Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1242 E. 2022/1210 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2020/1242
KARAR NO: 2022/1210
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAH.
KARAR TARİHİ: 05/12/2019
NUMARASI: 2016/344 Esas – 2019/1211 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/09/2013 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonun, kendisi ile aynı yönde ilerleyen müvekilinin eşi …’in şeridine girerek …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyona çarptığını, bu kaza sonucu …’ın olay yerinde hayatını kaybettiğini, müvekkilin eşi …’in ise ağır yaralandığını ve tedavi sürecinden sonra iyileşemeyip 03/10/2013 tarihinde de öldüğünü, Susurluk Cumruhiyet Başsavcılığında alınan bilirkişi raporunda …’ın direksiyon başında yorgun ve uykusuz olması nedeniyle şeridinden çıkmış olabileceği kanaatine varıldığını, …’ın asli kusurlu, müvekkilinin eşinin kusursuz olduğunu, müvekkilinin ekonomik durumunun iyi olmadığını ev hanımı olduğunu ve yakınlarının yardımı ile hayatını idame ettirdiğini, davalı … şirketine yapılan başvuru ile ödenen miktarın yetersiz olduğunu, bu nedenlerle 100 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 100 TL ölüm öncesi tedavi giderleri olmak üzere toplam 200 TL maddi tazminatın sigorta şirketi, işleten ve sürücü mirasçılarından, 20.000,00 TL manevi tazminatın işleten ve sürücü mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 45.741,77 TL ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkil şirket tarafından 22/01/2013-2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığını, dava öncesi başvuru yapılmadığını, müvekkil sigortalısı araca atfedilen kusurun kabulünün mümkün olmadığını, destek iddialarının kanıtlanması gerektiğini, müteveffanın anne-babasını da içeren nüfus kayıt örneğinin celbi ile destek hesabında destek paylarının tüm sağ hak sahipleri dikkate alınarak yapılmasını talep ettiklerini, trafik kazası kaynaklı tüm tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ın kendi ve çocukları adına Gebze 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’ne 24.10.2013 tarihinde müracaatla mirası kayıtsız şartsız reddettiklerini, bu nedenle müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, müteveffa …’ın borçlarına ilişkin müvekkillerin hiçbir sorumluluğunun olmadığını, kabul anlamında olmamak üzere, kaza tarihi, ölüm tarihi birlikte değerlendirildiğinde tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın öncelikle husumetten aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1.Davanın … mirasçıları …, … ve … aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının husumet yokluğu nedeniyle Reddine, 2.Anadolu Sigorta ve işleten … yönünden açılan maddi tazminat davasının tedavi giderleri yönünden Reddine, destekten yoksun kalma tazminatı yönünden Kabulü ile; 45.741,77 TL’nin Anadolu Sigorta yönünden 07/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktar kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla, davalı … Kayış yönünden ise kaza tarihi olan 25/09/2013 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 3-.Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu, olayın oluş şekli, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi nazara alınarak 15.000,00 TL manevi tazminat namı ile haksız fiil tarihi olan 25/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Kayış’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İbranamenin müvekkili şirket kayıtlarında bulunmamakta olduğunu, banka nezdinde saklandığını, ilk derece mahkemesine bu yönde beyanda bulunduklarını söz konusu ibranamenin banka şubesinden celb edilmediği gibi kendilerince sunulmadığından olmadığının kabul edildiğini, banka şubesinin kişisel veri nedeniyle söz konusu ibranameyi kendileriyle paylaşmadığını, bu nedenle … Bankası Bandırma Şubesi’ne yazılacak müzekkere ile 07.03.2014 tarihinde …’in vefatı nedeniyle …’e ödenen 79.444,29 TL’lik ödemeye ilişkin dekont ve ibranamenin celbini talep ettiklerini, ibraname tarihi 07.03.2014 ve huzurdaki dava tarihi 25.03.2016 tarihine göre 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, bilirkişi tarafından ödeme tarihi itibariyle eksik ödeme tespit edildiğini, ancak yapılan 79.444,29 TL’lik ödeme nazara alındığında, açık şekilde eksik ödeme olarak nitelendiremeyeceğini, kazanın müteveffa için iş kazası olduğunu, bu nedenle SGK dan rücuya tabi PSD alınıp alınmadığının ve davacı eşin yeniden evlenip evlenmediğinin araştırılması gerektiğini, faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı, tedavi giderleri ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 25.09.2013 günü saat 06:30 sıralarında müteveffa sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonu ile Bursa istikametinden Susurluk yönüne sağ şerit üzerinde seyir halinde iken, kaza mahalline geldiği esnada sol tarafa yönelmesi neticesinde aracının sol yan kısmıyla; seyir istikametine göre kendisi ile aynı istikamette ve sol şerit üzerinde ilerlemekte olan müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonunun sol ön köşe kısmı çarpması neticesi meydana gelen kazada …’in ölümü nedeniyle, … plakalı araç sürücü mirasçıları, işleten ve sigortacısından tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır. Somut olayda; Hasar dosyasında …’e 07/03/2014 tarihinde 789.444,29 TL ödeme yapıldığına ilişkin dekont bulunmakta olup, aktüer raporda da ödenen miktarın rapor tarihine kadar işlemiş faiziyle güncellenmesi ve bulunan tazminattan mahsubu suretiyle hesaplama yapılmıştır. Davalı … şirketince rapor devamında sunulan dilekçe ile sigorta şirketinin ibra edildiği, ibranamenin şirket kayıtlarında bulunmadığı, ödemenin … Bankası Bandırma şubesinden yapıldığı açıklanarak banka kayıtlarının celbi talep edilmiştir. Dosya kapsamından, kaza nedeniyle davacıya davalı … tarafından poliçe hükümleri gereğince davadan önce ödeme yapıldığı anlaşılmakta ise de, mahkemece ibraname bulunup bulunmadığı konusunda gerekli araştırma yapılmamıştır. Mahkemece davalı … şirketine ibranameyi sunması konusunda kesin süre verilmesi, … Bankası Bandırma şubesine yazı yazılarak, düzenlenmiş ise ibranamenin aslı getirtilerek ibranamenin KTK’nın 111. maddesi hükmüne göre tartışması yapılarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/3501 E. ve 2018/6820 sayılı kararı). İbranamenin bulunduğu görüldüğünde ve dava da hak düşürücü süre içinde açılmışsa; Mahkemece sigorta şirketinin davadan önce ödeme yaptığı borcu kalmadığı yönünden bir değerlendirme yapılmamış olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıların zararı, öncelikle ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmadığına göre, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında ödeme tarihi itibarıyla KTK’nın 111. maddesinde belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığının bu şekilde değerlendirilmesi, şayet ödenmesi gereken tazminat miktarı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa, şimdiki gibi tazminat tutarından davalı tarafından yapılan ödemelerin güncellenerek düşülmesi sonucunda oluşacak duruma göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir. (Emsal yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/17531Esas ve 2019/8913 Karar sayılı kararı). Dosya istinaf incelemesi için dairemizde bulunduğu sırada, Uyaptan yapılan nüfus sorgulamasında davacının eşi İbrahim’in 03/10/2013 tarihinde vefat ettiği, bu tarih sonrasında davacının yeni evlilik kaydının bulunmadığı görülmüş olmakla bu açıdan istinaf itirazı yerinde değilse de, SGK tarafından verilen 23/06/2016 tarihli işlemli yanıt devamında, İlk Derece Mahkemesince davacıya yapılan rücuya tabi ödeme olup olmadığının ve rücuya tabi ödeme söz konusu ise peşin sermaye değerinin sorulmamış olması da eksik incelemeye dayalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/06/2022