Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1227 E. 2022/1094 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1227
KARAR NO: 2022/1094
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/02/2020
NUMARASI: 2016/18 Esas – 2020/177 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 30/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin sigortaladığı … plaklı aracın 09.11.2015 tarihinde kaza yapması sonucunda yaralanmasına neden olduğunu, meydana gelen olay nedeniyle vücut bütünlüğünün zarar gördüğünü bu nedenle sürekli maluliyet tazminatının ve geçici iş göremezlik tazminatının tespit edilerek temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; poliçede yazılı limit miktarı ile ve kusur oranı ile sorumlu olduklarını, davacının maluliyet oranının tespiti için adli tıp incelemesi yapılması gerektiğini, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,”1-Davanın Kabulüne,2-29.474,70-TL sürekli işgöremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,3-10.708,60-TL geçici işgöremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davacı tarafın ticari faiz talebinin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin 2019 tarihli raporu değil yönetmeliğe uygun olmayan 2018 tarihli raporu baz aldığını, hesap bilirkişi raporunda TRH 2010 ve teknik faize göre hesaplama yapıldığını fakat kullanılan formül ve raporda ulaşılan sonuçların nasıl olduğu açık ve anlaşılır olmadığını, raporun hesaplama kısmı denetime elverişsiz olduğunu, davacının tali kusurunun dikkate alınmadan tazminata hükmedildiğini, geçici iş göremezlik nedeni ile doğan zararlara ilişkin maddi tazminat talepleri teminat dışında olup müvekkil kurumun bu talepler nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını, müvekkil şirket aleyhine geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi hatalı olduğunu, davacının müterafik kusuru nedeniyle hükmedilen tazminattan indirim yapılmadığını, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkil şirket tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, SGK tarafından verilen cevapta davacıya geçici işgöremezlik ödemesi yapılmış olduğunun bildirilmesine rağmen bu ödemelerin hesaplanan tazminattan mahsup edilmediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; Mahkemece kusura ilişkin alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan bilirkişi raporu ile kaza tespit tutanağının birbiri ile uyumlu oldukları, ATK Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan bilirkişi raporunu gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olmasına göre kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Mahkemesince SGK’ya yazılan müzekkere cevabına göre kaza nedeniyle davacıya geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığı bildirilmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazları yerinde değildir. Davalı vekilinin, davacının emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle kusurlu olduğu yönündeki istinaf itirazının incelenmesinde; Emniyet kemeri takılı olmaması müterafik kusur olarak değerlendirilebilir. Ancak kazaya ilişkin tutulan trafik kazası tespit tutanağında yolcu olan davacının emniyet kemeri takmadığına ilişkin bir saptama yoktur. Bu halde müterafik kusur uygulaması yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut olayda, mahkemece kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenen 24/07/2019 tarihli ATK 2. İhtisas Dairesi maluliyet raporu alınmasına rağmen aktüerya bilirkişiden bu raporda belirlenen maluliyet oranı esas alınarak hesaplama yapılması için ek rapor alınması gerekirken kaza tarihinde yürürlükte olmayan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenen maluliyet oranına göre hesaplama konusunda da ayrıntı içermediğinden denetime elverişli olmayan aktüerya bilirkişi raporunun hükme esas alınması eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK 2. İhtisas Dairesi’nden 24/07/2019 tarihi alınan maluliyet raporunda tespit edilen maluliyet oranına göre aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usulü kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/05/2022