Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1033 E. 2022/1238 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1033
KARAR NO: 2022/1238
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
NUMARASI: 2017/748 Esas – 2019/1338 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sürücü …’ın idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halinde iken hangi araçtan düştüğü tespit edilemeyen jantlı büyük araç stepnesine aracın ön ve ön sağ kısımları ile çarparak taklalar atıp orta refüjü geçerek Osmaniye istikametine sol hız şeridinde durması neticesi ölümlü, yaralanmalı, maddi hasarlı tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, araçta yolcu olarak bulunan …’ın hayatını kaybettiğini, Güvence Hesabı’nın trafik kazasında belirlenemeyen araçtan dolayı limit kadar maddi tazminattan sorumlu olduğunu, müvekkilleri … ve …’ın eşini ve babalarını kaybettiğini, uğradıkları maddi zararı telafi etmek amacıyla dava açma macburiyeti doğduğu diğer hususlarla birlikte belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla destekten yoksunluk nedeniyle eş … için 100,00 TL, oğlu … için 100,00 TL olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminat bedelinin müraccat tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekilinin 17/10/2019 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini … yönünden 208.057,97 TL, … yönünden 10.467,24 TL bedele yükselterek süresinde ıslah harcını yatırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı iddia olunan plakası tespit edilemeyen ikinci motorlu aracın varlığının ispatı gerektiğini, kaza tutanağında araç sayısının tek araçlı olarak işaretlendiğini, müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini, olayın çift taraflı olarak meydana galdiğine ilişkin bir kanıt olmadığını, kazanın tek taraflı ve engel ile çarpışma şeklinde meydana geldiğini, olay yerinden bir çok araç geçtiğini, geçen bir aracın olaya sebebiyet verdiğinin davacının soyut beyanı ile iddia edildiğini, faili meçhul sürücünün şüpheli olarak gözükmediğini, olayın meydana gelişi ile kaza tutanağı ve savcılık dosyasının çeliştiğini, tek şüphelinin … olduğunu, müvekkili kurumun ancak motorlu araçların meydana getirdiği zararlar sebebiyle sorumlu tutulabileceğini, jantlı stepnenin bir araçtan düşüp düşmediğinin dahi kesin olmadığını, Yargıtay ilamlarına atıflar yapılarak davanın reddini talep ettiklerini, murisin oğlunun yola gereken dikkat ve özeni göstermediğinden tam kusurlu olduğunu, kaza tutanağında tespit edilemeyen araca kusur izafe edilmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davanın kabulüne, -208.057,97 TL tazminatın 07/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Güvence Hesabından alınarak davacı …’a verilmesine,-10.467,24 TL tazminatın davalı Güvence Hesabından alınarak davacı …’a verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ve kararın kaldırılması gerektiğini, 01.04.2019 tarihli bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, bilirkişi müvekkilin ve müteveffanın kalan ömürlerini yanlış hesapladığını, raporda yapılan bu hataların müvekkilinin talep edebileceği tazminat miktarını açık bir şekilde etkilediğini, bilirkişiden yeniden rapor alınması gerekirken itirazlarının reddedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 29.04.2017 tarihinde …’ın meydana gelen kazada araçta yolcu olarak bulunduğunu ve vefat ettiğini, davacıların desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek tazminat talebinde bulunduğunu, kazaya sebebiyet veren 2. bir motorlu aracın varlığının ispatı gerektiğini, tespit tutanağında araç sayısının tek araçlı olarak gösterildiğini ve bu nedenle Güvence Hesabına sorumluluk yüklenemeyeceğini, kazanın iddia edildiği şekilde gerçekleşmediğinin ispatlanması gerektiğini, kazaya karışan 2. aracın şüpheye meydan vermeyecek şekilde ispatı halinde kusur oranı ile sorumlu tutulacağını, incelemelerin yargıtay içtihatlarına uygun yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 29/04/2017 tarihinde dava dışı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı … marka/tip, 2009 model otomobil ile yerleşim yeri dışında orta ayırıcı ile bölünmüş yolda Osmaniye istikametinden Gaziantep istikametine sağ şeridi takiben seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde sağ şerit üzerinde bulunan jantlı büyük araç stepnesine çarpması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek sağ taraftaki bariyerlere çarparak savrulup devrilerek orta ayırıcı kısımdaki bariyerleri aşarak karşı istikamet yol bölümüne geçmesi sonucu, otomobilde bulunan davacıların eşi ve babası yolcu … ve dava dışı bir kişinin ölümü ile neticelenen dava konusu olayın meydana geldiği, müteveffa …’ın eşi ve oğlunun destekten yoksun kalma tazminatı talep ettikleri anlaşılmıştır.Kaza tespit tutanağında, Olay mahallinin yerleşim yeri dışı, yolun bölünmüş otoyol, havanın açık, vaktin gece, yüzeyin kuru, zeminin asfalt, şerit sayısının 3, genişliğin 10.5m, yol platform genişliğinin 12,5 m, oto korkuluk, emniyet şeridi, yol şerit çizgisinin var olduğu, aydınlatmanın olmadığı, görüşe engel cismin olmadığı, yatay güzergahın düz, düşey güzergahın eğimsiz, oluş şekline göre kaza türünün engel/cisim ile çarpışma ve devrilme/savrulma/takla atma olarak gösterildiği, kazaya etken yol sorunu olmadığı, ilk çarpışma yerinin yol üzerinde olduğu, … plaka sayılı otomobil ve sürücüsü için; aracın kaza yerinde ve çarpışma noktasına 143,5 m mesafede olduğu, fren izi uzunluğu 80m, aracın darbeyi aldığı ilk bölümün ön kısım/ön sağ kısım ve sürücü için alkol durumunun 0.00 promil ve kural ihlali işaretlenmemiş olduğu, kazanın özetinde; sürücü …’ın KTK da belirtilen sürücülere ait kural ihlallerinden herhangi birini işlemediği, kusurunun olmadığının kaza yeri incelemelerinden anlaşıldığı belirtilmiştir. Sürücü … hazırlık beyanında özetle, 29.04 2017 günü sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracı ile saat: 21.55 sıralarında yanında babası … ve babasının arkadaşı … ile birlikte Osmaniye otoban yolunu takiben Gaziantep istikametine seyir halinde iken otoban gişelerini geçince önünde bulunan iki kamyonu solladığını, bu ara aracının önünden bir şey geçtiğini, bunun tam olarak ne olduğunu bilmediğini, bu cisme çarpıp çarpmadığını da bilmediğini, aracının direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve kaza meydana geldiğini belirtmiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporunda, kazanın yüksek hızların söz konusu olduğu otoyol şartlarında ve gece vakti meydana geldiği, çevre aydınlatması bulunmadığı, sürücü …’ın idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile far görüş mesafesinde yolcuları ile birlikte düz ilerlediği, otomobilin kaza sonrası görüntülerinden ön kesimleri ile sert bir cisme çarptığı ve motor radyatörünün içeriye doğru çöktüğü, kaza tutanağında bu cismin sağ şerit içerisinde bulunan büyük tekerlek olduğunun belirlendiği, sürücünün beyanlarına göre bu cismin hareket halinde olduğu ve sürücünün önündeki kamyonları geçmek istediği esnada önüne aniden çıkıp belirdiği, kimliği meçhul sürücünün idaresindeki plakalı belirlenemeyen çekici, yarı römork, otobüs, kamyon vb. taşıtlardan düşen yedek stepne lastik olabileceği gibi aynı istikamette veya karşı yönden seyir halinde olan aracın aksından çıkmış da olabileceği, otomobilin ön kesimleri ile gerçekleşen sadme ile otomobilin ön alt tarafında düz sürüklenip akabinde kurtulduktan sonra direksiyon hakimiyetini kaybetmiş halde önce sağ bariyerlere akabinde de orta bariyerlere çarpıp taklalar atarak karşı yol bölümünde durduğu, sadmeler sırasında otomobilin cam malzeme tavanın kırıldığı, yolcuların baş bölgelerinin zemin veya başka kesimler ile temas etmiş olabileceği, gece şartlarında ve meskun mahal dışında renginin de koyuluğu nedeniyle seyir şeridi üzerinde duran veya üzerine doğru gelen lastiği geç ve çok yakın mesafede fark eden ve çarpmaktan kurtulamayan, intikal süresi içerisinde ve kısa mesafede kazaya engel olabilmek adına alabileceği herhangi bir tedbir bulunmayan otomobil sürücüsü …’a atfı kabil kusur bulunmadığı, plakası belirlenemeyen ağır vasıtanın lastiğini düşmeyecek şekilde yerine yerleştirmeyen ve lastiği tutan mekanik aksamı lastiği bırakmayacak şekilde bulundurmayan veya bakımlarını gereği gibi yaptırmayarak lastiğin gece şartlarında yol üzerine düşmesine ve trafiğin can ve mal güvenliğinin tehlikeye girmesine neden olduğu olayda kimliği belirsiz sürücünün %100 oranında tamamen asli kusurlu, araç maliki-işleteninin tam sorumlu olduğu,” belirlenmiştir. Bilirkişi raporu kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamı ile örtüşmektedir. Kazanın sebebinin kaza tespit tutanağı krokisinde de gösterildiği gibi jantlı büyük araç stepnesi olduğu anlaşıldığından, davalı Güvence Hesabının kazaya plakası tespit edilemeyen aracın sebep olduğu hususunun somut delillerle ispat edilemediği yönündeki istinafı, resmi olarak düzenlenmiş ve aksi aynı derecede delillerle ispat edilinceye kadar geçerli kaza tespit tutanağındaki verilere göre yapılan inceleme ile hazırlanmış bilirkişi raporu karşısında yerinde değildir. Davacıların desteğinin yolcu olup kaza tespit tutanağında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı belirsiz olarak işaretlendiğinden aksi davalı tarafça ispatlanamadığına göre müterafik kusur indirimi yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Mahkemece aktüerya raporuna yapılan itirazlar değerlendirilmeden karar verilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. Bu durumda Mahkemece yapılması gereken, vefat eden desteğin ve davacı destek alanların olay tarihindeki yaşlarına göre davacı vekilinin itiraz dilekçesinde belirttiği itirazlarda dikkate alınarak denetime elverişli bir şekilde hesap yapılması için bilirkişiden ek rapor almak ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-a. Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, b. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2022