Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1367 E. 2022/1152 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1367
KARAR NO: 2022/1152
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI: 2017/523 Esas – 2019/1215 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20/10/2015 tarihinde saat 18:00 sıralarında motosikleti ile seyir halinde iken plakası belirlenemeyen siyah … aracın çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında olay yeri basit krokisi ile tüm kaza dosyasından da anlaşılacağı üzere kazanın oluşumunda müvekkilin herhangi bir kusuru bulunmayıp söz konusu kazanın oluşumunda plakası belirlenemeyen araç sürücüsünün dikkatsizliği sonucu meydana geldiğini, bu durum yargılama esnasında mahallinde yapılacak keşif ile alınacak kusur bilirkişisi raporuyla netlik kazanacağını, davacının uğramış olduğu şimdilik 3.000,00 TL maddi tazminatı ve 1.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalıdan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle usul yönünden itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini, haksız açılan davanın tümden reddini, maluliyet oranının tespiti açısından ATK veya 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, sınıflandırma ve Özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliği çerçevesinde yetkili bir hastaneden sürekli sağlık kurulu rapor alınmasını, poliçe teminatına girmeyen kazanç kaybı, tedavi gideri, bakım, yol masrafı ve diğer dolaylı zararların tümden reddini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile, avans faizi talebinin reddi ile dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, yasa gereği, bedeni zararlar kapsamında bulunmayan cenaze ve defin, yol, yemek, ulaşım, belge ve raporların temini sırasında yapılacak masraflar ile benzeri masrafların …ndan karışlanması mümkün olmadığını, teminat kapsamı dışında kalan manevi tazminat talebinin reddini karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,”Davanın Kabulü ile;2.551,42-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile, 61.588,91 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 64.140,33-TL tazminatın dava tarihi olan 09.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı yandan alınarak davacı tarafa verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; geçici iş göremezlik tazminatına ve sağlık giderleri teminatına ilişkin sorumlulukların …’na değil SGK’ya ait olduğunu, bedeni zararlar kapsamında bulunmayan masrafların …’ndan karşılanamayacağını, maluliyet oranları arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerektiğini, kişinin resmi ve yetkili bir hastaneden alacağı sağlık kurulu ve maluliyet oranın tespiti için tedavi sürecinin sona ermiş ve o kişide bu kazadan dolayı sürekli bir hasara yol açması gerektiğini, kusur raporları arasındaki çelişkilerin giderilmesi ve kazanın plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru ile meydana geldiği davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacı tarafından başvuru şartı gerçekleşmediğinden temerrüt tarihi dava açılış tarihi kabul edilip yasal faiz işletilmesinin gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut olayda, mahkeme tarafından hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihine göre uygulanması gerken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği görülmüştür. Sonuç olarak Kayseri Eğitim Araştırma Hastanesinden düzenlenmiş Engelli Sağlık Kurulu raporu doğru yönetmelik hükümleri uygulanarak hazırlanmış bir rapor olmadığından, doğru yönetmelik uygulanarak düzenlenmiş ATK raporu arasında çelişki olduğu yönündeki istinaf itirazı yerinde değildir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Her ne kadar dosya kapsamından davacının sürücü belgesiz olarak motosiklet kullandığı anlaşılıyor ise de, sürücü belgesiz motosiklet kullanması idari para cezasına gerektiren sürüş kusuru olup zararın artmasına yol açan müterafik kusur olarak nitelenemeyeceğinden müterafik kusura değinen istinaf talepleri de yerinde değildir. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan kusur bilirkişi raporu istinaf talep eden davalı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat ekli tebligat 0/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği halde davalı tarafından süresi içerisinde itiraz dilekçesi sunulmamıştır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde 18/03/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda belirlenen değer kaybı ve hesaplamalar bakımından davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden davalı vekilinin kusur bilirkişi raporun ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davalının dava açılması ile temerrüte düşmesi nedeni ile mahkemece tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı yandan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 4.381,43 TL harçtan peşin alınan 1.095,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.286,08 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.31/05/2022