Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1363
KARAR NO: 2022/1114
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
NUMARASI: 2017/558 Esas – 2019/1228 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/01/2017 tarihinde saat 13:04 sıralarında sürücü … yönetimindeki … plakalı aracı ile Batman İli … mahallesi … isikametinden Emniyet Müdürlüğü önünde bulunan trafik ışıklı kavşağa doğru … bulvarı sağ şerit üzerinde seyir halinde iken kavşak berisinde aracının sol ön kısımlarıyla ön ilerisinda görüş alanı dahilinde terkinde yolcu olan ve orta şerit üzerinde seyreden kavşak ışıkları sebebi ile beklemekte olan araçların yanından sağ şeritte yönelen sürücü … sevk ve idaresindeki elektrikli bisikletle çarpması sonucunda …’ın yaralandığını, kaza tespit tutanağında bu kazanın oluşumunda … plakalı arç sürücüsü …’ün 2918 sayılı KTK’ nun 525/1-b ( Aracının hızını aracın yük ve teknik özelliğine ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak ) maddesini ihlalle tali kusurlu olduğu belirtildiğini, davalı sigorta şirketi tazminatlardan teminat dahilinde sorumlu olsa dahi bu teminat miktarlarına işleyecek faiz ferisinden sınırsız olarak sorumlu olduğunu talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın usulden reddi gerektiğini belirtmekle birlikte, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili … Sigorta AŞ. nezdinde trafik sigorta poliçesi ile 09.01.2017 / 09.01.2018 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin zorunlu karayolu mali sorumluluk sigorta poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti (sakatlanma ve ölüm kişi başına 330.000,00 TL) ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, KTK’nın 86. madde gereğince araç işleteninin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğü olmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile davacı yararına geçici iş göremezlikten kaynaklı 1.404,06-TL, sürekli iş göremezlikten kaynaklı 19.491,93-TL olmak üzere toplam 20.895,99-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 09/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili davacı tarafa ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; trafik kazasından doğan tazminat talepleri için dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvurunun bir dava şartı haline getirildiğini, raporlar hazırlanırken yönetmelik ekinde yer alan özür oranları cetveli ve özürlü sağlık kurulu raporu örneğinin dikkate alınmadığını, raporun usule aykırı olduğundan hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, mahkemeye sunulan raporda, özürlülük ölçütü kriterlerine göre değerlendirme yapılması gerekirken yönetmeliğe aykırı değerlendirme yapılmasının hatalı olup kabulünün mümkün olmayacağını, müvekkil şirket aleyhine hükmedilen geçici iş görmezlik gideri, geçici bakıcı gideri ile tedavi masrafları sosyal güvenlik kurumu sorumluluğunda olduğunu, verilen kararın haksız olduğunu trafik kazalarından kaynaklanan bu taleplerin SGK tarafından karşılanması gerektiğini, sigorta şirketinin ve güvence hesabının sorumluluğu 2918 sayılı karayolları trafik kanununun 98. maddesi hükmü gereğince sonlandırıldığı ve bu sebepten sorumluluğunun bulunamayacağını, belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 17.01.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine … plakalı aracı ile sürücü … yönetimindeki ve arkasında da yolcu bulunan elektrikli bisiklete sol ön kısımları ile çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesinde yapılan yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça 08/05/2017 tarihli evrak kabul kaşesine göre yazılı olarak davalı sigorta şirketine müracaat edildiği anlaşıldığından, eksik olduğu belirtilen yönetmelikteki kriterleri sağlayan maluliyet oranını gösterir sağlık kurulu raporunun alınması için geçecek süre nazara alındığında KTK’nın 97. maddesinde öngörülen 15 günlük cevap süresinin makul olmayacak şekilde aşılması sonucu doğacağından başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü gerekir. Bu kapsamda başvuru koşulu yerine getirilmiş olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları).Somut uyuşmazlıkta Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulundan alınan maluliyet raporunda, kaza tarihine göre uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacınınKişinin tüm vücut engellilik oranının % 10 olduğu ve geçirdiği kaza nedeniyle 4 aya kadar geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.427,40 TL harçtan peşin alınan 356,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.070,55 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/05/2022