Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1157 E. 2022/178 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1157
KARAR NO: 2022/178
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
NUMARASI: 2017/578 Esas – 2019/1100 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 01/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların yakını …’ın 01/07/2012 tarihinde davalı …’ın maliki ve işleteni olduğu, davalı sürücü … sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketine sigortalı … plaka sayılı aracın Eyüp Sultan Bulvarı üzerinde şehir içi hız limitleri çok üzerinde seyir halindeyken çarpması sonucu hayatını kaybettiğini, davalı … hakkında İstanbul C.Başsavcılığının 2012/92390 soruşturma sayılı dosyası ile İstanbul 23.Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/888 esas sayılı dosyası ile bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan ceza davası açıldığını, davacıların çocuklarının vefatı sebebiyle hem maddi hemde manevi desteklerini yitirdiklerini, bu nedenlerle davcı … ve … lehine şimdilik 1.000’er TL’den toplam 2.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 40.000’er TL’den toplam 80.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan (davalı sigorta şirketi bakımından poliçedeki sorumluluk miktarı ile sınırlı olmak ve sadece maddi tazminattan sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı …, … lehine genç yaştaki kardeşlerinin vefatı nedeniyle yaşadıkları sarsıntı ve üzüntü nedeniyle 10.000’er TL’den toplam 20.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile davalı şirkete sigortalı olduğunu, poliçede verilen ölüm teminatının 225.000 TL olup manevi tazminatın poliçe kapsamında olmadığını, sigortacının sigortalının kusur oranına isabet eden zarardan poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde destek …’ın kusurunun olduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, desteğin asgari ücretle çalışması ve nişanlı olması gözönüne alındığında ailesine desteğinin yok derecesinde olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 1-Maddi tazminat yönünden davacı … için 5.645,50TL, davacı … için 6.338,50-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, 2-Manevi tazminat yönünden, davacı … için 15.000,00-TL, davacı … için 15.000,00-TL, davacı … için 5.000,00 TL ve davacı … için 5.000,00-TL olmak üzere toplam 40.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 01/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisinin kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusurunun bulunmadığını, trafik kaza tespit tutanağı incelendiğinde davalı sürücünün müteveffayı çarpma noktasından 24,30 metre ileriye fırlaması, kazadan önce herhangi bir fren tedbirine başvurulmaması, sol şertiite seyir halinde iken çarpma noktasından ileride aracın sağ şeritte durması aracın hızının kaza öncesi çok yüksek olduğunu kanıtladığını, kazanın oluşumunda %100 kusurlu olmasına rağmen, bilirkişi raporlarında kazanın meydana gelmesinde müteveffaya %50 kusur atfedilmesini kabul etmediklerini, müteveffanın kusursuz olduğunu, müvekkilleri lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının yaşanılan manevi acının karşılığı olmasa bile mahkeme tarafından hükmedilen tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 01/07/2012 tarihinde davalı …’ın işleteni olduğu diğer davalı …’ın sevk ve idaresindeki aracın yaya olan …’a çarpması ile meydana gelen trafik kazasında …’ın vefat ettiği, olay nedeniyle desteklerini kaybeden davacıların maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. Trafik kazası tespit tutanağında, sürücü …’ın hızını yol ve görüş şartlarına göre düzenlemediği için (KTK’nın 52/1-b maddesi), yaya olan …’ın yaya kusurlarından olan “birden yola çıkmak” ihlal ettiği için kusurlu olduğu bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince kusur raporu alınmamış İstanbul 23.Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/888 esas sayılı dosyasından alınan kusur raporu ile yetinilerek karar verilmiştir. Aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul 23.Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/888 esas sayılı dosyası kapsamında keşif yapılarak alınan 11.12.2013 tarihli kusur bilirkişi raporu ile itiraz üzerine İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda sanık … ve maktul …’ın eşit kusurlu olduklarının bildirildiği, ceza mahkemesince 16/06/2014 tarihinde sanığın 16.200 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2015/9513 E. ve 2016/5625 K. sayılı kararı ile “Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle TCK’nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, dosyada mevcut ifadelerden anlaşıldığı üzere zikzak çizerek kendisine daha önce çarpan başka bir aracı yakalamak için meskun mahal hız limitlerinin çok üstünde kontrolsüzce seyrederek bir kişinin ölümüne sebebiyet verdiği somut olayda, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen sonuç gözetilerek, ceza tayininde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin ve hükmedilen uzun süreli hapis cezasının TCK’nın 50/4. maddesinin son cümlesi açık hükmü gereğince, bilinçli taksir halinde adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin herhangi bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, eleştirilen hususlar dışında sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün isteme uygun olarak onanmasına” karar verildiği görülmüştür. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince, hukuk hakimi ceza hakiminin tespit ettiği kusurla bağlı değil ise de Ceza Mahkemesince tespit edilen fiilin hukuka aykırılığı ve illiyet bağını saptayan maddi vakalar yönünden Ceza Mahkemesi kararı ile bağlıdır. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, özellikle yukarıya aktarılan kusura ilişkin değerlendirme içeren ve maddi vakıa yönünden bağlayıcı olan Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2015/9513 E. ve 2016/5625 K. sayılı kararında vurgulandığı üzere sanık olan davalı sürücü …’ın taksirinin yoğunluğu ve olayın bilinçli taksir halinde gerçekleşmiş olması nedeniyle kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece manevi tazminat miktarının düşük belirlendiği; aynı ilkelere göre yapılan değerlendirme sonucunda takdiren davacı anne baba lehine 30.000,00 TL, kardeşler lehine 8.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden hükmedilen tazminat miktarına göre kabul ve red edilen miktarlar bakımından ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekir ise de bu yönde istinaf talebi bulunmadığından davacılar ve davalılar lehine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek İlk Derece Mahkemesi kararında olduğu gibi kabul ve red edilen toplam manevi tazminat miktarı esas alınarak vekalet ücreti belirlenmiştir. Açıklanan nedenle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, 1-Maddi tazminat yönünden, Davacı … için 5.645,50-TL, davacı … için 6.338,50-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, 2-Manevi tazminat yönünden, Davacı … için 30.000,00-TL, davacı … için 30.000,00-TL, davacı … için 8.000,00 TL ve davacı … için 8.000,00-TL olmak üzere toplam 76.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 01/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin REDDİNE, 3-Maddi tazminat yönünden; -Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 818,62 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,70 TL peşin +170 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 199,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 618,92 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, -Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, 4-Manevi tazminat yönünden; -Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 5.191,56 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.485,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.706,56 TL harcın davalılar … ve …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, -Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden Daire karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1. maddesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 10.680,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan tahsili ile davacılara ödenmesine, -Davalılar duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden Daire karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1,2 ve 13/2.maddesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılar … ve …’a ödenmesine, 5-Davacılar tarafından yapılan; 1.709,15 TL harç, 847,50 TL posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam 2.556,65 TL yargılama masrafının kısmen kabul ve red oranında hesaplanan 2.143,81 TL’sinin davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, 6-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 107,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/02/2022