Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/910 E. 2021/785 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/910
KARAR NO: 2021/785
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/09/2018
NUMARASI: 2016/367 Esas – 2018/815 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’ya ait … plakalı, … marka otomobilin, 22/06/2015 tarihinde … Caddesi üzerinde park halinde bulunduğunu, davalı … tarafından kullanılmakta olan ve davalılardan …’ya ait … plakalı ticari aracın çarptığını, kaza sonucu davacıya ait aracın kaldırımla araç arasında sıkışarak sağ ve sol yanda hasar meydana geldiğini, kaza sebebiyle davacıya ait aracın sağ ön kapısından aldığı şiddetli darbe sonucu kapısının içeriye doğru göçtüğünü, aracın sağ ve sol jant kapağının, jantının, sağ ve sol farının hasara uğradığını, davacı müvekkilin aracına park halindeyken çarptığından davalının tam kusurlu olduğunu, davacının kazanın oluşumunda kusuru olmadığını, kazaya ilişkin meydana gelen hasarın İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/94 esas sayılı dosyası kapsamında bilirkişi raporunda hasar bedeli tutarının toplam 13.555,84 TL, hasarlı aracın onarımı süresince yokluk değerinin 750,00 TL ve 2. el rayiç değer kaybının 1.000,00 TL hasar tespit masrafının 683,40 TL olmak üzere toplam 15.999,60 TL olarak belirlendiğini belirterek ceman 15.999,60 TL hasar ve masrafların toplam bedelinin fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydı ile haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davaya konu değer kaybına ve kazanç kaybına ilişkin taleplerin ZMMS sigortası teminatı dışında olduğundan davanın reddini, her halde müvekkil şirketin sorumluluğuna hükmedilmesi durumunda kusur oranlarının ve hasar bedelinin tespit edilebilmesi için konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmasını, kaza tarihinden itibaren ticari faiz taleplerinin reddini, yapılacak yargılamada, sınırlı sorumluluk ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi, zenginleşme yasağı ilkesi, kusur oranında sorumluluk ilkesinin her durumda gözetilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; işleten sıfatına sahip olmayan araç maliki … yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine, aksi taktirde esastan reddine, her iki durumda da lehe yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine, aksi kanaatle yargılamaya devam olunması halinde; dosyanın ek rapor alınmak üzere yeniden bilirkişiye tevdiine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davanın kısmen kabulü ile, 9.489TL hasar bedeli, 350TL onarım sürecinde yokluk bedeli olmak üzere toplam 9.839TL’nin davalılar … ve …’dan haksız fiil tarihi olan 22/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketinden dava tarihi olan 23/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin işleten sıfatına haiz olmadığından pasif husumet itirazları değerlendirilmeden ve yeterli araştırma yapılmadan hüküm kurulduğunu, pasif husumet itirazlarının kabul edilmemesi halinde dahi müvekkilinin dava konusu zararlardan sorumluluğunun bulunmadığını, araçta meydana gelen hasarın faturayla belgelendirilmeyerek ispatlanmamasına rağmen müvekkilinin hasardan sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, yeterli araştırma yapılmaksızın müvekkili aleyhinde kazanç kaybına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı aracın onarımı süresince yokluk bedelini talep ettiğini, bilirkişi incelemesinde günlük 50 TL’den 7 gün onarım için 350 TL değerinde kazanç kaybı belirlediğini oysa dosyada onarımın süresine ilişkin veya onarım süresinde davacının araç kiralayıp kiralamadığı, herhangi bir toplu taşıma aracı veya taksi kullanıp kullanmadığı, sigorta şirketince ikame araç tahsis edilip edilmediği gibi hususların araştırılmadığını, kaldı ki davacı aracını ticari amaçla değil hususi olarak kullandığını, bu nedenle aslında kazanç kaybı dahi oluşmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut olayda, davalı … vekili tarafıdan dava konusu aracın davalıya ait olduğunu fakat aracın uzun süreli kira sözleşmesi ile diğer davalıya kiralandığını iddia ettiği halde mahkemece bu yönde araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken kiraya verilmesinde aracılık yapan şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması, kira döneminde araca ve plakaya ait vergilerin kimin tarafından ödendiğinin araştırılması ve dosya kapsamı ile toplanan delillere göre aracın uzun süreli olarak kiraya verilip verilmediği ve bu bağlamda davalı …’in işleten sıfatının olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Davalı … vekilinin diğer istinaf itirazları yönünden ise, hükme esas alınan bilirkişi raporunda aracın onarım süresinin 7 gün olduğu ve günlük 50,00 TL kiralama bedeli karşılığı toplam 350,00 TL ye hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davalı … vekili istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2021