Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1263 E. 2022/1109 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1263
KARAR NO: 2022/1109
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
NUMARASI: 2016/401 Esas – 2019/1289 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in, 06/05/2015 tarihinde adına kayıtlı … plakalı araç ile Fethiye ilçesi sahil yolu … Mahallesi … Pansiyon önünde bulunan park alanına dönüş yaptığı sırada müteveffa … idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucu …’ın hayatını kaybettiğini, davalı … hakkında Fethiye 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/1057 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, …’in, … plakalı aracın sürücüsü ve maliki, … Sigorta A.Ş.’nin de bu aracın trafik sigortası poliçesini tanzim eden sigorta şirketi olarak sigorta limitleri dahilinde müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkilinin maddi ve manevi zararlarını karşılamak üzere davayı açtıklarını belirterek 150.000,00 TL maddi, 150.000,00 manevi olmak üzere toplam 300.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde; davalı …’e ait … plaka sayılı aracın ZMMS sigorta poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigorta limiti ile sınırlı olduğunu, dava açılmadan önce müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini, bu nedenle kaza tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, müvekkilinin yargılama giderleri ile sorumlu tutulmaması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … tarafından davaya cevap verilmemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının açmış olduğu maddi tazminat davasının davalı … yönünden tüm olarak, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden kısmen kabulü ile; 287.508,90 TL maddi tazminatın, davalı …’in sorumluluğu belirtilen tazminatın tümü, davalı … Sigorta AŞ.’nin sorumluluğu 98.049,23 TL’sinden olmak kaydı ve davalı … şirketinin sorumlu olduğu miktar yönünden dava tarihinden itibaren, davalı …’in sorumlu olduğu miktar yönünden 06/05/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacının … aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 30.000,00 TL manevi tazminatın 06/05/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin yetkisiz olmasına rağmen yetki itirazını değerlendirerek yetkisizlik kararı verdiğini, davadaki taleplerin zamanaşımına uğradığını, aktüerya raporuna itiraz ettiğini, müteveffanın gelirinin araştırılmadığı, vefat eden kişinin gelecek dönem aktif ve pasif hesabı hesap yapılan yıldaki gelire göre yapılacağını, gelecek yıllardaki gelirler tahmin edilerek hesap yapılamayacağını, bilirkişinin gelecekteki asgari ücret artış oranları ve ekonomik veriler belli değil iken gelecek yılların gelirlerini hesaplamaya kalktığını, aktüerya bilirkişinin, sigorta limitini yanlış olarak belirlediğini, sigorta limitinden davalı … sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin ana paraları faizsiz halini düşmekle yetinmesinin gerektiğini, aktüerya bilirkişinin, evlenme ihtimalini yanlış hesapladığını, evlenme ihtimalini tazminattan düşmediğini, sigorta şirketinin sorumluluk limitini ve ödemeleri hatalı düştüğünü, sigorta şirketinin sorumlu olduğu kısmı hatalı tespit ettiğini, davacının müteveffanın gelirinden yararlanma oranlarının yanlış hesaplandığını, kazanın oluşumu ile ilgili görüntülerin davada değerlendirilmediğini, kusur yönünden görüntüler incelenerek bilirkişi raporu alınmadığını ve eksik inceleme olduğunu, müteveffa …’ın 159 promil alkollü ve aşırı hızlı olduğunu, koruyucu kıyafet giymediğini ve A2 sürücü belgesinin bulunmadığını, davada tarafların sosyal ve ekonomik durumları göz önüne alınarak hüküm kurulmasını ve manevi tazminatın çok yüksek olduğunu, belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 06/05/2015 tarihinde davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı davalı …’in işleteni ve sünücüsü olduğu … plakalı araç ile müteveffa …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile çarpışması sonucu meydana gelen kazada davacının eşi olan … vefat etmiş olup eldeki davada destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talep edilmektedir. Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuştur. HMK’nın 319.maddesine göre savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda HMK’nın 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. Eldeki davada davalılar vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürmediğine ve davacı tarafından açık muvafakati bulunmadığına göre istinaf aşamasında ileri sürülen zamanaşımı def’inin nazara alınması olanaklı değildir. Islaha karşı zamanaşımı defi ise süresindedir. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 02/02/2015 tarihi ile ile ıslah tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin birinci fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Yine aynı Kanunun 16. maddesinde ise “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesinde HMK’nın 7/1-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetki sözkonusu değildir. Haksız fiil halinde HMK’nın 16. maddesi gereğince birden fazla mahkemenin yetkili kılınarak davacıya bir seçimlik hak tanınmış olduğu gözönüne alındığında, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda seçimlik hakka sahiptir. Davalı … şirketinin adresinde dava açılmış olup müşterek müteselsil sorumluluk söz konusu olduğundan davalının yetki istinafı yerinde değildir. Trafik kazası tespit tutanağında sürücü …’ in, sola dönüş kurallarını riayet etme; diğer sürücü …’ın ise aracının hızını yol ve hava şartlarına ve trafik durumuna uydurmama kurallarını ihlal ettikleri belirtilmiştir. Ceza mahkemesinde yerinde keşif yapılarak alınan raporda davalı sürücü asli, destek tali kusurlu bulunmuş, yine ATK trafik ihtisas dairesinden alınan raporda da davalı sürücü asli, destek tali kusurlu bulunmuştur. Mahkemece alınan kusur raporunda “Olayın cereyan tarzına ve tespitlere göre, davalılardan … Sigorta A.Ş.’ ye trafik sigortalı, … plaka nolu otomobil sürücüsü davalı …, geceleyin, meskun mahaldeki çift yönlü caddede, caddeyi ve caddedeki araç trafiğini gereği gibi kontrol etmeden dalgın seyrettiği, olay yerine geldiğinde sola park etmek için karşı yönden hızla gelen araca ilk geçiş hakkını vermeden sola manevra yaptığı ve karşı yönden gelen aracın yolunu kapatarak kazaya neden olduğu sabit olup, bu duruma göre, meskun mahalde sola dönüş kuralını ve ilk geçiş hakkı kuralını etmesi, dalgın, dikkatsiz ve tedbirsiz davranması nedeniyle, olayda birinci derecede kusurludur (%75 oranında kusurlu), vefat eden sürücü …, sevk ve yönetimindeki … plaka nolu motosiklet ile geceleyin, yeterli ehliyeti olmadığı ve %159 promil alkollü olduğu halde, meskun mahaldeki çift yönlü caddede, caddeyi ve caddedeki araç trafiğini dikkate almadan oldukça hızlı seyrettiği, karşı yönden gelen ve hatalı sola manevra yapan aracı önceden görerek etkili ve yeterli önlem alamadığından kazanın oluşumunda etkili olduğu sabit olup, bu duruma göre, meskun mahalde hız kuralını ihlal etmesi, dalgın, dikkatsiz ve tedbirsiz davranması nedeniyle, olayda ikinci derecede kusurludur (%25 oranında kusurlu)” belirlemesinde bulunmuştur. Kaza tespit tutanağı, ceza mahkemesinden alınan kusur raporları ve mahkemece alınan kusur raporu birbirleriyle örtüşmektedir. Desteğin alkollü olması da nazara alınarak kusur tespitine gidilmiştir. Dosya kapsamı ile uyumlu denetime elverişli kusur raporu esas alınarak karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Müteveffanın yetersiz ehliyet ile araç kullanması kabahat nevinden idari para cezasını gerektirmekte olup kusur ve müterafik kusur olarak kabul edilemez. Destek, Su Ürünleri Mühendisliğinden mezun, uzmanlığı olmayan 7 yıllık mühendis olup olay tarihinden önce işten ayrıldığı için çalışmamaktadır. Mahkemece Ziraat Mühendisleri odasından emsal ücret sorulmuş 2015 yılı asgari ücret tariferi kapsamında verilen cevaba göre destek konumundaki mühendisin 2.400 TL aylık ücret alabileceği belirtilmiştir. Hesaplama bu miktar üzerinden yapılmıştır, davacının evlenme ihtimali AYİM’e göre %9 olarak doğru hesaplanmış olmakla ücrete ve evlenme ihtimaline ilişkin istinaf yerinde değildir. Desteğin kendisi ve muhtemel çocuklarına hesaplamada pay ayrılmamış olması doğru olmamıştır. Desteğin anne ve babasının Düziçi Asliye Hukuk Mahkemesine ayrıca destekten yoksun kalma tazminatı davası açtıkları yargılama sırasında sigorta şirketi ile anlaştıklarından davadan feragat ettikleri anlaşılmaktadır. Bu mahkemece alınan aktüerya raporu getirtilmeden ve yapılan ödeme miktarları araştırılmadan eksik incelemeyle karar verilmesi doğru olmamıştır. Kazaya ilişkin tutulan trafik kazası tespit tutanağında müteveffanın kask takmadığına ilişkin bir belirleme bulunmamaktadır. Otopsi raporunda kafa kırığı belirlenmiş ancak müteveffanın ölüm sebebi ise “genel vücut travması” olarak açıklanmıştır. İlk Derece Mahkemesince müterafik kusur indirimi konusunda değerlendirme yapılmamıştır. O halde Mahkemece yapılması gereken, dosyada ki mevcut delil durumuna göre müterafik kusur indirimi uygulanıp uygulanmayacağı konusunda değerlendirme yapılması, müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiği sonucuna varılması halinde ise manevi tazminatın da yeniden değerlendirilmesi; Sigorta şirketinden desteğin anne ve babasına yapılan asıl alacak ve faiz ödeme miktarının sorulması ve ödeme belgelerinin istenmesi, başka bir aktüerya bilirkişisinden Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamaları ile belirlenen pay esasına göre eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, desteğin 2 çocuğu olacağı varsayımı ile çocukların her birine 1 pay, ana ve babaya birer pay ayrılarak davacı eşin talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat miktarının belirlenmesi, davacıya yapılan ödemenin faiziyle birlikte tazminat miktarından düşürülmesi (dava dışı anne ve babaya yapılan ödemelerde düşülerek) ile nihai tazminatın hesaplanması için ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor almak ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar vermek olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/05/2022