Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1066 E. 2022/241 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1066
KARAR NO: 2022/241
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/05/2017
NUMARAS: 2014/218 Esas – 2017/673 Karar
İHBAR OLUNAN: SOSYAL GÜVENLİK KURUMU İSTANBUL İL MÜD.
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/12/2007 tarihinde davalı … yönetimindeki … plakalı otomobil ile … Caddesinden Maltepe istikametine seyir halinde iken … nolu ışıklardan karşıya geçmek isteyen müvekkil davacıya çarpması sonucu hasarlı-yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini ve müvekkil davacının yaralandığını, İstanbul Anadolu 36.Sulh Ceza Mahkemesinde alınan Adli Tıp Kurumu İhtisas dairesince verilen rapora göre davalı …’ın kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunu, 16/12/1946 doğumlu davacının geçirdiği kaza nedeniyle beden gücü kayıp oranının İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma hastanesi Sağlık Kurulu’nun 24/12/2013 gün … sayılı raporuyla %3 olarak belirlendiğini, davacının bu rahatsızlığından dolayı uzun bir tedavi süreci geçirdiğini ve faturası olan 3.039,79 TL harcama yapıldığını, ayrıca faturasız olarak da pek çok masraf yapıldığını, kaza sonucu maluliyeti oluşan, üstüne iyileşmek için hem masraf yapan hem de tedavi işlemleri ile uğraşmak zorunda kalan davacı müvekkilin manevi anlamda çok yorulduğunu, gündelik işlerini eskisi gibi yapamadığını belirterek trafik kazasında bedensel zarara nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6100 sayılı yasanın 107.maddesine göre belirlenecek maddi tazaminatın ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerine ilişkin belirlenecek tutarın her iki davalıdan, manevi tazminat talebi yönünden 10.000,00 TL’ nin davalı …’den olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayın 05/12/2007 tarihinde meydana geldiğini, zararın ve sorumluluğun öğrenildiği tarihten 2 yıl geçtiğini ve dava konusu talebin zaman aşımına uğrayacağından davanın esastan incelenmeksizin bu yönüyle reddine karar verilmesiniayrıca tedavi giderlerinden doğan tüm sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, müvekkili şirketin tedavi giderlerinden sorumluluğu kalmamış olması nedeniyle bu yöndeki taleplerin müvekkili şirket yönünden reddini ayrıca haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayın uzunca bir süre geçtiğini, alacağın zaman aşımına uğradığını, kazanın oluşumunda tam ve ağırlı kusurlu olan müvekkilinin değil, bizzat davacının olduğunu, ceza dosyasına sunulan 10/08/2011 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunun dava dilekçesinde gerçeğe aykırı bir şekilde yorumlandığını, dosyada 2 bilirkişi raporu alındığını, karara esas alınan ilk bilirkişi raporunda müvekkilinin tali kusurlu, davacının asli kusurlu kabul edildiğini, bu rapora itiraz ettiklerini, aleyhlerine çıkan ceza mahkemesinin kararını temyiz ettiklerini, temyiz sonucunun bekletici mesele yapılmasını, olayda davacı tarafın müteferrik kusur gözetildiğinde talebin fahiş olduğunu, maluliyet oranınnın yoksek olduğunu kabul etmediklerinden bahisle haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddine karar verilmesini, gerek görülmesi halinde tedavi giderleri bakımından 6111 sayılı yasa uyarınca davanın SGK’ya ihbar edilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacının kalıcı sakatlığı olmadığından beden gücü kaybı nedeniyle talep ettiği maddi tazminat isteminin her iki davalı yönünden reddine, 2-Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 2.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05/12/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Davacının 3.050,29 TL tedavi masrafının dahili davalı SGK ‘dan dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsili ile davacıya verilmesine, diğer davalılar yönünden bu talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … vekili ve ihbar olunan SGK vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararında tedavi giderlerinden davalıların sorumlu olmadığını, talep arttırım dilekçesinde talep edilen miktarı yükselttiğini belirterek eksik harcı tamamladığını ancak bu tutarı davayı ıslah etmeksizin talep etmiş olduğundan talebin yerinde görülmediğini fakat harcını ikmal etmiş olduğu halde bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, gerekçeli kararda, 16.03.2017 tarihli talep arttırım dilekçesinde 1.000,00 TL olarak talep edilen maddi tazminat istemini 2.203,27 TL’ye yükselterek eksik harcı tamamlandığı ancak bu tutarı davayı ıslah etmeksizin talep etmiş olduklarından taleplerinin yerinde görülmediğini açıklandığını, Oysa ki dava dilekçesinde talep etmiş edilen maddi tazminat alacağının 16.03.2017 tarihli dilekçe ile açıklandığını, bu dilekçenin dikkate alınmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece 25.10.2016 tarih, 2 nolu ara kararıyla davacı tarafa, ATK fatura tutarını gider avansı olarak yatırması için iki hafta kesin süre verildiğini, davacı kesin mehile uymadığı ve gider avansını, makbuz sunmak için süre istemiş olduğu 21.03.2017 tarihli duruşmadan sonra 23.03.2017 tarihinde yatırmadığı halde HMK md. 115/2 gereği usulden reddi yerine kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir.Dava İhbar olunan SGK vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil kuruma dahili davalı yoluyla husumet yöneltildiğini, tedavi giderleri kurumdan talep edilmediğinden zamanaşımına uğradığını, dosyada Sut alanında uzman bilirkişiden rapor alınmadığını, 24/01/2017 tarihli celsede bilirkişi raporunun tebliğe çıkarıldığı ibaresi asılsız olduğundan savunma hakkının kısıtlandığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dairemizin 29/01/2020 tarih 2018/218 Esas – 2020/113 Karar nolu kararda davalı … vekilinin katılma yolu ile istinaf talebi üzerine istinaf başvurma harcı ile karar harcını yatırılması gerekirken hiç harç yatırılmadığı, bunun yanında, katılma yolu ile istinaf dilekçesinin davacı vekiline tebliğ edilmediği için geri çevirme kararı verilmiştir. Maddi tazminat bakımından istinaf talepleri değerlendirildiğinde: HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4. maddesinde de “alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üçbin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” düzenlemesi mevcuttur. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2017 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.110,00 TL olacaktır. Bu halde, kabul edilen maddi tazminat miktarı olan 3.050,29 TL karar tarihine göre uygulanması gereken 2017 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı tarafların HMK’nın 341/4.fıkrası gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel mahkemece, kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle maddi tazminata ilişkin istinaf başvurularının HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir. Manevi tazminat bakımından istinaf talepleri değerlendirildiğinde: 6100 Sayılı HMK’nın 120. maddesinde gider avansı, 324. maddesinde ise delil avansı düzenlenmiş olup, bu iki kavram birbirinden farklıdır. Gider avansı davanın başında davacının dava açarken Gider Avansı Tarifesi’ne göre yatırdığı, belirlenebilir bir miktarı ifade ederken, delil avansı dava aşamasında bir delile dayanan ve bu delilin toplanmasını isteyen tarafın yatırdığı miktarı ifade eder. 6100 sayılı HMK’nin 114. maddesinin “g” bendinde, gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, anılan Kanun’un 115. maddesinin 1. fıkrasında ise, bu koşulun mevcut olup olmadığını, mahkemenin kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında bu şartın noksanlığı tespit edilirse, davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. HMK’nın “Harç ve Avans Ödemesi” başlıklı 120. maddesinin birinci fıkrasında; harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı, dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda, davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir. Adalet Bakanlığı tarafından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120. maddesi gereğince hazırlanan gider avansı tarifesi ile buna ilişkin tebliğ, 30.9.2011 tarih ve 28070 sayılı Resmi Gazete’de yayınlamıştır. 01.10.2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren tarifenin 3. maddesinde, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri kapsadığı belirtilmiş; 4. maddesinde, taraf sayısı, tanık sayısı, başvurulan deliller (keşif gideri, bilirkişi ücreti vs.) gözetilerek belirlenen tahmini yargılama giderinin, gider avansı olarak önceden yatırılması amaçlanmıştır.”Delil ikamesi için avans” başlıklı HMK’nın 324. maddesinin birinci fıkrasında; “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır….”, ikinci fıkrasında ise; tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemesinin hukuki sonucu olarak, delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacağının belirtildiği, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45/4. maddesinin de aynı doğrultuda hükümler içerdiği görülmüştür. Somut olayda, mahkemece “-Davacı tarafa HMK’nun 120/2. Maddesi gereğince yatırmamış olduğu 500,00 TL Adli Tıp fatura tutarını gider avansı olarak mahkeme veznesine yatırarak makbuzunu ibraz etmesi için iki hafta kesin süre verilmesine, verilen süre içerisinde belirtilen işlemi yapmadığı taktirde HMK’nun 114. Maddesine göre dava şartı yerine getirilmemiş olacağından HMK’nun 115. Maddesine göre davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtarına, ” dair kurulan ara karar, 6100 sayılı HMK’nın 324. maddesinde yazılı olan delil avansı niteliğinde olup, istenen avansın gider avansı olarak adlandırılması onun delil avansı olduğu gerçeğini değiştirmez. 6100 sayılı HMK’nın 324/2 maddesi “Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır” hükmü uyarınca delil avansının yatırılmaması, ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılma neticesini meydana getireceğinden, mahkemece niteliği itibariyle delil avansı olan gider için verilen kesin sürenin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden, usulüne uygun kesin süre verildiğinden de bahsedilemeyeceği gibi, 21/03/2017 tarihli celsede davacı vekiline yatırmış olduğunu beyan ettiği faturayı sunması için verilen süre yanında sözlü yargılama için de süre verildiği anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf itirazları manevi tazminata yönelik olarak yerinde değildir.Bu nedenlerle; davacı vekili, davalı … vekili ve ihbar olunan SGK vekilinin maddi tazminat yönünden HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine, manevi tazminat yönünden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1- Davacı vekili, davalı … vekili ve ihbar olunan SGK vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,Davalı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 344,98 TL harçtan peşin alınan 86,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 258,74 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi esastan yapılmadığından, istinaf başvurusu sırasında yatırılan istinaf karar harcının istek halinde mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan masrafların istinaf eden üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinde bulunana iadesine, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.11/02/2022