Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1245 E. 2022/1059 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1245
KARAR NO: 2022/1059
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/02/2020
NUMARASI: 2018/1338 Esas – 2020/126 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sigortalısına ait olan … plaka sayılı aracın kasko poliçesi ile sigortalandığını, aracın olay günü seyir halinde iken davalının sorumluluğunda bulunan rögar kapağının arabanın alt kısımlarına çarpması sonucu kaza yaptığını ve maddi hasar meydana geldiğini, ekspertiz raporuna istinaden 9.432,00 TL tutarında hasar tazminatı ödendiğini, ödenen hasar bedelinin tahsili için icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/513 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, yargılama sonucunda rögar kapağının davalı İOSB’nin sorumluluğunda olduğunun tespit edildiğini beyan ederek ödenen hasar bedelinin ödeme tarihi olan 02.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın zamanaşımına uğradığını, olayın meydana geldiği rögar kapağının bulunduğu yerin İkitelli Organize Sanayi Bölgesi sınırları içerisinde bulunduğunu, ancak bu yolların bakım ve onarımının kurumlarına ait olmadığını, yolun bakım ve sorumluluğunun Başakşehir Belediyesine ait olduğunu, olayda herhangi bir kusur ve sorumluluklarının olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince “Davanın kabulü ile; 9.432,00 TL’nin ödeme tarihi olan 02.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, olayın meydana geldiği yerin İkitelli Organize Sanayi Bölgesi sınırları içerisinde bulunduğunu ancak bu yolların bakım ve onarımının sorumluluğunun kendilerine ait olmadığını, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu yasasının yayım tarihinden önce altyapı hizmetleri (yol, yağmur suyu şebekesi vs.) yürürlükteki mevzuat gereği İlçe ve Büyükşehir Belediyesine verilmesi gerektiğini, İstanbul İkitelli Organize Sanayi Bölgesi ve Başakşehir Belediye Başkanlığı arasında 04/05/2011 ve 17/03/2015 tarihlerinde protokol yapıldığını, bu protokole göre site dışı diğer tüm yolların bakım ve sorumluluğu Başakşehir Belediyesine devredildiğinden bu yolların bakım ve sorumluluğu Başakşehir Belediyesine ait olduğunu, müvekkil kurumun kusurunun bulunmadığını, dosyaya sunulan 16/03/2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünde; “Meydana gelen olayda kaçınılmazlık faktörünün etkisinin olmadığı, önlenebilir bir kaza olduğu” kanaatine varıldığını, emsal raporun da dikkate alınması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava, kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre rücuen tahsiline ilişkindir. 2918 sayılı KTK.nun 109/4. maddesinde “Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.” hükmüne yer verilmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 154. maddesi zamanaşımının kesilmesi durumlarını belirtilmiş, ikinci maddede gibi alacaklı dava veya defi yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa zamanaşımının kesileceğini hüküm altına almıştır. TBK’nın 156. maddesine göre zamanaşımının kesilmesi ile yeni bir süre işlemeye başlar. Somut olayda; Davacının halefiyete dayalı olarak talep ettiği maddi tazminat talebi KTK’nun 109/4. maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabiidir. Davacı alacaklı tarafından ödeme tarihinden itibaren süresi içerisinde İSKİ aleyhine başlatılan icra takibi ile zamanaşımı süresi kesilmiş ve yeni bir süre başlamıştır. İSKİ tarafından takibe itiraz üzerine açılan İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/513 E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali yargılaması yapılmış; yargılama sonucunda ise 09.05.2018 tarih ve 2018/469 K. Sayılı karar ile rögar kapağının davalı İOSB’nin sorumluluğunda olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine sorumlu olduğu öğrenilen davalı aleyhine süresi içinde davanın açıldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 19/2.maddesine göre OSB imar planı hudutları içindeki yollar ve rekreasyon alanları, OSB tasarrufunda olduğunun düzenlenmiş olmasına, Mahkemece davalı …S Bölgesi Yönetimine yazılan müzekkere cevâbında, krokide gösterilen kaza mahallinin bölge sınırları içinde olduğunun bildirilmiş olmasına, davalı tarafından bölgedeki kanalizasyon şebekesinin protokolle İSKİ’ye devredildiği belirtilmiş ise de protokolün 04.05.2021/04.05.2014 tarihleri arasını kapsadığı ancak kazananın 07.08.2014 tarihinde meydana gelmesi nedeni ile dava dışı belediyenin protokolden dolayı sorumluluğunun sona ermiş olmasına, kaldı ki bahsi geçen protokolün e.4. maddesinde, yağmursuyu hatlarının işletilmesinin sorumluluğu ve tasarrufunun Bölge Yönetimine ait olduğu kararlaştırılmış olmasına ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda illiyet bağını da açıklar şekilde belirlenen kusurun ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 644,29 TL harçtan peşin alınan (54,40+162,00=) 216,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 427,89 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/05/2022