Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/900 E. 2021/612 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/900
KARAR NO : 2021/612
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 16/10/2018
NUMARASI : 2016/267 Esas – 2018/1031 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in oğlu …in davalı … şirketine sigortalı… plakalı araç ile 17/12/2015 tarihinde tek taraflı meydana gelen kazada hayatını kaybettiği, müvekkili Fatma ile dosyadan davası ayrılan davacı …’in destekten yoksun kaldığını belirterek 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 24.800,89 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu aracın müvekkili şirkete mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışında olduğundan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile davacı … için 5.795,35 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İmam nikahlı eş … açısından tazminatının hesaplanmaması gerektiği hususunda davalı yanın beyanına katıldıklarını, … için, … destek kabul edilmeden alacağı tazminat miktarı üzerinden ıslah dilekçesi sunulduğunu ancak mahkemece …’in …’a destek olduğu kabul ederek hüküm kurulduğunu, müteveffa …in …’a desteklik olgusu ispatlanamadığı için … için tazminat hesaplaması yapılmaması gerektiğini, müteveffanın …’a destek olup olmadığı hususu belirlenmeden mahkemenin müteveffayı …’un desteği kabul ederek karar oluşturmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtay HGK’nın 2017 tarihli yeni kararında, işletenin sürücünün kendi kusuruyla ölümünden doğan tazminat taleplerinden sorumlu olmadığına hükmettiğini, (Yargıtay HGK 2017/17-1315 E. 2017/1239 K. ), … ile müteveffanın birlikte yaşadıklarını ispatlar hiç bir delil dosyaya sunulmadığını, kolluk araştırmasında da davacı ile müteveffanın ayrı konutlarda yaşadığının tespit edildiğini, birlikte yaşasalar dahi, resmi nikahlı eş olmadığından … için destek tazminatının hesaplanmasının mümkün olmadığını, sadece anne için tazminat hesabı yapılması yönündeki taleplerinin kabul edilmediğini ve ayrı konutlarda yaşayan, imam nikahlı olduklarına dair iddia aşamasını geçmeyen beyanlara dayanarak hesap yapılmasının hukuka aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 17/12/2015 tarihinde davalı … şirketine 07.01.2015 / 2016 tarihleri arasında ZMSS poliçesi ile sigortalı, müteveffanın sürücüsü olduğu … plakalı aracın yine müteveffanın sevk ve idaresindeyken tek taraflı kaza yapması sonucu, destek …in vefat ettiği, desteğin annesi olan davacı … ile desteğin imam nikahlı eşi olduğu açıklanan davacı …’un ayrı ayrı 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep ettikleri, yargılama aşamasında 01/11/2017 tarihli oturumda davacı … açısından davanın tefrikine karar verilerek aynı mahkemenin 2017/1190 Esas sayılı sırasına kaydedildiği, eldeki davada sadece davacı … bakından yargılamanın devam ettiği, İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücü olan desteğin %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Davacının desteği müteveffanın, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacının hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacının uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17669 E. ve 2017/919 K.sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 E. ve 411 K.sayılı kararı, 22.2.2012 gün, 2011/17-787 E. ve 2012/92 K. sayılı kararı, 16.1.2013 gün 2013/17-1791 E. ve 2013/74 K. sayılı kararları).Davacı murisinin sürücüsü olduğu araç ile 17.12.2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kaza neticesinde vefat etmiştir.. Davalı nezdinde ZMMS poliçesi tanzim tarihi 07.01.2015 tarihidir. Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanununun 92. maddesinde değişiklik yapan yasa ise 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girdiğinden somut uyuşmazlıkta poliçe tarihinde yürürlükte bulunmayan Yeni Genel Şartlar hükümlerinin, dava konusu olayda uygulanması olanaklı değildir. Bu halde yukarıya aktarılan Yargıtay kararları gereğince davacının, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulunduğu, bu nedenle murisin kusurunun, davacıya yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebileceği anlaşıldığından bu hususa yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta; …plakalı araç … tarafından davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalanmış olup, dosyada alınan 11/09/2017 tarihli kök ve 09/04/2018 tarihli ek raporlarda … içinde destek hesabı yapılmış, kök raporda … açısından müteveffanın destekliğinin bulunmadığı değerlendirildiğinde anne davacı … için 24.800,89 TL, … açısından müteveffanın destekliğinin bulunduğu değerlendirildiğinde anne davacı … için 5.511,31 TL, ek raporda … açısından müteveffanın destekliğinin bulunmadığı değerlendirildiğinde anne davacı … için 26.079,08 TL, … açısından müteveffanın destekliğinin bulunduğu değerlendirildiğinde anne davacı … için 5.795,35 TL tazminat hesaplanmıştır. Zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğundan, işleten … açısından müteveffanın desteğinin bulunduğu şekilde hesaplama yapılması ve bu hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazı yerindedir.Kabule göre de; Harçlar Kanunu 30. maddesi ile “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” yönünde düzenleme mevcut olup, davacı vekilince dava ıslah edilmiş olup, ıslah talebi üzerine harcı ikmal ettirilmeden yargılamaya devamla karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince Reddine; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı vekilince yatırılan İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-Harçlar Yasası’na göre davalıdan alınması gereken 395,88 TL karar harcından peşin alınan 98,98 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 296,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/04/2021