Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/992 E. 2021/617 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/992
KARAR NO: 2021/617
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/12/2018
NUMARASI : 2016/922 Esas – 2018/1215 Karar
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ: 01/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/07/2015 Tarihinde meydana gelen tek taraflı ölümlü trafik kazasında müvekkili …’ ın oğlu … ait aracın davalı şirketçe sigortalı olduğunu, kazanın oluşumunda kazada aracı kullananın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, eş … ölümü ile müvekkilinin destekten yoksun kaldığını, eşi … ve çocuğu …’ in ölümü ile acı ve elem duyduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin hem eşi için hem oğlu açısından ayrı ayrı şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalmanın maddi olay tarihiden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 92.429,89 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müteveffanın davaya konu aracın işleteni ve sürücüsü olduğundan mirasçıların taleplerinin genel şartlar gereği teminat dışı olduğunu, müvekkilinin olay tarihinden itibaren değil temerrüt tarihinden itibaren sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile davanın devamı sırasında vefat eden davacı … için müteveffa eşi … yönünden 44.229,70 TL ve müteveffa oğlu … yönünden 49.200,19 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davacı mirasçılarına Erzurum 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/1335 esas sayılı veraset ilamında belirtilen miras hisseleri oranında ödenmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müteveffa …. dava konusu sigortalı aracın sürücüsü olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun içtihadı ile değiştirmiş olduğu görüşü doğrultusunda kendi kusuru ile vefat eden sürücünün zararından işletenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkil sigorta şirketi konu poliçe ile işletenin sorumluluğunu teminat altına almış olduğundan işletenin sorumlu olmadığı bir hususta sorumlu tutulamayacağı gözetilerek müteveffanın vefatından dolayı yapılan taleplerin tümden reddi gerektiğini, PMF 1931 tablosunun kullanılmasının hatalı olduğu, sorumluluk sigortalarında sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olduğunu, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün de kazada %50 kusurlu olması nedeniyle tüm tazminat bakımından sigorta şirketinin aleyhine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 16/07/2015 tarihinde, davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın davacının desteği sürücü …’ ın sevk ve idaresindeyken tek taraflı kaza yapması sonucu, sürücü …’ ın, eş …’ın ve ayrıca sürücü …’ın eşi …, çocukları …, … ve yeğeni …’ un vefat ettiği, davacının sürücü oğlu … ve eşi … vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Davacının desteği müteveffanın, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacının hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacının uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17669 E. ve 2017/919 K.sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 E. ve 411 K.sayılı kararı, 22.2.2012 gün, 2011/17-787 E. ve 2012/92 K. sayılı kararı, 16.1.2013 gün 2013/17-1791 E. ve 2013/74 K. sayılı kararları).Davacılar murisinin sürücüsü olduğu araç ile 16.07.2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kaza neticesinde vefat etmiştir. Davalı nezdinde ZMMS poliçesi tanzim tarihi 17.05.2015 tarihidir. Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde değişiklik yapan yasa ise 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girdiğinden somut uyuşmazlıkta poliçe tarihinde yürürlükte bulunmayan Yeni Genel Şartlar hükümlerinin, dava konusu olayda uygulanması olanaklı değildir. Bu halde yukarıya aktarılan Yargıtay kararları gereğince davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulunduğu, bu nedenle murisin kusurunun, davacıya yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebileceği anlaşıldığından bu hususa yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. İlk Derece Mahkemesince aldırılan 22.11.2017 tarihli kusur raporunda Karayolları Genel Müdürlüğü’nün % 50, davacınn desteği sürücü … % 50 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş olup, davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı gözetildiğinde, doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusur davacıya yansıtılamayacağından kusura ilişkin davalı vekilinin istinaf başvurusu da yerinde değildir. Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 E. ve 2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ve 92.maddeleri ile ilgili olarak vermiş olduğu iptal kararının Dairemiz içinde bağlayıcı olduğunun, somut norm denetimi içerdiğinden istinaf aşamasında bulunan ve henüz kesinleşmeyen eldeki uyuşmazlık bakımından da uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir.Buna göre tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda bahsedilen kararı sonrasında vermiş olduğu güncel 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı gereğince TRH 2010 tablosu uygulanacaktır. Ancak progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 02/03/2020 tarih, 2019/3713 E. ve 2020/2420 K. sayılı kararı). PMF yaşam tablosu uygulanmak suretiyle bakiye yaşam süresinin belirlenmesi suretiyle tazminat hesabı yapan bilirkişi raporuna göre destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda aktüerya bilirkişisinden TRH yaşam tablosu ve progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması için ek rapor alınarak sonucuna göre karar vermek olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/04/2021