Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1256 E. 2022/1061 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1256
KARAR NO: 2022/1061
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2017/433 Esas – 2019/1195 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/03/2016 tarihinde davalı şirkete sigortalı … plakalı aracın davalı sürücü … yönetimindeyken ön sağ kısmı ile sürücüsü … yönetiminde seyir halinde olan … plakalı aracın arka sol kısmına çarpması sonucu ölümlü/yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, dava konusu kazada … plakalı aracın sürücüsü …’ın vefat ettiğini, vefat eden …’ın müvekkillerinin desteği olduğunu, … ‘nun kazada tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, otopsi giderleri için 500,00 TL, destekten yoksun kalma tazminatı olarak 5.500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan; 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı … ve … Ltd. Şti.’nden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 08/07/2015-08/07/2016 tarihleri arasını kapsayan ZMMS Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kişi başına toplam 290.000-TL’lik sakatlanma ve ölüm zararı teminatı sağlandığını, davacıların 06/01/2017 tarihinde müvekkili şirketten 50.694 TL destekten yoksun kalma tazminatı aldığını ve müvekkili şirketi ibra ettiklerini, müvekkili şirketin davacılara yapılan ödeme ile hesap borçtan ve yükümlülükten kurtulduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin ZMMS teminat limitleri ve kusur oranı ile sınırlı sorumlu olduğunu, dava tarihinden itibaren, yasal faize hükmedilmesinin hukuka uygun olacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … ve … Ltd. Şti. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle yetki itirazlarının bulunduğunu, Müvekkillerinin ikamet yerinin Tekirdağ Çerkezköy olduğunu, bu nedenle öncelikle yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, aksi halde esasa ilişkin itirazlarında; müvekkilinin dava konusu kazada herhangi bir kusurunun olmadığını, kazada tam kusurlu olan ve kazaya sebebiyet veren müteveffa …’ın olduğunu, … plakalı aracın sürücüsü müteveffa …’ın söz konusu aracı ehliyetsiz olarak kullandığını, dava konusu kazada müteveffanın gerek emniyet kemeri takmaması, gerek ehliyeti olmaması, gerekse trafik kurallarına aykırı hareket etmesi nedeniyle müvekkili ile kaza ve ölüm arasındaki illiyet bağını kopardığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; 1-Davacı … için 23.599,60 TL, … için 27.786,25 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden 28/09/2016 diğer davalılar yönünden 03/03/2016 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 2-Davalı … ve … Ltd. Şti. Aleyhine açılan manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı anne … için 40.000 TL davacı baba için 30.000-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03/03/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; manevi tazminat isteminde reddedilen kısmın çok yüksek olduğunu, Müvekkili … açısından 40.000 TL manevi tazminat kararı verilirken Müvekkili … açısından 30.000 TL manevi tazminata hükmedilmesinin kadın-erkek eşitliğine ve Anayasa’ya aykırı olduğunu, AAÜT’nin 3/2.maddesi gereğince davalılar lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken her bir davalı lehine 3600 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 17/12/2019 tarihli duruşmanın sözlü yargılama duruşması olacağının taraflarına bildirilmediğini, manevi tazminat taleplerinin her bir davacının anne ve babaları için ayrı ayrı ne miktarda istendiğinin belirtilmesi gerektiğini ve davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını ve kabul edilecek olsa bile miktarın fazla olduğunu, kazanın oluş şeklinin belirtildiği gibi olmayıp müteveffanın ehliyetsiz olarak aracı kullanmış ve müvekkilin aracını sürttüğünde ise ehliyetsiz olmanın verdiği tecrübesizlikle aracı sağa kırmış ve hakimiyetini kaybedederek kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, raporda belirtildiği gibi müvekkilinin müteveffanın aracına çarpmadığını, müvekkilinin hiç bir kusuru olmadığını, müvekkil aracına sürttükten sonra müteveffa kendi paniklemesi ve hatası sonucu yol hakimiyetini kaybettiğini, olaydaki illiyet bağının müteveffadan kaynaklı olarak kesildiğini, kusur raporunun denetime elverişli olmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşürülmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece sözlü oturum açısından davalı tarafa usulünce tebligat yapılmamış ise de; 28/7/2020 tarihli Resmi Gazete’ de yayınlanan 7251 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6100 sayılı Kanunun 186. maddesinin birinci fıkrası “(1) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.” şeklinde değiştirilmiş olduğundan, bu yöndeki usulü eksiklik sonuca etkili görülmemiştir. Davacılar vekili dava dilekçesinde 6.000 TL maddi (500 TL cenaze defin gideri) ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş ancak her bir davacı için ne kadar maddi ve manevi tazminat talebinin olduğunun belirtilmemiş mahkemece bu hususta açıklama yapması için süre vermeden karar verilmesi doğru olmamış ise de, ıslah dilekçesinde maddi tazminat yönünden miktar belirtildiğinden maddi tazminata yönelik itiraz yerinde değildir. Yine dava dilekçesi içeriğinden davacı anne baba için talep edilen manevi tazminat miktarının yarı oranında eşit olduğu anlaşıldığından bu yöndeki istinaf talebi de yerinde değildir. Kaza nedeniyle Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/03/2017 tarih, 2016/160 Esas ve 2017/60 Karar sayılı kararında ceza dosyasına sunulu 01/03/2016 tarihli Bilirkişi raporunda özetle, geçme ve yakın takibe ilişkin kuralları ihlal eden sürücü … ’nun asli ve tam kusurlu olduğunun bildirildiği ve kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği görülmüştür. Mahkemece hükme esas aktüerya ve kusur bilirkişi raporunda; Kaza şartına, 2918 sayılı KTK’ nın 56/c, KTY’nin 107.maddelerine aykırı davranması yanı sıra … plakalı aracın güvenli seyir için şerdi tam olarak terk etmeden yan hizasına girerek meydana gelen temasla … plakalı aracın seyir dengesinin bozulmasına yol açan … plakalı aracının sürücüsü … trafik kurallarına aykırı ve tedbirsiz davranışlarıyla olayda asli ve tam kusurlu, trafik kurallarına uygun seyir halinde olduğu anlaşılan sürücüsü … olayda kusursuz olduğu tespit edilmiştir. Yine kaza tespit tutanağının da aynı doğrultuda olduğu anlaşılmakla raporların birbiriyle örtüştüğü, dosya kapsamı ve olayın oluşuna uygun olduğu görülmekle ve ehliyetsiz araç kullanmak sürüş kusurlarından olmadığı, yine mütevffa sürücüsü …’ın emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle kendi ölümünde %10 oranında müterafik kusurlu olduğu göz önüne alındığında davalı vekilinin kusura ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Davacı anne ve baba için çocuklarının ölümü nedeniyle ayrı miktarlarda manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır. Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, müteveffanın müterafik kusuru, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının bir miktar düşük olduğu; aynı ilkelere göre yapılan değerlendirme sonucunda takdiren her bir davacı için 45.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Aynı gerekçe ile davalı vekilinin manevi tazminatın düşürülmesi gerektiğine değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Kabule göre, ihtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekeceğinden (kararda toplam miktar üzerinden verildiği ayrı ayrı gösterilmediği) reddedilen manevi tazminat kısımları için her bir davacı yönünden davalılar yararına vekalet ücreti verilmesi usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacı … için 23.599,60-TL, … için 27.786,25-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden 28/09/2016 diğer davalılar yönünden 03/03/2016 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 2-Davalı … ve … Ltd. Şti. aleyhine açılan manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile davacı anne … için 45.000-TL davacı baba için 45.000-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03/03/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Maddi tazminat talebi yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 3.510,17-TL Harçtan peşin alınan 523,05-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.987,12-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 6.148,00 TL harcın davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 6.002,44 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 6-Manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan … için 5.100,00 TL, … için 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Ltd. Şti.’den müteselsilen tahsili ile davacılara belirtilen miktarlarda ayrı ayrı ödenmesine, 7-Manevi tazminat talebi için red edilen miktarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan; 5.000,00 TL vekalet ücretinin …’dan tahsili ile davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti.’ye müteselsilen ödenmesine, 8-Davacı tarafından yapılan 554,45-TL ilk gider, 294,30-TL tebligat ve müzekkere gideri ile 1.500-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.348,75-TL yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 2.114,00 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili davacıya verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, 9-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, b-Davalı … yönünden; Alınması gereken (3.510,17+4.781,70=)8.291,87 TL harçtan peşin alınan (54,40+2.018,57=)2.072,97 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.218,90 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-a-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 82,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, b-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/05/2022