Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1365 E. 2022/1068 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1365
KARAR NO: 2022/1068
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/09/2018
NUMARASI: 2015/1273 Esas – 2018/905 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/10/2013 tarihinde … yönetimindeki … plakalı aracın karıştığı kaza sonucu davacının yaralanarak sakat kaldığını, davacının meslekte kazanma gücünü kaybetmesi ve gelir kaybı maddi zararlarını tazmine yönelik olup, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan sigorta poliçeleri dahilinde olmak üzere tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu müvekkili şirket sigortalısının kusursuz olduğunu, tedavi ve bakıcı giderlerinden müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, davacının meydana gelen kaza neticesinde dolmuş ve sigorta poliçesinden karşılanabilecek maluliyeti ve zararının olmadığını, davacının gerçek zararının belirlenmesi gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiğini, davadan önce müvekkiline başvuru olmadığından müvekkilinin davadan önce temerrüdünün söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusuru bulunmadığını, ATK kusur raporunda iddia edilen motosikletle hareket halindeki müvekkilimizin hem ters şeritten giderek hem de sigortalının aracının arka tarafına çarpmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yeniden rapor tanzim edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 24/10/2013 tarihinde davalıya zmms sigortalı araç sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobili ile Aspendos Bulvarı üzerinde Demokrasi kavşağı istikametine seyir halinde iken kaza mahalli olan yol bölümüne geldiği esnada aracının sağ yan arka çamurluk kısmına Demokrasi kavşağı istikametinden trafik akışına ters istikametten gelen davacı sürücü … sevk ve idaresindeki elektrikli bisikletlinin sağ ön kısmıyla çarpması neticesi dava konusu elektrikli bisikletlinin yaralanması ile neticelenen trafik kazası meydana gelmiştir. Kaza nedeniyle düzenlenen trafik kaza tespit tutanağında, davacı sürücünün KTK’nın 47/1c maddesini ihlalden asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 15/05/2018 tarihli kusur raporunda ise sürücü …’nın sevk ve idaresindeki otomobili ile bölünmüş yol üzerinde şeridini takiben seyir halinde olduğu esnada trafik akışına ters istikamette seyir halinde olan bisikletlinin aracının sağ yan arka çamurluk kısmına çarpması ile neticelenen kazada …’nın kusurunun bulunmadığı, davacı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki elektrikli bisikleti ile bölünmüş yol üzerinde trafik akışına ters istikamette tehlike ortamı oluşturacak şekilde seyir ettiği ve akabinde şeridinde seyir halinde olan aracın sağ yan ve arka çamurluk kısmına çarptığı, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde ters istikamette seyrederek kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, bu sebeplerle dava konusu kazada davacının %100 oranında kusurlu olduğu saptanmış olup, kaza tespit tutanağı ile ATK kusur raporunun birbiriyle örtüştüğü, dosya kapsamı ve olayın oluşuna uygun bulunduğu görülmekle davacı vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/05/2022