Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1228 E. 2022/1095 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1228
KARAR NO: 2022/1095
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 01/10/2019
NUMARASI: 2016/469 Esas – 2019/879 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/08/2011 günü davacıların desteğinin sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile trafik kazası yaptığını, davacıların desteklerinin (… eşi, …’ün babası) vefat ettiğini, davacıların geçiminini murisin sağladığını, davacıların vefat eden …’ün desteğinden yoksun kaldıklarını, ayrıca desteğin bir takım cenaze ve defin giderleri olduğunu, bu zararların davalıdan tahsilinin talep edildiğini, ancak yapılan başvurulara rağmen davalı sigorta şirketince sürücünün kusuru gerekçesiyle başvurunun reddedildiğini belirterek davacı … için 500,00 TL cenaze giderleri ve 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile davacı … için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının sigorta limit ve sigorta kapsamı ile sınırlı olmak üzere temerrüd tarihinden itibaren MB avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu … plakalı aracın sigorta şirketince 14.04.2011/2012 vadeli ZMMS Poliçesi ile sigortalandığını, 12/08/2011 tarihindeki kazanın davacıların desteğinin kusuru sebebiyle meydana geldiğini, destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışında olduğunu, kusur durumunu gösteren bilirkişi raporu alınması gerektiğini, müteveffanın gelirinin resmi kayıtlarla ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı … tarafından, davalı … Sigorta Şirketi aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 10.709,10 TL [destek …’ün vefatı nedeniyle] destekten yoksun kalma tazminatı ile 500,00 cenaze giderinin davalı … Sigorta Şirketi’nden 18/04/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine,-Davacı … tarafından davalı … Sigorta Şirketi aleyhine açılan davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 46.666,00 TL [destek …’ün vefatı nedeniyle] destekten yoksun kalma tazminatının davalı … Sigorta Şirketi’nden 18/04/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi tarafından müvekkilin sonradan yaptığı evliliğin çok kısa süre sonra çekişmeli boşanma ile sona ermesi sebebiyle evli kaldığı süre dışlanarak, geriye kalan dönem için destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, evlilik sona erse bile müvekkilin ölen eşinin desteğinden mahrum kalması gerektiği şeklindeki hükmün doğru ve hakkaniyetli bir hüküm olmadığını, bu sebeple hükmün ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken Borçlar Kanununun 45/2. maddesinde “ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararlarını da tazmin etmek lazım gelir” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda hükmedilmesi gereken maddi tazminat, davacıların daha önce aldıkları ancak murisin ölümü sonucu artık alamayacakları destek miktarıdır. Sağ kalan eşin kazadan sonra yeniden evlenmesi ile destek zararı son bulur. Bu durumda destekten yoksun kalma tazminatı evlenme tarihine kadar hesaplanır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/12487 Esas 2021/9144 Karar ve 2017/2656 Esas 2019/9725 Karar sayılı kararı). Anılan düzenlemeye göre ölüm sonucu ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları zararın giderilmesi gerekir. Yasada sözü geçen destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu amaçladığından hısımlık ilişkisine ya da yasanın nafaka hakkındaki düzenlemelerine dayanmaz. Somut olayda davacı eş 24/06/2014 tarihinde evlenmiş 01/10/2015 tarihinde boşanmıştır. Eşi öldükten sonra yeniden evlenen davacı eşin destek gereksinimi evlendiği gün sona erdiğinden, destekten yoksun kalma tazminatının yeniden evlendiği güne kadar hesaplanması gerekir. Sonradan boşanmış olması desteğin yeniden devam edeceği anlamına gelmez. Mahkemece bu husus gözetilerek karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. (Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2014/1302 Esas 2014/9906 Karar sayılı ilamı) . Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/05/2022