Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1184 E. 2022/1242 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2020/1184
KARAR NO : 2022/1242
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/10/2008 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracıyla … önünde Edirnekapı istikametine seyir halinde iken sürücüsü ve plakası bilinmeyen bir aracın çarpması sonucu yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, bu kaza hasebiyle müvekkilinin ciddi mahiyette kalıcı maluliyete duçar olduğunu, müvekkilinin tüm tedavilere rağmen eski sağlığına kavuşamadığını ve esaslı oranda daimi sakat kaldığını, kazanın oluşumunda kusurlu olan ve plakası bilinmeyen aracın geçerli bir poliçesi olmadığından Güvence Hesabının tazminatı gerektirir derecede kusurlu olduğunu, müvekkilinin geçici ve kalıcı maluliyetten ileri gelen halihazırda ve istikbale dönük ciddi bir kazanç mahrumiyetinin söz konusu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili için 100,00 TL geçici ve 100,00 TL kalıcı iş göremezlikten ileri gelen 200,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden aksi halde dava tarihinden başlayarak işleyecek ticari faiziyle veya yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazanın beyan edilen şekilde gerçekleştiğinin kesin olarak ispatlanmasının gerektiğini ve dava dilekçesinin delillerle ispatlanmadığını, kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan aracın ve sürücüsünün araştırılmasının gerektiğini, davacı tarafından dava öncesinde herhangi bir başvuru yapılmadığını, bu nedenle müvekkili kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermiş sayılmaması gerektiğini, müvekkilinin zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limitleri ve plakası tespit edilemediği beyan edilen aracın kusur oranı ile sınırlı sorumlu olduğunu, maluliyet oranının kaza sonucu oluşan arazların kaza ile illiyetleri de tespit edilmek suretiyle belirlenmesinin gerektiğini, geçici iş göremezlik döneminin tazminat hesabına dahil edilmemesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 125.000,00 TL (100,00 TL geçici iş göremezlik, 124.900,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı) maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen tespit edilemeyen aracın varlığının ve kazaya kusuru ile sebebiyet verdiğinin ispatı şüpheye yer bırakmayacak şekilde sağlanmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, dosya kapsamında kamera görüntüsü ve hiçbir delilin bulunmadığını, davacının beyanı dışında hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadan davanın kabulüne karar verildiğini, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğunu, somut verilerle ispat edilemeyen davanın kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğunu, davaya konu trafik kazasının 2008 yılında meydana geldiğini, yargılama aşamasında alınan maluliyet raporunun 2018 tarihli olduğunu, davacının maluliyetinin yalnızca söz konusu trafik kazasından kaynaklandığının kabulünün hatalı olduğunu, hükme esas alınan kaza ile maluliyet arasındaki illiyetin tespiti yapılamadığını, raporun bu yönüyle yetersiz olduğunu, davaya konu trafik kazasında sürücünün sürücü belgesi olmadığını ve ehil olmadığını bilerek araca binmesinin göz önüne alınarak hesaplanacak tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacıya söz konusu zarar nedeniyle SGK kurumu tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmadan kurulan hükmün eksik incelemeye dayandığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 11.10.2008 tarihinde davacı sürücü …’in sevk ve idaresindeki, … adına tescilli,… plaka sayılı, Yamaha marka, 2001 model motosiklet ile İstanbul ili, Fatih ilçesine orta refüj ile bölünmüş Fevzi Çakmak caddesi yolunun sol şeridini takiben PTT Bank istikametinden Edirnekapı istikametine düz seyir halinde iken olay mahalli olan 2/H numaralı taşınmaz hizasına geldiği esnada beyanına göre kimliği meçhul sürücünün sevk ve idaresindeki, plakası belirlenemeyen Opel marka, beyaz renkli taşıt ile çarpması ve akabinde çarpmanın şiddeti ile devrilmesi sonucu toplam iki taşıtın karıştığı trafik kazası meydana geldiği, davacı sürücü …in yaralandığı, motosiklette maddi hasar olduğu ve kimliği belirsiz. sürücünün olay yerinde durmayarak terk ettiği, davacının bu yaralanması nedeni ile geçici ve sürekli sakatlık tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacının kusursuz kimliği bilinmeyen araç sürücüsünün ise tam kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.İlk Derece Mahkemesince alınan ATK maluliyet raporu, davalı vekiline 18/06/2018 tarihinde tebliğ edilmiş davalı vekili tarafından süresinde itiraz dilekçesi verilmemiştir. Takip eden duruşmaya da katılmamış beyanda bulunmamıştır.Dosya kapsamından hükme esas alınan kusur ve aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı tarafa HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile 15/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği, takip eden duruşmaya da katılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur ve maluliyet oranları ile aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacı/davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden kusur, maluliyet ve aktüerya raporunda ki hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Geçici iş göremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığı hususu Dairemizce SGK İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Beyoğlu Sosyal Güvenlik Merkezi’ne müzekkere ile sorulmuş 07.06.2022 tarihli yazı cevabında olay nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatının ödenmediği belirtilmiş olmakla bu yöndeki istinaf yerinde değildir.
Dosyada mevcut kaza tarihi olan 11/10/2008 tarihi itibari ile düzenlenmiş, altında Haseki Eğitim Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travma uzmanı Op. Dr…. imzası bulunan motosiklet kazası yaralanma formu başlıklı belgede özel ayakkabı, motor montu, kask ve dizlik “var” olarak işaretlenmiş olduğundan koruyucu ekipman bulunmadığından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine değinen istinaf talebi yerinde değildir.
Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 8.538,75 TL harçtan peşin alınan 2.189,08 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.349,67 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2022