Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/904
KARAR NO: 2021/761
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/12/2018
NUMARASI: 2016/428 Esas – 2018/1097 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; 9.03.2015 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Niksar istikametinden D -100 karayollunu takiben Erbaa ilçesi istikametine seyir halinde iken, D-100 20 km80+100 km de bulunan Erbaa beton İşletmesi önüne bulunan kontrolsüz kavşaktan yolun sağını kontrol etmeden aniden ana yola çıkarak yolu çapraz olarak kapattığı sırada kamyonun sağ depo kısımlarına, Erbaa yönünden gelip D-100 karayolunu takiben Niksar yönüne seyir etmekte olan … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu meydan gelen kazada, müvekkil …’ın eşi … hayatını kaybettiğini, kazaya bağlı olarak davalı … şirketine müracaatları neticesinde kısmi tazminat alındığını, fakat yapılan ödemenin gerçek zararın çok altında olup gerçek defterin alınması için iş bu davanın açılması zaruretinin doğduğunu belirterek fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili için şimdilik 200-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … şirketine başvuru tarihini müteakip 8.işgünü bitimi tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini dava ve talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 12.088,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; … plaka sayılı aracın müvekkili şirkette, 20.06.2014-2015 vade ve … sayılı poliçe ile trafik ( mecburi mali mesuliyet) sigortalı olduğunu, söz konusu poliçeye göre teminatlarının ölüm halinde ise şahıs başına 268.000-TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin poliçelerden kaynaklanan sorumluluğunun azami teminat limiti dahilinde gerçek zarar ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olduğunu, dava öncesinde taraflarına hasar başvurusu yapıldığını ve yapılan hesaplamaların akabinde davacı vekiline toplam 33.404,96-TL ödeme yapıldığını ve müvekkili şirketin zorunlu trafik sigortası ölüm ve sakatlık teminatı gereği üzerine düşen borcu ifa ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, 12.088,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 04/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının müracaatı ile davalı müvekkili tarafından ödeme yapıldığını ve davacı tarafından ibra edildiğini, ibraname ile davacının hakkından feragat ettiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, hesap bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, ödenen miktarın güncellenmeden hesaptan düşülmesinin doğru olmadığını, güncelleme yapılmadan belirlenen ve aynen hüküm altına alınan tutarın gerçeğin üzerinde ve fahiş olduğunu, faize alacağın tümü yönünden dava tarihinden itibaren hükmolunduğunu, ıslah edilen tutara ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 19/03/2015 günü saat 19.59 sıralarında sürücü … idaresindeki … plakalı otomobil ile D-100 karayolu üzerinden Erbaa istikametinden Niksar istikametine seyir halinde iken kavşağa geldiğinde bölünmüş yolun karşı yön bölümünden gelen ve mevcut orta adanın ters tarafından sola dönüş yaparak kavşağa giren sürücü …idaresindeki … plakalı kamyona çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının eşi … vefat ettiği, olay nedeniyle vefat edenin desteğinden mahrum kalan davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır.Davalı … şirketi tarafından müracaat üzerine 27/07/2015 tarihinde ibraname, mutabakatname ve tazminat makbuzu adı altında davacıların vekili adına …tarafından imzalanmış sözleşme ile belirlenen 33.404,96 TL tazminat miktarını 08/02/2016 tarihinde … adına ödeme yapıldığı görülmektedir. Aktüerya bilirkişi davacının evlilik şansını da değerlendirmek üzere PMF Yaşam Tablosu ve Prograsif Rant yöntemi ile hesaplama yapmış, ödeme tarihi itibari ile alınabilecek tazminatın 39.471,00 TL olduğunu belirlemiş ve 21/06/2016 tarihinde sigorta şirketinin 33.404,86 TL tutarında yaptığı ödemenin tazminat tutarını karşılamadığını belirterek güncel hesaplamayı da yapmıştır. Güncel hesaplamada davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat miktarının 45.493,00 TL olarak hesaplamıştır. Davalının yaptığı ödemeyi de güncellemek suretiyle 39.064,00 TL olarak belirlemiş ancak hesaptan düşerken eksik indirim yapmıştır. 6.429,00 TL bakiye zarar kalması gerekirken 12.088,00 TL zararı kaldığı belirlenmiş ve mahkemece bu hesaplama üzerinden karar verilmiştir. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Somut uyuşmazlıkta desteğin ölümü nedeniyle davacıya 08/02/2016 tarihinde ödeme yapıldığı tarafların kabulündedir. Eldeki dava ise 04/04/2016 tarihinde açılmıştır. Bu durumda davanın, KTK’nın 111. maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre de açıldığı anlaşıldığından Mahkemece; usuli kazanılmış haklarda gözetilerek rapor tarihi itibariyle ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi amacı ile ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi; ödeme yetersiz ise davalının davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yanlış hesaplama içeren rapor esas alınarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarihtir. Ancak KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinin 8.günden itibaren davalı … Şirketinin temerrüdünden söz edilebilir. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça, davadan önce davalı … Şirketine herhangi bir başvuru yapılmamıştır. Bu durumda, davalı … Şirketi, dava tarihinde temerrüde düşmüş olacağından dava ve ıslah dilekçesinde talep edilen tazminat miktarlarına faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/04/2021