Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/854 E. 2021/759 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/854
KARAR NO: 2021/759
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2017/1002 Esas – 2018/741 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalıya ait … plakalı aracın, müvekkil sigorta şirketi tarafından 22/03/2016 başlangıç tarihli … nolu sigorta poliçesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamına alındığını, davalıya ait … plakalı araç, olay yerinden kaçtığı için tespit edilemeyen bir kişinin sevk ve idaresinde iken 10/12/2016 tarihinde meydana gelen kazada, … plakalı aracın hasarlanmasına neden olduğunu, hasarlı … plakalı araç üzerinde yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda saptanan toplam 13.999,67 TL hasar bedeli aracın sigorta şirketi olan … Sigorta A.Ş’ye 24/03/2017 tarihinde ödendiğini, 10/12/2016 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı’na göre … plakalı sigortalı aracı kullanan sürücü kaza yerini terk ederek kaçtığı gibi alkol raporu da bulunmadığını, sigortalı aracı kullanan sürücünün muhtemelen alkollü yada ehliyetsiz araç kullandığından kazadan sonra hemen olay yerinden kaçarak ayrıldığını ve aynı zamanda kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 13.999,67 TL rücuen tazminat alacağının hak sahibine ödeme tarihi olan 24.03.2017’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; Alacağın somut delili ve belgesi olmadığını, kazaya karışan aracın sahibi olması dışında kaza ile hiçbir ilgi vsie kazada hiçbir kusurunun olmadığını, aracı kullananın kendisi olmadığı gibi aracın içerisinde dahi bulunmadığını, kazaya karışan ve aracı kullanan şahsın ehliyet sahibi bir insan olduğunu, araçların sigortası ve kaskosu tam olduğundan ve düzenli olarak ödendiğinden zararı karşılaması gerekenin de sigorta şirketi olduğunu, kazada kusurunun ve kabahatinin olmadığını, kazayı gerçekleştiren taraf olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, 13.999,67 TL’nin 24/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sürücünün olay yerini terk etmemiş olduğunu, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındığını, hastane kayıtlarının ibraz edildiğini, mahkemece hatalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, hastanede yapılan işlemlerin geçirilen kaza ile ilgili olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle ödenen araç hasar bedelinin teminat dışı ödeme nedeniyle rücuen tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Davacı sigortacı, zmss kapsamında sigortalı aracın kusuru ile sebebiyet verdiği kazada yaralanan 3.şahsa tazminat ödedikten sonra kaza anında sigortalı aracı kullanan sürücünün muhtemelen alkollü yada ehliyetsiz olması nedeniyle zararın poliçe kapsamında olmadığını iddia ederek kendi sigortacısı olduğunu iddia ettiği davalıya karşı eldeki davayı açmıştır. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımı verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevlidir. Somut olayda, davacı Sigorta şirketi, zmss sigortası bulunan aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişiye ödenen tazminatın kaza anında sigortalı aracı kullanan sürücünün muhtemelen alkollü yada ehliyetsiz olması sebebi ile rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Sigortalı aracın hususi niteliktedir. Bu durumda davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenlerle Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a/3. ve 355. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiş, Daire kabulüne göre diğer istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda belirtilen esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesinin kararının HMK’nın355 ve 353/1-a/3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, 6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin mahkemece yeniden yapılacak yargılamada verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/04/2021