Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1185 E. 2022/1176 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2020/1185
KARAR NO : 2022/1176
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/02/2020
NUMARASI : 2017/122 Esas – 2020/58 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/07/2014 günü sürücü …’ un sevk ve idaresindeki davalı şirkete sigortalı … plaka sayılı aracın seyir halinde yapmış olduğu kaza neticesinde müvekkilinin ağır bir biçimde yaralandığını ve müvekkilinde geçici- kalıcı maluliyet söz konusu olduğunu, müvekkilinin kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığını, kusurun tamamının …plakalı araçta olduğunu, ilgili aracın … Sigorta A.Ş. nezdinde poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketinin limitler oranında ve ancak kusur oranından bağımsız olarak sorumlu bulunduğunu, bu nedenlerle trafik kazasında davacının bedensel zarara uğraması ve bakıcı gideri nedeniyle sigortacı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere kaza tarihinden işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıya ödetilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın geçici iş göremezlik tazminatı talebinin trafik sigortası genel şartları gereği teminat dışı olduğunu, davacı tarafın sürekli iş göremezlik ile ilgili maddi tazminat talebi bakımından ise kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili sigorta şirketinin dava konusu talep ile sorumlu olduğu düşünülse bile davalı müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun KTK 85/1 ve Trafik Poliçesi Genel Şartlarının 1.maddesinden doğan kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluğunun olduğunu, davacı tarafın bakıcı giderleri ile ilgili maddi tazminat talebinin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davacıya karşı temerrütünün söz konusu olmadığını, bu nedenle kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin dava konusu talepten sorumlu olduğu kanaatine varılması halinde dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Geçici ve kalıcı maluliyetten kaynaklı maddi tazminat davasının reddine, bakıcı gideri olarak 100 TL talep olunan davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; söz konusu kazada müvekkilinin kusuru bulunmadığını ve kusur itirazlarının değerlendirilmediğini, meydana gelen olay trafik kazası olup karşılığında hiçbir edim alınmamış olan uzlaştırma raporunun geçersiz olduğundan Karayolları Trafik Kanununun uygulanması gerektiğini, maddi tazminat talepleri haksız olarak red edildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 07/07/2014 tarihinde tarihinde davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan dava dışı …un sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya olan davacıya çarpması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. 5271 sayılı CMK’nın 253/19. maddesinde “…uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır” hükmü yer almakta olup, anılan düzenleme gereği, uzlaşma raporu düzenlenmekle davacının tazminat davası açma hakkı ortadan kalkar. Uzlaşma raporu, ilam mahiyetinde olacağından, aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/1379 E. ve 2022/2764 K. sayılı kararında “5271 sayılı CMK’nun 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. “CMK’nun 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup,anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma tutanağı düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma tutanağı da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir.Tüm bu nedenlerle 03/09/2015 tarihli uzlaşma tutanağı incelendiğinde, davaya konu trafik kazası nedeniyle uzlaşma teklifinin davacı tarafından fazlaya ilişkin hakkı ya da sigorta şirketine başvuru hakkı saklı tutulmadan minibüs sürücüsü …’dan 2.500,00 TL tazminat karşılığında kabul edildiği, soruşturmanın bu şekilde sonuçlandırılmasını talep ettiği anlaşılmakla, uzlaşma tutanağının ilam mahiyetinde olduğu ve uzlaşmanın sağlandığı, tutanağının aksinin de aynı kuvvetteki delillerle ispat edilemediği anlaşılmasına göre, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağının kabulü ile davacının tazminat talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle talebin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde karar verilerek uzlaşma teklifinin davacı tarafından fazlaya ilişkin hakkı ya da sigorta şirketine başvuru hakkı saklı tutulmadan kabulü halinde uzlaşma kesin hüküm teşkil edeceğinden soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı vurgulanmıştır (Aynı yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/13895 E. ve 2022/7564 K. sayılı kararı ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27.01.2020 tarih, 2018/855 E. ve 2020/93 K., 27.01.2020 tarih, 2018/892 E. ve 2020/91 K. sayılı kararları).Somut uyuşmazlıkta yaralamalı trafik kazası nedeniyle Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/14628 sayılı soruşturma dosyası ile müşteki davacı …şüphelinin … olduğu kovuşturmaya başlanmış, uzlaşma faaliyetleri kapsamında 25/08/2014 tarihli uzlaşma raporu düzenlenmiştir. Müşteki …mzalı beyanı ile “şüpheli…’dan şikayetçi olduğunu beyan etmiş ise de şüphelinin kendisinden özür dilediğini ve şüpheli ile uzlaştıklarını olay nedeni ile tedavisinin yapıldığı, … hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini beyan etmiştir. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca da soruşturma kapsamında uzlaştırıcı raporuna göre, …’ın şüpheli ile uzlaştıkları anlaşıldığından, 5271 sayılı Yasa’nın 253/19. maddesi uyarınca, uzlaşma nedeniyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verilmiştir. durumda uzlaşma tutanağı ilam mahiyetinde olduğundan, uzlaşma tutanağında işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen sigortacı yönünden haklar saklı tutulmadığından ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı ve açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılacağından, davacı tarafından açılan geçici ve kalıcı maluliyetten kaynaklı maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir ise de sonuç olarak reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunamamaktadır.
Daire kararının kapsam ve şekline göre; davacı vekilinin diğer istinaf itirazları inceleme konusu yapılmamıştır.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/06/2022