Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1156 E. 2022/1175 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2020/1156
KARAR NO : 2022/1175
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
NUMARASI : 2016/180 Esas – 2020/37 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araçta yolcu olarak ikamet ederken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen kazada yaralandığını, Karabük Üni. Eğt. Ve Araş. Hastanesi epikriz raporu incelendiğinde kaza nedeniyle müvekkilinin vücudunda birçok kırığın meydana geldiğini, kazaya karışan aracın kaza tarihinde trafik sigorta poliçesinin bulunmaması nedeniyle davanın Güvence Hesabı’na açıldığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500,00 TL maddi tazminatın davalıdan 24/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın araç sürücüsü ve işletenine ihbarını, maddi tazminat adı altındaki taleplerden müvekkili kurumun sorumlu tutulamayacağını, maluliyete ilişkin raporun Adli Tıp Kurumundan alınmasını, davacıyla aralarında yapılan bir sigorta sözleşmesi olmadığını genel yetki kurallarının uygulanması gerektiğini ve merkezlerinin bulunduğu adresin İstanbul olduğunu ayrıca şubelerinin olmadığını bu nedenle adreslerinin bağlı olduğu İstanbul-Merkez Adliyesinin yetkili olduğunu bildirerek yetki itirazında bulunarak yetkisizlik kararı verilmesini kabul anlamına gelmemek kaydıyla ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 17.395,49 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı yanın ıslah dilekçesinde hesap raporunda belirlenen miktarı talep ettiğini bildirdiğini, ıslah dilekçesi ile yeni talep eklenemeyeceği ve talebi kabul etmediği yönündeki beyanların değerlendirilmediğini, 27/09/2019 tarihli dilekçesi üzerine geçici iş göremezlik tazminatının vekil eden kurumun sorumluluğunda olmadığını, davacının kaza sırasında bulunduğu aracın cinsi kamyonet olduğundan yolcu taşımaya elverişli olmadığından müterafik kusurun varlığı ve hatır taşıması sebebiyle ayrı ayrı kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dava dilekçesinde nelerin yer alması gerektiği hususu 1086 sayılı HUMK’nun 179. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 119. maddesinde düzenlenmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde (1086 sayılı HUMK m. 75) ise; “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. O halde açıklık bulunmayan hallerde hakim, dava dilekçesinin açıklanmasını ilgili taraftan her zaman isteyebilir.Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu sırada sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen kazada yaralandığını, Karabük Üni. Eğt. Ve Araş. Hastanesi epikriz raporu incelendiğinde kaza nedeniyle müvekkilinin vücudunda birçok kırığın meydana geldiğinin görülebileceğini, kazaya karışan aracın kaza tarihinde trafik sigorta poliçesinin bulunmaması nedeniyle davanın Güvence Hesabı’na açıldığını beyanla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500,00 TL maddi tazminatın davalıdan 24/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Yargılama aşamasında, Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda davacının maluliyetinin bulunmadığı, iyileşme süresinin ise 18 ay olarak tespit edilmiş, Mahkemece davacının maluliyeti bulunmadığının kabulü ile geçici işgöremezlik tazminatı hesaplayan bilirkişi raporuna göre ıslah edilen miktar üzerinden karar verilmiştir. Ancak davacılar vekilinin dava dilekçesinde talep etmiş olduğu maddi tazminat talebi açık olmadığı gibi açıkça geçici iş göremezlik talep edilmediği dilekçe anlatımından da böyle bir talebi bulunup bulunmadığı sonucuna varılamamaktadır.Bu nedenle Mahkemece; talep edilen maddi tazminat miktarlarının hangi zarar kalemlerine ilişkin olduğu ve her zarar kalemi için ne kadar istendiği açıklattırılarak maddi tazminat talebi değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması ile, gerekçeli kararda “(Not: Somut olayda gerek hatır taşıması ve gerekse müterafik kusur değerlendirmesinin yapılması gerektiği halde her iki unsur yönünden hesaplanan tazminat miktarından karar yazdırılırken sehven takdiri indirim yapılmadığı anlaşılmakla birlikte iş bu durumun kısa karar değiştirilemeyeceğinden muhtemel kanun yolu incelemesinde değerlendirilmek üzere gerekçeye eklenmesi uygun görülmüştür. Takdiri indirim kapsamında da yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davacı tarafın sorumlu tutulamayacağı açıktır.)” şeklindeki açıklamasının da gerekçe ile hüküm fıkrasının çelişkili olmasına neden olduğu anlaşılmakla hatır taşıması ve müterafik kusur yönünden tartışılıp değerlendirilmeden karar verilmesi de eksik incelemeye dayalı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/06/2022