Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1254 E. 2022/1108 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1254
KARAR NO: 2022/1108
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
NUMARASI: 2016/205 Esas – 2019/1629 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/11/2014 tarihinde sürücü belgesiz ve Dr Raporu 0,48 promil alkollü sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletiyle … Caddesi Ofis istikametinden … Caddesi istikametine seyir halinde iken … Sokak kavşağında görevli … ve … kod nolu trafik ekiplerine yaklaşık 15 metre kala dur ikazlarına uymayarak görevli trafik polisi …’ya çarpması ve yaralanması ile sonuçlanan trafik kazası meydana geldiğini, kaza ile ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/36728 Hazırlık nolu soruşturma dosyasının açıldığını, müvekkilinin kaza sonrasında Diyarbakır Eğitim Araştırma Hastanesinde tedavi olduğunu, … plaka sayılı motosiklet sürücüsünün kusurlu olduğunu, … plakalı motosikletin olay tarihi itibariyle geçerli bir sigorta poliçesinin bulunmadığını, müvekkilinin polis memuru olup devlet memuru ücret düzeyinde gelir elde ettiğini, kaza sonucu yaralanması nedeniyle artık hayatını engelli bir birey olarak devam ettirmek zorunda olduğunu belirterek davacının trafik kazasından kaynaklı cismani zararı nedeniyle olay tarihindeki sigorta limitini aşmamak üzere 100,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; Davacı vekili 17/07/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 111.299,66 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Trafik polisi memuru olan davacıya görevini ifa ettiği sırada kazaya karışan … plakalı motosiklet sürücüsü … tarafından çarpıldığını, motosiklet sürücüsünün davacıya kasten çarptığını, bu nedenle olayda bir trafik kazası mevcut olmadığını ve davanın reddini talep ettiğini, müvekkil kurumun adresinin İstanbul İli Şişli ilçesinde olduğunu bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, kurum yönünden yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili kurumun sorumluluğunun bedensel zararlarla sınırlı olduğunu, geçici işgöremezlik zararının bedensel zarar olmadığını, bir tedavi gideri zararı olan geçici işgöremezlik zararından SGK’nın sorumlu olduğunu, müvekkili kurumun temerrüde düşürülmediğini, davacının ticari temerrüt faizi talebinin yasal dayanağı bulunmadığını, belirterek yetki yönünden davanın reddini, davanın işleten ve sürücüye ihbarını, davacıya işveren veya SGK tarafından ödeme yapıldı ise bu ödemelerin mahsup edilmesini, olayda trafik kazası olmadığından davanın ve davacının tüm taleplerinin talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne; 111.399,66TL maddi tazminatın dava tarihi olan 03/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı polis memuru olup geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi hatalı olduğunu, davacının polis memuru olduğundan aktif dönem hesabı 55 yaşına kadar hesaplanması gerektiğini, yargılamaya esas alınan hesaplamada bu hususun dikkate alınmadığını bu nedenle hükme asa alınan hesaplamanın hatalı olduğunu, dosyada sunulan maluliyet raporunun kaza tarihindeki yönetmeliğe göre düzenlenmediği, belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 09.11.2014 günü, saat 17:10 sıralarında sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile … caddesini takiben … caddesi istikametine seyir halinde iken kaza mahalline geldiğinde mahalde yaya olarak bulunan ve kendisine “Dur” ikazında bulunan mahalde görevli polis memurlarından davacı yaya …’ya, ikaza rağmen durmayarak sağa manevra ile çarpması sonucu dava konusu kazanın meydana geldiği, davacının kazaya bağlı oluşan cismani zararı nedeniyle maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararı kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekir. Bu belirlemenin yapılabilmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden maluliyet raporu alınmalıdır. Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ile 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Olay tarihi itibariyle uygulanması gereken yönetmelik Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğidir. Maluliyet Tespit İşleri Yönetmeliği 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 4.maddesinin k bendinde maluliyet tanımına yer verilmiştir. Buna göre ” Maluliyet: Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybetme hali” olarak tanımlanmış yine Yönetmeliğin sigortalıların çalışma gücü kaybı tespitini düzenleyen 9 ve 10 maddelerinde %60 maluliyet ve üzeri için maluliyet tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Başka bir ifadeyle bu yönetmelik sadece %60 maluliyet ve üzeri için hükümler ve ekli cetvel içermekte olup %60’ın altında maluliyet bulunması halinde bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanması olanaklı değildir. Yine Yönetmeliğin 23.maddesi ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmış düzenlemesine yer verilerek Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin tümden kaldırılmadığı anlaşılmaktadır. Keza ek cetveller ilişkin yeni bir düzenleme de yapılmamıştır. Sonuç olarak davacının maluliyetinin %60’ın altında olması ve kaza tarihine göre uygulanması gereken Maluliyet Tespit İşleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet belirlenirken aynı cetvellerin (Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ekli cetveller) esas alınması gerektiğinden maluliyetin tespitinde Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanmış olmasının, maluliyet oranına bir etkisi olmayacağından hükme esas alınan maluliyet raporunda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/8227 Esas ve 2022/3065 Karar sayılı kararında; “….Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir. Sürekli işgücü kaybı tazminatının belirlenmesinde, davacının son gelir durumu ile birlikte muhtemel yaşam süresinin ve bu sürenin ne kadarında aktif çalışma hayatının devam edeceği, ne kadarında pasif dönemde bulunacağının tespiti önem arzetmektedir. Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu; sürekli işgücü kaybı nedeniyle tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır. Özel yasaları gereği çalışma süreleri ayrık olarak düzenlenenler dışında kalan kişiler yönünden, aktif- pasif devre ayrımı anılan şekilde yapılmakla birlikte; asker, polis gibi özel yasaları ile çalışma süreleri farklı belirlenen kişiler için sürelerin bu yasalardaki düzenlemelere göre belirlenmesi gerekmektedir. Somut olayda; davacı, polis memuru olup, kazadaki yaralanması sonucu işgücü kaybına uğramıştır. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından hükme esas alınan aktüer raporunda, davacının 60 yaşına kadar çalışacağı ve aktif devresinin devam edeceği; 60 yaşı ile muhtemel bakiye ömür süresi sonu arasındaki dönem için de pasif devrede olacağı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Oysa, yukarıda açıklandığı üzere, kendi özel yasaları gereği daha erken emekli olma (aktif devresi sona erme) imkanı bulunan meslek gruplarından birinde yer alan davacı için, herhangi bir araştırma yapılmadan, 60 yaş sonunun aktif devre sonu olarak kabulü mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle; polis memuru olan ve 60 yaşından önce emekli olma ihtimali bulunan davacının çalıştığı kuruma ve SGK Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne yazı yazılarak, davacının yaşı ile mesleki kıdemine göre muhtemel emeklilik yaşının kaç olduğunun sorulması; yazı cevabının gelmesinden sonra, bildirilen muhtemel emeklilik yaşı da dikkate alınarak, bildirilen yaşa kadar aktif devre ve bu yaş ile muhtemel ömür sonu arası süre için AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden pasif devre hesabının yapılması için ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre (davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek) karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Davacı için, hakem heyetince benimsenerek karara esas alınan aktüer bilirkişi raporunda, geçici iş göremezlik zararı, polis memuru olan davacının almış olduğu maaşı üzerinden hesaplanmıştır. Davacı devlet memuru olup çalışamadığı dönemde maaşını almaya devam ettiğinden geçici iş göremezlik tazminatının maaşı üzerinden hesap edilen bilirkişi raporunun karara esas alınması hatalı olmuştur. Davacı yönünden geçici iş göremezlik zararı, maaşını almış ise çalışamadığı dönemde eğer alıyorsa fazla çalışma ücreti, ikramiye gibi yan ödemelerden ibaret olduğu göz önüne alınmalıdır. Davacının çalışamamaktan dolayı ikramiye, fazla çalışma ücreti gibi yan ödemeleri alamamasından kaynaklanan zararı olmuş ise çalıştığı kurumdan bu hususlar sorularak, bunun geçici iş göremezlik zararı olarak belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.” belirlemesinde bulunmuştur. Bu açıklama doğrultusunda Mahkemece yapılması gereken, polis memuru olan ve 60 yaşından önce emekli olma ihtimali bulunan davacının çalıştığı kuruma ve SGK Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne yazı yazılarak, davacının yaşı ile mesleki kıdemine göre muhtemel emeklilik yaşının kaç olduğunun sorulması; yazı cevabının gelmesinden sonra, bildirilen muhtemel emeklilik yaşı da dikkate alınarak, bildirilen yaşa kadar aktif devre ve bu yaş ile muhtemel ömür sonu arası süre için AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden pasif devre hesabının yapılması için ve davacının geçici iş göremezlik süresi içerisinde maaşı eksik ödenmiş ise buna ilişkin fark bedeli ve varsa bu süre için mahrum kalınan ek ödemeler, döner sermaye gelirleri gibi ek gelirlerinin çalıştığı kurumdan araştırılması, bu dönemde alamadığı eksik ödeme varsa bu gelirler esas alınmak suretiyle hesap yapılması için aktüerya bilirkişisinden ek rapor almak, sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar vermek olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/05/2022