Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1049 E. 2022/723 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1049
KARAR NO: 2022/723
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
NUMARASI: 2017/351 Esas – 2019/1043 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 18.11.2015 tarihinde davalılardan … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonet ile davacıya çarptığı, aracın malikinin … olduğu, davalı sigorta şirketinin aracın ZMMS sigortacısı olduğunu, kaza neticesinde davacının ağır derecede yaralandığını, davalı sigorta şirketine tazminat talepli olarak 13.02.2017 tarihinde başvuru yapılmasına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek manevi zararların telafisi için 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı … Sigorta haricindeki davalılardan, davacının sakatlanması ile oluşan maddi zarar namı ile hayatta kazanma gücünü kaybetmesi, sakatlanmadan doğan zarar ve sakatlık oranı ortaya çıkana kadar tamamen çalışamadığı dönemlerdeki mevcut zarar, çalışma gücünün azalmasından yada yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar toplamı olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle: 18/11/2016 tarihinde meydana gelen kazada davacının yolda karşıdan karşıya geçmesi esnasında, davalı …’ ın seyir halinde olduğu şeridi geçerek yolun ortasına geldikten sonra ani bir hareketle geriye dönmek için hamle yapması üzerine arabanın sol çamurluğuna çarptığını, davacının arabaya çarpması üzerine müvekkili Savaş’ın ambulans arayarak davacıyı hastaneye kaldırdığını, doktor davacıyı muayene ettikten sonra kötü bir şey yok evde dinlenmen gerekli diyerek davacıyı taburcu ettiğini, aynı şekilde başka hastaneye götürülen davacının aynı cevapla eve gönderildiğini, kazadaki kusur oranının yarı yarıya olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, davacının müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun olarak başvurmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile; 1.579,27 TL geçici iş görmezlik zararı, 34.993,05 TL sürekli iş görmezlik zararı ve 2.209,05 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 38.781,37 TL maddi tazminatın davalı … Sigorta yönünden dava tarihi olan 12/04/2017 tarihinden, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 18/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile; 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan olay tarihi olan 18/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya dair manevi tazminat isteminin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar … ve … vekili ile … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın “kaza sebebiyle gördüğü tedavi süreci sekteye uğramış ve kanser daha da ilerlemiştir” beyanının doğru olmadığının davacı tarafın dosyaya sunduğu hastane kayıtlarından görüldüğünü, ATK raporunda da kırık nedeni ile iyileşme sürecinin 3 aya kadar uzayabileceği, davacının kaza günüde hastaneye götürüldüğünde tedavisi yapılıp evde istirahat edeceği söylenerek eve gönderildiğini, davacının hastanede kalmasını gerektirecek herhangi bir tedavi durumunun görülmediğini, davacının kendi hastalığı olan kanser için düzenli olarak hastanede tedavisine devam ettiğini, dava dilekçesinde davacının psikolojik tedavi gördüğünün söylendiğini, davacının kanser tedavisi için düzenli olarak gittiği … hastanesi kayıtlarında psikiyatri tedavisi aldığını gösterir bir kayıt olmadığını, davacının herhangi bir yerden alınmış psikiyatrik tedavi gördüğüne dair bir raporun da dosyada bulunmadığını, tanık deliline dayandıkları halde talep edilen tüm deliller toplanmadan dosyanın bilirkişiye gönderildiğini ve kusur oranı hesaplandığını, davalılar ve ailesinin davacıyı sürekli ziyaret ettiklerini ve 1.000 TL’den olmak üzere toplam 3.000 TL davacı tarafa verdiklerini, davacı tarafın bu beyanlara aksine bir şey demediğini, mahkeme kararında bunlara değinilmediğini, yerel mahkemenin dosyanın tamamını değerlendirmeden dosyadaki tüm delillere aykırı karar verdiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının başvuru şartını yerine getirmediğini, ATK 2. İhtisas Kurulu raporu ile kanıtlandığı üzere davacının hareket kısıtlılığı şikayeti ile dava konusu kaza arasında illiyet bağı kurulamadığını, yine davacının kanser hastalığının kötüleşmesi için sebep gösterdiği dava konusu kazanın adli tıp raporu ile kanıtlandığı üzere kanser hastalığına herhangi bir etkisi bulunmadığını, yerel mahkemece alınan bu maluliyet raporu göz ardı edilerek karar verildiğini, davacı tarafın geçici maluliyete ilişkin talebi bulunması durumunda ise geçici maluliyetten kaynaklı tazminat taleplerinin ve bakıcı gideri talebinin teminat dışı olduğundan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, 6111 sayılı Kanun ile bu taleplerin tedavi gideri kapsamından sayılacağından SGK tarafından karşılanması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 18.11.2015 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı …’a ait … plaka sayılı kamyonetin davalı sürücü …’ın, yönetimindeyken Tepe üstü istikametinden … mahallesi istikametine doğru seyri esnasında … sokak kavşağına geldiğinde, karşıdan karşıya geçmek amacı ile taşıt trafiğine ait kaplamaya giriş yapan yaya olan yaya …’a çarpması meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün 29/03/2016 tarihli raporunda, olay nedeniyle “Kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, Vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisi hafif (1), orta (2-3) ve ağır (4-5-6) olarak sınıflandırıldığında, birden fazla kemik kırığı olması nedeniyle skorlama yapılarak şahısta saptanan kırıkların birlikte hayat fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyecek nitelikte olduğu kanaati” bildirilmiştir. ATK 2. İhtisas Kurulundan alınan 19/11/2018 tarihli maluliyet raporunda ise dosyada mevcut belgeler ve davacının yapılan muayenesine göre; “… 12 yıl önce Multipl Myeloma tanısı konan …’ın 18/11/2015 tarihindeki trafik kazasına bağlı yaralanmasının, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre … %16 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği” belirtilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 19/11/2018 tarihli maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek ve davacının muayenesi yapılarak kazaya bağlı yaralanma ve teşhis açıklanarak maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davalı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine 14/02/2017 tarihinde başvurulduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak eksik belge verildiğinden işlem yapılamadığı belirtilmektedir. Eksik belge ile müraacat yapılmış olsa dahi başvuru koşulunun yerine geldiğinin kabulü gerekeceğinden bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ve geçici bakıcı giderine ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Davalı sigorta şirketi vekili bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, eksik inceleme yapıldığını belirterek istinaf talebinde bulunmuşsa da bu talebinin ne olduğu ve istinaf gerekçesi açıkça belirtilmediğinden HMK’nın 352/1-d maddesi gereğince bu yöndeki istinaf talepleri değerlendirilmemiştir. Davalılar …, … vekili tanık listesi vermiş ise de HMK’nın 140. maddesi gereğince ihtarı yapıldığı halde tanıkların adresini bildirmemiş, dilekçesinde belirttiği gibi duruşmada hazır da bulundurmamıştır. Tanıkların olayı gören tanıklar olmadığı, bilirkişi raporunun toplanan deliller ve ATK raporuna göre hazırlandığı, dosyadaki kusur raporu, kaza tespit tutanağı, ceza mahkemesinden alınan ATK kusur raporu ile örtüştüğü anlaşılmakla sonuca etkili olmayan bu yöndeki istinaf talepleri yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen istinaf itirazının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle; davalılar … ile … vekili ve davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar … ile … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a)Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 4.015,35 TL harçtan peşin alınan 1.004,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.011,35 TL harcın davalılar … ile … tahsili ile Hazineye irat kaydına, b) Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.649,15 harçtan peşin alınan 662,29 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.986,86 TL harcın davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ nden tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/04/2022