Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1135 E. 2022/1057 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1135
KARAR NO: 2022/1057
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
NUMARASI: 2018/719 Esas – 2019/1131 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin oğlu …’in 28/07/2009 tarihinde … plakalı araçla yaptığı tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, kaza tarihi itibari ile … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunmadığından davalı …nın müvekkillerine destekten yoksun kalma tazminatı ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek … için 3.000,00 TL, … için 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili 20/10/2019 tarihinde sunduğu ıslah dilekçesi ile davasını … için 54.018,38 TL ve … için 43.625,18 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; dava tarihinden önce müvekkili kuruma gerekli evrak ile başvuru yapılmadığından başvuru şartı yerine getirilmeden ikame edilen işbu davanın usulden reddi gerektiğini, işbu dava sonucunda müvekkili aleyhinde hüküm kurulup tazminat ödenmesi halinde, müvekkilinin ödediği işbu tazminatı mevzuatı gereği yine söz konusu sigorta yaptırılmamış aracın kusurlu sürücüsü olan müteveffanın murislerine rücu edeceğinden aynı aileden olan davacının aynı zamanda borçlu konumuna geleceğini, alacaklı ve borçlu sıfatları birleşmiş olacağından husumet itirazında bulunduklarını, davalının ancak bir aracın işletilmesi sırasında, işletenin tehlike sorumluluğu kapsamında meydana gelen doğrudan zararları zmms poliçesi kapsamında tanzimle sorumlu olup somut olayda müteveffa kendi kusurlu hareketi ile vefatına sebebiyet verdiğinden 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nın a.6-d maddesi uyarınca destek şahsının kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Dava ve değer arttırım dilekçelerine göre davanın kabulü ile, Davacı … için 54.018,38 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine, Davacı … için 43.625,18 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müteveffa sürücücünün sürücü belgesinin olmaması ve bu sürüşü gerçekleştirmeye ehil olmamasının dava konusu kazanın meydana gelmesine ve kaza sonucu oluşan zararın artmasına neden olduğunu, hesaplanacak tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken indirim yapılmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 05/07/2018 tarih, 2018/2526 Esas ve 2018/1078 Karar sayılı kararı ile ” …Dava konusu olayda, dava açılmazdan önce sigorta şirketine başvuru yapılması şartı, tamamlanabilir bir dava şartıdır. O halde, davacıya bu şartın tamamlanması için kesin süre verilerek, kesin süre içinde yerine getirilmemesi halinde dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir. HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde tamamlanabilir nitelikteki dava şartının tamamlanması için davacıya kesin süre verilmeden, ön şart yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde değildir…” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda, davacı tarafça sigorta şirketine başvuru şartının 27/12/2017 tarihli dilekçe ile tamamlanmış olduğu görülmüştür. Dosya kapsamından, 28/07/2009 tarihinde davacıların oğlu …’in … plakalı araçla yaptığı tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiği, kaza tarihi itibari ile … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmadığından davalı …ndan destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği anlaşılmıştır. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 52. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nın 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf talep etmiş ise de desteğin tek taraflı ve tam kusuru ile meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği ve sürücü belgesi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Desteğin sürücü belgesiz araç kullanması kendisi bakımından sürüş kusuru olup müterafik kusur oluşturmayacağından bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.670,03 TL harçtan peşin alınan (54,40+1.613,11=)1.667,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.002,52 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/05/2022