Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1208 E. 2022/1092 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1208
KARAR NO: 2022/1092
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/12/2019
NUMARASI: 2018/191 Esas – 2019/1049 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 30/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait … plakalı aracın … idaresindeyken davalı …’in kullandığı, davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın kavşaklarda geçiş hakkını ihlal etmesi nedeniyle davacının aracına çarpması sonucu aracın hasara uğradığını, davacının Yunanistan’da yaşaması nedeniyle aracı kendi servisinde yaptırmak üzere Yunanistan’a götürdüğünü, burada uzman tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre toplam 6.245,12 Euro zararın olduğunun tespit edildiğini, söz konusu kazanın aracın ekonomik değerinde önemli bir kayba yol açtığı gibi davacının işlerininde belirli bir süre aksamasına neden olduğunu, aracın tamir süresince de davacının araçtan yararlanamayacağını bununda davacının fiili zararlar yanında belirli değer kaybından dolayı zararına neden olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalılardan araçta meydana gelen hasar için şimdilik 1.000 TL ve değer kaybı için şimdilik 500 TL tazminatın olay tarihi olan 23/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden görevsizlik nedeniyle reddedilmesini ve dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, davacının davadan önce şirketlerine başvuru yapmamış olup şirketlerine usulüne uygun başvuru yapmadan dava açamayacağını, dava tarihi itibarı ile talep edilen tazminatlar zamanaşımına uğradığını, davalı sigorta şirketinin maddi tazminat talepleri açısından poliçe limitleri dahilinde ve sigortalı aracın kusuru oranında davacının zararlarını gidermekle yükümlü olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın İpsala ilçesi, … Beldesi kavşağında meydana geldiğini, ayrıca davalının İpsala ilçesine bağlı … köyünde ikamet ettiğini, HMK.6.madde uyarınca davalı hakkında açılacak davalarda ikametgahının bulunduğu İspsala Mahkemeleri yetkili olup öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, kusur ve hasar tespiti yapıldıktan sonra davacının var ise alacağı için sigortaya müracaat etmesi, sigortanın karşılamadığı miktar bakımından davalıya başvurması gerekirken müteselsil sorumluluktan bahisle birlikte dava açmasının hukuka aykırı olduğunu, olayda müteselsil sorumluluktan bahsedilemeyeceğini, kazaya sebep olan ve asıl kusurlu olanın çok süratli olarak kavşağa giren davacı olduğunu, davacının yaptırdığı tespitine kazadan 2 ay sonra yapılmış olup tespite konu raporun davalıya tebliğ edilmediğini, raporu kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile,18.516,78 TL hasar bedelinin davalı … Sigorta A.ş. Yönünden dava tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 23/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,2-Davacının değer kaybına ilişkin talebinin sübut bulmadığından reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davada yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davacının yaptırdığı iddia tespitin mahkeme yoluyla yapılmadığını, iyi niyetli olmadığını, aracın yaşı göz önüne alınarak değiştirilen parçalara göre yenileştirme oranları düşülmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme delilleri değerlendirme ve takdirde hataya düşüldüğünü belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. Vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce davacı tarafından müvekkil şirkete başvuruda bulunulmadığını, bu sebeple davanın dava şartının oluşmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, bilirkişi tarafından davacının zararı 18.516,78 TL olarak hesaplandığını, davacı bilirkişi rakamındaki miktar uyarınca dava değerini ıslah ettiğini, ıslah dilekçesine zamanaşımı itirazında bulunulduğunu, bilirkişi raporundaki kusura ilişkin görüşlerin hatalı olduğunu , aracın pert işlemine tabi tutulup tutulmayacağı incelemeden karar oluşturulmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/12/2018 tarih, 2018/4932 Esas ve 2018/12056 Karar sayılı kararı ile de KTK’nın 97. maddesinde getirilen başvuru koşulunun tamamlanabilir dava şartı olduğu kabul edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece davacıya başvuru dava şartının tamamlanması için ara karar kurularak mehil verilerek başvuru şartının tamamlandığı görülmekle bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir. 6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin birinci fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Yine Aynı Kanun’un 16. maddesinde ise “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü, 7. maddesinde ise “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.” hükmü yer almaktadır. 2918 sayılı KTK’nun “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise; “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” ifadesine yer verilmiştir. HMK’da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp bir seçimlik yetkidir. Davalı Sigorta Şirketi’nin yerleşim yerinde davanın açılmış olmasına göre davalı vekilinin yetki itirazı yerinde değildir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; Mahkemece kusura bilirkişi raporu ile kaza tespit tutanağının birbiri ile uyumlu oldukları, kusura ilişkin bilirkişi raporunun gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olmasına göre kusura yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davaya konu kaza maddi hasarlı kaza olup, KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmünü içerdiğine göre maddi hasarlı trafik kaza tarihi 23/04/2015 olup, ıslah tarihi olan19/11/2019 tarihinde ıslah zamanaşımı dolduğu, davalı sigorta şirketi tarafından süresi içinde ıslah zamanaşımı definde bulunduğu, davanın kısmi dava olarak açıldığı nazara alındığında, süresinde itiraz eden davalı sigorta vekilinin buna değinen istinafı yerindedir. Hükme esas alınan hasara ilişkin bilirkişi raporda aracın aracın ağır hasarlı olup olmadığı, onarımının ekonomik olup olmadığı, pert edilmesinin uygun olup olmadığının değerlendirilmediği görülmüştür. Bu haliyle hasar raporu denetime elverişli olmadığından hükme esas alınması eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde Mahkemece önceki raporu düzenleyen bilirkişiden tüm dosya kapsamı, fotoğraflar, kaza tespit tutanağı, hasar dosyası, araç ruhsatı vs. göz önünde bulundurularak kazaya karışan sigortalı aracın hasar durumu ile kazayla uyumu, aracın ağır hasarlı olup olmadığı, onarımının ekonomik olup olmadığı, pert edilmesinin uygun olup olmadığı, hasar gören parçalar tek tek tespit edilerek, piyasa rayiç fiyatları ile eş değer parça fiyatları belirlenerek, hasar durumuna göre ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/05/2022