Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1239 E. 2022/1244 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1239
KARAR NO: 2022/1244
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2015/712 Esas – 2020/66 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 18/08/2012 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki .. plakalı araç ile tescilsiz motosikletin çarpışması neticesinde meydana gelen kazada, davacılar … ve …’in oğulları, …’in vefat ettiğini, meydana gelen kaza sonrasında davalı tarafça müvekkillerine ödeme yapılmış ise de yapılan ödeme miktarının destekten yoksun kalan ailenin mağduriyetine kıyasla oldukça düşük olduğunu belirterek, fazlaya ilişin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, HMK’nın 107. maddesi uyarınca toplanacak delillere göre, davalı şirket tarafından ödenen tazminat miktarının yetersiz olduğunu belirterek davalının ödemekle sorumlu olduğu miktarın her bir müvekkili için 500’er TL olmak üzere şimdilik toplam 1.000-TL’sinin davalı şirkete başvurdukları tarihin 8. iş gününün bittiği tarihten itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ile dava etmiştir Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasının 18.08.2012 tarihinde meydana geldiği göz önüne alındığında, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesi uyarınca, 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, muris …’in yolcu konumunda olduğu tescilsiz motosiklet ile seyir halindeyken gerçekleşen trafik kazasında vefat ettiğini, aracın ZMSS poliçesi olmadığından müvekkili şirketten talepte bulunulduğunu, davacı tarafın kazaya karışan … plaka sayılı araç sürücüsü dava dışı …’ın, işleten … ve müteveffa …’ün yolcu konumunda olduğu motosiklet sürücüsü … aleyhine dava açılmadığından davanın reddi gerektiğini, davacılar adına dava öncesinde, müvekkili şirkete başvuruda bulunulduğunu, ödeme yapıldığını ve ibraname alındığını, davacıların varsa aşan zararını ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun kusur oranı ile kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, kazaya karışan sürücülerin ve yolcu konumunda olduğu bildirilen, müteveffa …’in kazada varsa asli ve/veya müterafik kusurunun belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüdünün söz konusu olmadığını, dolayısıyla dava dilekçesinde belirtilen faiz talebinin kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların, destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı … için 44.706,09 TL’nin davacı … için 53.988,48-TL’nin 08/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dışı sürücü … idaresindeki tescilsiz araç ile sürücü … İdaresindeki … plaka sayılı aracın karıştığı kazada, tescilsiz araçta yolcu konumunda olan davacıların oğlu …’ in vefat ettiğini, davacıların desteğinden yoksun kaldıklarını, dava öncesi ödemenin yeterli olmadığını, davanın zaman aşımına uğradığını, murisin yolcu konumunda olduğu aracın sigorta yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, … plakalı aracın sebebiyet verdiği kaza neticesi tazminat ödemesi talep edilmekle davacılara ödemede bulunulduğunu, zararın karşılandığını artan zarar varsa ispatlanması gerektiğini, murisin ve sürücülerin kusur oranları ile aktüer incelemenin Yargıtay içtihatlarına uygun olarak belirlenmesini, müteveffanın yolcu konumunda olduğu tescilsiz motosiklet kusurundan sorumlu tutulmak suretiyle karar verilmesinin hatalı olduğunu, müteveffanın yolcu konumunda olduğu tescilsiz aracın kusurundan sorumlu tutulması nedeniyle kararın kaldırılmasını, aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı belirlenmesi ve zorunlu araçlardan olmadığının anlaşılması halinde bu araç için zorunlu trafik sigortası yaptırmak mümkün bulunmadığından Güvence Hesabının kazadan sorumlu tutulması imkanı olmadığını, mahkemece yapılan yargılamada kusur yönünden inceleme yapılmadığını, ceza yargılaması sırasında alınan rapora göre karar verildiğini, kusur oranlarına ilişkin çelişkinin giderilmediğini, müteveffanın kaza sırasında bulunduğu araç sürücüsünün ehliyetsiz olduğu gözetildiğinde müterafik kusuru söz konusu olduğunu bu nedenle de indirim yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 18.08.2012 tarihinde sürücü belgesiz sürücü …’nun, arkasında yolcu olarak …’in bulunduğu, yönetimindeki tescilsiz motosiklet ile sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı otomobilin çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında motosiklette yolcu olarak … vefat ettiği, …’in anne ve babası olan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep ettikleri anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında motosiklet sürücüsüne asli kusur otomobil sürücüsüne tali kusur verilmiştir. Ceza mahkemesinden, yerinde keşif yapılarak alınan bilirkişi raporunda otomobil sürücüsü kusursuz, motosiklet sürücüsü tam kusurlu bulunmuştur. ATK Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda motosiklet sürücüsüne asli kusur otomobil sürücüsüne tali kusur verilmiştir. Mahkemece bu rapor esas alınarak otomobil sürücüsüne ceza verilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesi tarafından “..Sanık idaresindeki otomobil ile gece vakti, aydınlatması bulunan meskun mahaldeki tek yönlü yolun sol şeridinde seyir halinde iken, olay mahalli ışık kontrollü dört yönlü kavşağa geldiğinde, kendisine yeşil ışık yanması üzerine kavşağa girdiği esnada, sağ taraftan kırmızı ışık ihlali yaparak kavşağa giren motosiklete, aracın sağ ön kesimiyle çarptığı ve çarpma sonrası kısa mesafede hemen durduğu, motosikletin 26 metre ileriye sürüklendiği, kırmızı ışıkta kavşağa giren motosikletin aniden sanığın önüne çıkması nedeniyle sanığın alabileceği bir önlem olmadığı gibi dosya kapsamına göre sanığın hızının fazla olduğuna ilişkin de bir tespit bulunmadığından, kusursuz olan sanığın beraati yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı … bozulmasına,” dair karar verilmiştir. Ceza Mahkemesince bozmaya uyularak otomobil sürücüsü sanık hakkında beraat kararı verilmiş ve karar kesinleşmiştir. İlk Derece Mahkemesince ayrıca kusur yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmamış ise de Ceza Mahkemesi kararı derecattan geçerek kesinleşmiş olduğundan Yargıtay ilamındaki hukuki değerlendirme ve kesinleşen maddi olgu hukuk hakimi için de bağlayıcı olup davacıların desteği de yolcu konumunda olduğundan kusur raporunun alınmamış olması davacılar yönünden sonuca etkili olmadığından bu yöndeki istinaf yerinde değildir. Yargılama sırasında tescilsiz motosikletin tescile tabi olup olmadığı yönünde yazışmalar yapılmış ise de sonuca ulaşılamamıştır. Hazırlık aşamasında motosikleti tamir edenin ifadesi alınmış olup bilgisi alınan … ifadesinde” … Mahallesi … caddesi No:… sayılı yerde motosiklet tamir dükkanının olduğunu, 15 gün önce tamir için king marka mavi renkli 100 lük motosikleti 15 yaşlarında bir erkek şahsın getirdiğini. işlerinin yoğun olması nedeniyle motosikletin kimin olduğunu bilmediğini, daha sonra … isimli şahsın 2 kez iş yerine gelerek motosikletin tamir edilip edilmediğini sorduğunu, kendisinin de motosikleti tamir ettiğini, 18.08.2012 günü …’nun iş yerine gelerek motosikleti teslim alarak iş yerinden ayrıldığını bu olayla ilgili bildiklerinin bundan ibaret olduğunu” beyan etmiştir. Bu ifadede motosikletin motor hacminin 100 cc’lik olduğu belirtilmiş olup, bu durumda tescile tabi 50 cc’nin üzerinde motor hacmine sahip olduğu anlaşıldığından bu yöne ilişkin istinaf yerinde bulunmamıştır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşik kararlarına göre birden fazla müterafik kusur indirimi sebebi olsa da tek bir indirim oranı uygulanmalı ve müterafık kusur indirim oranı %20 olmalıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/14204 E. ve 2018/7723 K. sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/2812 E. ve 2021/2703 K. sayılı kararı). Mahkemece hem hatır indirimi hem de kask bulunmaması sebebiyle tazminat tutarından müterafik kusur indirimi ayrı ayrı yapılmış olduğundan müterafik kusur sebepleri birden fazla olsa da sadece bir kez %20 oranında indirim uygulanacağından motosiklet sürücüsünün ehliyetsiz olması nedeniyle ayrıca müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.741,82 TL harçtan peşin alınan 1.685,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.056,37 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.15/06/2022