Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1107 E. 2022/1085 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1107
KARAR NO: 2022/1085
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/11/2019
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 30/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/05/2009 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonu İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde bulunan tütün fabrikası içine park edip mal almak için kamyonun üstüne çıktığı sırada aracın aniden hareketlenmesi üzerine düşüp tekerin altında kalması sonucu kaza meydana geldiğini, meydana gelen kazada müvekkillerinin çocuğu olan …’ın vefat ettiğini, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla kusurun dağılması ihtimaline binaen müşterek ve müteselsilen işbu belirsiz alacak davası kapsamında hesaplanacak destekten yoksun kalma tazminatlarından müvekkilleri için şimdilik 100,00 ‘er TL (Toplam 200,00 TL) tutarındaki kısmın davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesini, kazaya karışan aracın ticari nitelikte olduğu ve kazanın iş esnasında meydana geldiği göz önünde bulundurularak hükmedilecek tazminata kaza tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayın trafik kazası olmaması sebebiyle reddinin gerektiğini, dava konusu olayın trafik kazası olmadığı itirazlarının kabul edilmediği taktirde motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin davaların maddi tazminat yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresi olduğundan işbu davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, dava konusu trafik kazasında …’ın kendi kusuru ile vefat ettiğini, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışı olduğundan davanın reddinin gerektiğini, haksız avans faizi taleplerinin reddine karar verilmesini, talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacı …’ın destekten yoksun kalma tazminat davasının Kabulü ile; 52.093,34 TL destekten yoksun kalma tazminatının 23/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacı …’ın destekten yoksun kalma tazminat davasının Kabulü İle; 47.677,57 TL destekten yoksun kalma tazminatının 23/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın karayolunda olup olmadığı yönünden bilirkişi raporları arasında çelişki olduğunu, davanın trafik kazası olmadığını, yasal faize hüküm kurulması gerekirken avans faize hüküm kurulduğunu, her davacı için ayrı ayrı vekalet ücretinin belirlenmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 2. maddesinde bu Kanunun, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir.Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur. Somut olayda, kazanın, desteğin İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde bulunan tütün fabrikası sahası içerisinde … plakalı kamyonu park edip mal almak için kamyonun üstüne çıktığı sırada aracın aniden hareketlenmesi üzerine düşüp tekerin altında kalması sonucu kaza meydana geldiğini , fabrika sahasının karayolu ile bağlantısı olduğu sabittir. Yukarıda da açıklandığı üzere; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/16635 Esas ve 2021/6006 Karar sayılı Kararı). Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği fabrika sahasının karayolu ile bağlantısı bulunduğu, 2918 sayılı KTK’nun 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan meydana gelen zararın teminat kapsamındadır. Kaza anında motorun çalışarak hareket etmesi nedeni ile davacıların desteğinin vefat etmiş olması karışında olayın trafik kazası olduğu görülmekle bu yöne değinen istinaf talebi de yerinde değildir. Davaya konu davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç trafik kaydı bilgilerine göre, kullanım şekli yük nakli olduğu malikinin tacir olan … Tic. Ltd. Şti. olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kazaya sebebiyet veren araç ticari nitelikte çekici olmasına ve dava dilekçesinde avans faizi talep edilmesine göre avans faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekir. Mahkemece bu husus gözetilerek karar verildiği görülmekle bu yöne değinen davalı istinafı yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.815,35 TL harçtan peşin alınan 1.703,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.111,51 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/05/2022