekir.Mahkemece bu yön gözetilmeyerek maddi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi, doğru görülmemiş kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.” yönünde karar verilmiş olup, Mahkemece bu yönde hesaplama yapan rapora göre karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 944,82 TL harçtan peşin alınan 236,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 708,61 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/05/2022