Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1357 E. 2022/1150 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1357
KARAR NO: 2022/1150
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2017/898 Esas – 2020/164 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davalı dava dilekçesinde özetle; …’in maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı araç ile ZMMS poliçesi bulunmayan, bu nedenle … sorumluluğundaki …’ın maliki …’ın sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın çarpışması sonucu 24/10/2011 tarihinde çok sayıda kişinin yaralandığı trafik kazası meydana geldiğini, İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/31 E sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporu ile İstanbul 3. ATM 2014/648 Esas sayılı dosyaya sunulan ATK raporuna göre … plaka sayılı araç sürücüsünün %100 kusurlu bulunduğunu, kaza sonucu halk otobüsünde yolcu olarak bulunan müvekkili …’ın ağır yaralandığını, 90 gün istirahatli sayılmasına karar verildiğini, %18 oranında maluliyet derecesi olduğu tespit edildiğini, iyileşme süresinin 24/10/2011 tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceğini, müvekkili …’nın da aynı otobüste yolcu olarak bulunduğunu, ağır yaralandığını, %24 oranında maluliyet derecesi bulunduğunun tespit edildiğini, iyileşme süresinin 24/10/2011 tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceğini beyan ederek … için 2.550,60 TL, … için 3.437,10 TL olmak üzere toplam 5.987,70 TL geçici ve ömür boyu bakım bakıcı tazminatı alacağının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olay sebebiyle İstanul 3. ATM 2014/648 Esas sayılı dosyada yargılama devam ettiğinden, davanın söz konusu dosya ile birleştirilmesi gerektiğini, olay tarihinin 24/10/2011 olarak belirtildiğini, dava tarihinin ise 11/10/2017 tarihi olması sebebiyle davanın zamanaşımına uğradığını, davanın kazaya sebebiyet verdiği ileri sürülen … plakalı araç sürücüsünüe ihbar edilmesi gerektiğini, bakıcı gideri talebi teminat dışı olduğundan muhatabının müvekkili olmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun olaya dahil somut delillerle ispat edilmesi halinde sigortasız araca atfedilen kusur oranı ve kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, ödenmesi gereken miktar varsa bilirkişi vasıtasıyla hesaplanması gerektiğini, faize ilişkin taleplerin de reddi gerektiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin maluliyet tazminatının ve bakım-bakıcı giderlerinin ödenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik süresince kazalının %100 oranında malul sayılması gerektiğini, ATK raporu ile maluliyet bakıcı ihtiyacı sürelerinin eksik olduğunu, bilirkişi raporlarının doğru tespitlere rağmen hatalı bir hüküm verildiğini, davalı vekiline karşı vekalet ücreti hükmedilmesi ve dava değeri nazara alındığında bunun miktarının yüksek olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle geçici vesürekli bakıcı gideri bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulundan alınan … ve … için aldırılan maluliyet raporlarında, kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacıların başka birinin sürekli yada geçici bakımına muhtaç olmadığı tespit edilerek bildirilmiştir. Dava dilekçesi kapsamında davacılar tarafından davalıdan geçici ve ömür boyu bakıcı tazminatının talep edildiği görülmektedir. Bu kapsamda mahkemece geçici ve sürekli bakıcı gideri talebi için hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Mahkemece, davanın reddine karar verildiğinden davalı lehine her bir davacı bakımından karar tarihinde bulunan AAÜT’nin 13. maddesine göre reddedilen miktarı aşmayacak şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış ise de davalının istinaf talebi bulunmadığından davacılar yararına oluşan usuli kazanılmış hak da gözetildiğinde sonuç olarak belirlenen vekalet ücreti toplam reddedilen dava değerinin altında kaldığından bu yöne değinen istinaf talebi yerinde değildir. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/05/2022