Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1105 E. 2022/1056 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1105
KARAR NO: 2022/1056
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
NUMARASI: 2015/1199 Esas – 2019/1130 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/09/2014 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkili …’ın yaralandığını ve sakat kaldığını, söz konusu kazada müvekkilinin kusursuz olduğunu, davalının müvekkiline tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, davalı sigorta şirketine müvekkiline tazminat ödenmesinin talep edildiğini, davalı tarafından müvekkiline eksik ödeme yapıldığını, bu nedenlerle sürekli ve geçici maluliyet dönemine ilişkin tazminat tutarının, bakıcı giderinin ve tedavi giderlerinin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 150,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 500,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri, 250,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın sigorta şirketi açısından temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili bu talebini 11/02/2019 tarihinde 3.689,96 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 71.003,14 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 4.692,15 TL bakıcı gideri, 5.292,02 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 84.677,27 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı … vekili … tarafından 11.08.2015 tarihinde müvekkili sigorta şirketine başvuru yapıldığını, yapılan başvuru üzerine hesaplanılan 17.220,00-TL tazminat miktarının 26.10.2015 tarihinde müvekkili sigorta şirketince davacı tarafa ödendiğini, yapılan ödeme ile müvekkili sigorta şirketinin davaya konu edilen poliçeden doğan sorumluluğunun sona ermiş olması sebebi ile huzurda görülen davanın öncelikle açıklanan sebeple reddinin gerektiğini, herhangi bir dayanak veya kıstas göz önünde bulundurulmadan yapılan ödeme miktarının düşük olduğu iddiasının yersiz olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğunu, bu nedenle Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi aracılığıyla inceleme yaptırılması gerektiğini, davacının talebine konu tedavi giderlerinin geçici iş göremezlik ve bakıcı giderleri tazminatından, 6111 Sayılı yasanın 59. maddesi ile değiştirilen KTK 98 düzenlemesi gereği, müvekkili sigorta şirketi değil Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğunu, talep edilen geçici iş göremezlik tazminatının da tedavi giderleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, bu nedenle davacının geçici iş göremezlik tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini, bedensel zarara uğrayan kişinin sakatlık derecesi çok yüksek ve yaşam boyu başkasının bakımına muhtaç ise, “bakıcı giderleri” de tedavi giderleri kapsamında olması gerektiğini, dolayısıyla tedavi gideri kapsamında olan bakıcı giderlerine ilişkin taleplerden, Sosyal Güvenlik Kurumu sorumlu olduğunu ve bu kapsamdaki taleplerin müvekkili şirket açısından reddininin gerektiğini, ayrıca meydana gelen maluliyet oranının düşük olduğunu, dolayısıyla her durumda yaralanma derecesinin bakıcı gideri yapılmasını gerektirip gerektirmeyeceğinin tespit edilmesi gerektiğini, kaza sonucu üçüncü kişinin malul kalması söz konusu olduğu takdirde sigortacının sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında malul kalanlara tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, sağlıklı ve gerçekçi bir tazminat hesaplaması yapılabilmesi için de sakatlıktan kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin talebin değerlendirilmesi amacıyla aktüer sıfatına sahip bir bilirkişinin görevlendirilmesi gerektiğini, her durumda davacının faiz başlangıcına ve türüne ilişkin taleplerinin kabul edilemez olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Dava ve talep arttırım dilekçelerine göre davanın kabulü ile, 3.689,96 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 71.003,14 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 4.692,15 TL bakıcı gideri, 5.292,02 TL tedavi gideri toplamı 84.677,27 TL maddi tazminatın ödeme tarihi olan 26/10/2015 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kaza iş kazası olduğundan görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğunu, davacının SGK’ya başvurusu sağlanarak gelir bağlanması gerektiğini, hükme esas alınan ceza bilirkişi raporunda belirlenen kusur oranlarının hatalı ve somut olaya uygun olmadığını, trafik kazasına bağlı tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmasına rağmen müvekkilin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, ATK raporunda farazi olarak belirlenen iyileşme sürecinin tamamında bakıcı ihtiyacı varmış gibi değerlendirme yapılarak bakıcı giderine ilişkin yapılan hesaplamanın yersiz olduğunu, müvekkil şirket tarafından davacıya 26/10/2015 tarihinde toplam 19.220,00 TL tutarında ödeme yapıldığı dikkate alınarak yapılan ödemenin eksik olup olmadığı hususunun tespit edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 19/09/2014 günü saat 21:30 civarında davacı … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile Tem otoyolunda Edirne istikametinden İstanbul istikametine seyri sırasında olay yerine geldiğinde yolun sağ şeridinde ilerlerken aracının arka sol kısmına geriden orta şeridi takiben gelen davalıya sigortalı araç sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın sağ ön çamurluk kısmıyla çarpması sonucu … plaka sayılı kamyonetin yoldan çıkarak takla atması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanması nedeniyle sürekli – geçici maluliyet tazminatı , bakıcı gideri ve tedavi giderinin davadan önce 26.10.2015 tarihinde yapılan ödemenin yetersizliği sebebiyle davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun birinci maddesi uyarınca; İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde İş Mahkemeleri kurulur. Bu tür davalara iş mahkemelerince bakılır. İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır. Somut uyuşmazlıkta davacı kaza nedeniyle yaralanmasına kusuruyla sebep olan aracın zmm sigortacısından talepte bulunduğuna göre, davalı vekilinin istinaf itirazında belirttiği 17. Hukuk Dairesi 2016/9792 E., 2019/4329 K. sayılı karının olayda uygulanma yeri olmadığı zira sigorta hukuku 6102 sayılı TTK’nın 1401 vd. maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Davacı da davalı ile dava dışı sigortalısı arasında düzenlenmiş olan bu zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesine dayanarak davalı sigorta şirketinden tazminat talep etmektedir. Bu durumda dava TTK’da düzelenmiş olan sigorta hukukuna dayandığından açılan dava TTK’ nın 4/1. maddesine göre mutlak ticari dava olup ihtilafın çözümünde görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 27/03/2017 tarih, 2014/19001 E. – 2017/3223 K., 30/03/2017 tarih, 2015/5763E. – 2017/3414 K., 21/03/2017 tarih 2014/20096E. – 2017/3049K. sayılı kararları). Bu nedenle davalı vekilinin iş mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Mahkemece SGK ya 12/09/2014 tarihinde meydana gelen kaza sonrasında yaralandığı bildirilen davacıya kurumunuzca – gelir bağlanıp bağlanmadığı, herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususlarında yazılan yazı cevabında; Kurumumuz kayıtlarının incelenmesi sonucunda …’nın iş kazası sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti yönünde merkezimize herhangi bir müracaatı olmadığı, dolayısıyla meydana gelen iş kazasıyla ilgili tahkikat raporu veya maluliyetine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığının bildirildiği anlaşıldığına göre, davalı vekilinin bu yönden de itirazı yerinde görülmemiştir. Ayrıca, dava konusu kaza iş kazası olmadığından, kimsenin hakkını kullanmaya zorlanamayacağından hak sahiplerinin gelir bağlanması için Kuruma müracaatlarının sağlanması için süre verilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazının da reddi gerekmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiş ise de KTK 98. maddesinde SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmıştır. Halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinde, yeni Genel Şartlarda ki sağlık giderleri teminatına ilişkin düzenleme doğrultusunda Sigorta Şirketleri ve Güvence Hesabının sorumluluğunun sona ereceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığından 98.madde hükmü dışında kalan teminatlar (belgesiz sağlık giderleri, geçici bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı) bakımından sorumlulukları devam edecektir. Ancak mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda belgeli tedavi giderleri faturalar toplamına karar verildiğinden bu yöne değinen davalı vekili istinafı yerindedir. Mahkemece davalıya sigortalı araç sürücüsünün yargılandığı ceza mahkemesindeki ( taksirle birden fazla kişinin yaralanmasından verilen mahkumiyet hükmü HAGB uygulanmış ve kesinleşmiş) ATK dan alınan 02/04/2015 tarihli kusur raporu hükme esas alınmış olup bu rapora göre davacı kusursuz, karşı araç sürücüsünün olayda asli kusurlu olduğu tespit edilmiş, ayrıca kusur raporu alınmamıştır. Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. (eski BK’nun 53.) maddesi gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken; ceza mahkemesinin, davacının yaralanmasıyla sonuçlanan olaydaki kusur durumlarına ilişkin tespitinin, maddi olgu olarak kabul edilemeyeceği, TBK’nun 74. maddesi gereği, ceza mahkemesinin kusur değerlendirmesinin hukuk hakimini bağlamayacağı, hususları gözetilmek suretiyle, tarafların bildirdiği delilleri toplanarak, tanıkları dinlenerek İTÜ trafik kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden kusur durumuna ilişkin ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp ceza dosyası ile çelişki olması halinde çelişkilerde giderilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/1941esas-2019/11483 karar sayılı ilamı). Hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davacının 4 aylık geçici işgöremezlik süresi için bakıcı gideri hesaplanmıştır. Dosya kapsamından davacı hakkında alınan ATK maluliyet raporunda bakıcı ihtiyacı olup olmadığı belirtilmemiştir. Bu durumda, mahkemece, davalı vekilinin savunmaları da dikkate alınmak suretiyle, doktor bilirkişiden rapor alınarak, davacının yaralanmasının niteliğine göre iyileşme süresinde bakım ihtiyacı olup olmadığı belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir. Davalı vekili itirazları yerindedir. Dava tarihinden önce ödeme olması halinde tazminatın öncelikle ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK’nın 111. maddesinde belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmelidir. Şayet ödenmesi gereken destek tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa davacı tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek rapor tarihindeki verilere göre hesaplanan tazminat tutarından, davalı tarafından yapılan ödemelerin güncellenerek düşülmesi sonucunda oluşan duruma göre (davalı lehine oluşan kazanılmış haklar gözetilerek) karar verilmesi gerekir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/19920 Esas ve 2019/8605 Karar sayılı kararı). Dosya kapsamından davalı … Sigorta A.Ş. tarafından dava tarihinden önce davacıya ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda sadece davacı için Sigorta Şirketi tarafından ödenen tazminat miktarları güncellenerek hesaplanan tazminattan mahsup edilmiş, ancak bilirkişi raporunda KTK’nın 111. maddesine göre bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu nedenle mahkemece öncelikle davalının ödemesi ile ilgili ibraname bulunup bulunmadığı araştırılmalı ibraname veya feragat var ise yukarıdaki gibi tazminatın öncelikle ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanması gerektiğinden davalı vekilinin bu yöne değinen itirazı yerinde görülmüştür. Yine davalıya sigortalı aracın kullanım tarzı hususi olduğu poliçede belirtilmekle hesaplanan tazminata avans faizi işletilmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/05/2022