Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1257 E. 2022/1097 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1257
KARAR NO: 2022/1097
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/02/2020
NUMARASI: 2018/744 Esas – 2020/171 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 30/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosikleti ile … Mah. … Cad. üzerinde Çengelköy istikametinde seyir halindeyken önündeki otobüsün sollama fiilini gerçekleştirip ve kendi şeridine geçtiği, karşı yönden gelen diğer halk otobüsünü sollayan ve … plakalı araç sürücüsü …’ın şerit tecavüzü yapması sonucu çift taraflı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ve uzun süren bir tedavi süreci atlattığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL malul durumda olduğu dönemdeki geçici iş göremezliği için, 100,00 TL geçici bakıcı giderleri olmak üzere toplam 300,00 TL maddi tazminatın davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karşılan … Plakalı aracın müvekkili şirkete ZMSS Sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup, şahıs başına azami poliçe teminat limitinin 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluğu kapsamında sınırlı olarak sorumluluğunun bulunduğunu, öncelikle kusur ve maluliyet oranlarının tespitinin gerektiğini ve davacının tazmin ettiği gelir ve tazminatlardan belirlenecek bedelin düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporundaki kusur tespitinin objektiflikten uzak olduğunu, ilgili raporun hükme esas alınmasının mağdur konumdaki davacının daha fazla mağdur olmasına neden olduğunu, …’a hiç kusur atfedilmemesinin kabul edilemez olduğunu, bu durumun bilirkişi raporuna duyulan güveni zedelediğini, itirazlarımız doğrultusunda ve kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi adına dosyanın İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Trafik Kürsüsü’ne gönderilerek kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, yerel mahkemece bu talepleri reddedilerek hüküm kurulduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 28/08/2014 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile davalı sigorta şirketine ZMMS sigortalı … plakalı aracın çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni ile maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında; … Caddesi üzerinde seyir halinde olan … plakalı araç sürücüsü önündeki aracı sollayacağı esnada karşıdan gelen … plakalı araçla çarpışması sonucu meydana gelen yaralamalı maddi hasarlı trafik kazasında … plakalı araç sürücüsü …’ın 2918 sayılı KTK’nın 56/1-A maddesinde kusuru ihlal ettiği belirtilmiştir. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/168811 Esas sayılı soruşturma dosyası kapsamında aldırılan bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde …’ın asli kusurlu olduğunun tespit edildiği, Cumhuriyet Savcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 10/10/2019 tarihli kusur raporunda, 28/08/2014 günü meydana gelen kazada davacı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki motosikletle seyir halindeyken yola gereken dikkatini vermesi, aynı istikamette ön tarafında seyir halinde olan aracı solundan geçmeden evvel karşısından gelen araç trafiğini kontrol etmesi, ön tarafında seyir halinde olan aracı müsaitlik durumuna göre kontrollü bir şekilde solundan geçmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, kontrolsüzce karşı istikamet şeridine geçmeye çalıştığı sırada karşısından gelen sürücü … sevk idaresindeki otomobille çarpışmaları sonucu meydana gelen kazada %100 oranında asli kusurlu olduğu, sürücü … sevk ve idaresindeki otomobille nizami olarak seyri sırasında karşı istikametten gelen otobüsün yanından geçmekte iken otobüsün arkasından gelen ve bu otobüsü solundan geçmek üzere istikametine giren davacı sürücü idaresindeki motosikletle çarpıştıkları olayda atfı kabil bir kusuru bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece ATK’dan alınan kusur raporunun aksi ispat edilene kadar geçerli kaza tespit tutanağında yazılı kazanın oluş şekline göre düzenlendiği, ceza soruşturması aşamasında alınan kusur raporu ile de örtüştüğü düştüğü değerlendirildiğinde, kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/05/2022