Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/999 E. 2021/788 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/999
KARAR NO: 2021/788
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİH: 20/03/2017
NUMARASI: 2013/272 Esas – 2017/375 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesi ile; 20/10/2009 tarihinde dava dışı … sevk ve idaresinde bulunan ve plakası tespit edilemeyen (tescilsiz) aracın sürücüsünün asli kusuruyla sebebiyet verdiği trafik kazasında diğer tescilsiz mobilette yolcu olarak bulunan davacının basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek şekilde yaralandığını, dava konusu kazaya sebebiyet veren aracın plakası tespit edilemediğinden 5684 sayılı sigortacılık yasasının 14/2a-2b maddeleri hükmüne istinaden …nın davalıda taraf olarak gösterildiğini, kazadan sonra buraya yapılan müracaat üzerine hasar dosyası açıldığını, yapılan aktüer hesabına istinaden davacının maruz kaldığı iş göremezlik tazminatına yönelik olarak bir miktar tazminatın kendilerine ödendiğini ancak ödenen miktarın yeterli olmadığını, kaza nedeniyle uğranılan gerçek zararın tazminini karşılamadığını belirterek ve fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını da saklı tutarak 5.000,00 TL iş göremezlik tazminatının kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe teminat limitiyle sınırlı olmak üzere avans faiziyle birlikte temerrüt tarihinden itibaren tahsili talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini belirterek görev itirazında bulunmuş ve yine dava konusu olaydan sonra davalı kurum tarafından yapılan başvuru sonucunda davacıya daimi sakatlığı sebebiyle uğramış olduğu zarara ilişkin 19.001,00 TL tutarında daimi sakatlık tazminatının ödendiğini ve davalı kurumun ibra edildiğini, tazminatın KTK’nun 111/2. maddesi uyarınca hak düşürücü sürede açılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davacının davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hatay İskenderun Devlet Hastanesinin 18.01.2011 tarih 130 nolu Özürlü Sağlık Kurul Raporu ile müvekkilinin dava konusu kaza sebebiyle %22 oranında daimi malul kaldığı tespit edilmiş olup davalı şirkete de bu raporla müracaat edilerek davadan önce kısmi bir ödeme alındığını ancak müvekkilinin tedavisinin bu tarihte bitmediğini, tedavinin 2013 yılına kadar devam ettiğini, Yargıtayın yerleşik içtihatları gereği; davacının … kuruma başvuru ve maluliyetin tespitinin değil, kesinleşmiş maluliyetin başlangıç tarihi önemli olduğunu, bu durum dikkate alınarak davacıdaki sürekli iş göremezliğin başlangıç tarihinin araştırılarak zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, söz konusu ödemenin eksik ve yetersiz olduğunu, davalı tarafından sunulan ibranamenin Yargıtay’ın yerleşik içtihatları göz önünde bulundurulduğunda geçerli bir İbraname özelliklerine haiz olmadığını, hangi alacağın hangi miktar ile ibra edildiği yönündeki bulunması gereken irade beyanının tereddüte mahal vermeyecek şekilde bir açıklık içerisinde olmadığını, müvekkilinin zararının doğru ve net bir şekilde tespit edilebilmesi için Adli Tıp Kurumundan nihai rapor alınması gerektiğini, 24.03.2011 tarihinde ibraname düzenlenmişse de bu tarihte bir ödeme yapılmadığını, sunulan banka dekontlarının ibraname tarihinden geç bir tarihi göstertiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “ Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir.Somut olayda, davaya konu kaza nedeniyle davalı tarafından davacı adına ibraname alındığı, yapılan ödeme miktarının ibranamede yazılı olduğu, ibraname tarihinin 22/03/2011 olduğu, KTK’nın 111/2. maddesinde yer alan 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup resen nazara alınması gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava tarihi olan 03/09/2013 tarihi itibarıyla KTK’nın 111/2 maddesinde yer alan iki yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni mahkemece yazılı gerekçe ile açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/1671 Esas ve 2018/1245 Karar sayılı ilamı).Davacı vekili istinaf başvurusunda ” ibraname düzenlenmişse de bu tarihte bir ödeme yapılmadığını, sunulan banka dekontlarının ibraname tarihinden geç bir tarihi gösterdiğini ” belirterek itiraz etmiş ise de dosyada mevcut banka dekont tarihinin ibraname tarihinden hemen sonra 25/03/2011 olduğu görülmekle bu yöndeki istinafta yerinde değildir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/04/2021