Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/833 E. 2021/688 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/833
KARAR NO: 2021/688
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/11/2018
NUMARASI: 2014/1507 Esas – 2018/1171 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 10/10/2013 tarihinde …’nın sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı bulunan … plakalı araçta yolcu konumunda iken yaşanan trafik kazası neticesinde müvekkilinin yaralanarak malul kaldığını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğundan oluşan zarardan da davalının kusur oranında sorumluluğunun bulunduğunu, bu kapsamda fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 98.494,75 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu … plakalı aracın 02/11/2012-2013 tarihlerini kapsar şekilde ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, davacı tarafından kaza tarihinin dava dilekçesinde bildirilmediğini, kazanın oluş şekli ile tarihine ilişkin bir netlik olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 98.494,75 TL tazminatın 30/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden (teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) tahsiline” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun dosya kapsamı, tanık beyanları, savcılık şikayet beyanı ve sigortalı araç sürücüsü beyanına uygun olmadığını, araç sürücüsünün kusurlu kabul edilse dahi oranının %50 gibi yüksek olmasının mümkün olmadığını, ATK’dan rapor alınması gerektiğini, aktüerya raporunda hesaplamaya esas alınan aylık kazanç miktarlarının genel uygulamanın çok üzerinde olduğunu, ıslah talebine itiraz edildiğini, davacının hatır için taşındığını, bu indirimin yapılmamış olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürmemiştir. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Davalı tarafın, süresinde dosyaya sunulan cevap dilekçesinde hatır taşıması olduğuna dair iddiası ve savunması olmadığına göre İlk Derece Mahkemesince hatır indirimi yapılmamış olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı 21/01/2014 günlü dilekçesi ile Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi vererek 10/10/2013 tarihinde nar toplama işçisi olarak …’nın sürücüsü olduğu, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalanmış olan … plakalı … marka minibüs ile … istikametinde ayakta yolculuk yaparken … orman deposu mevkiinde minibüsün ön tarafta gitmekte olan traktörün römorkuna arkasından çarpması sonucu düşerek sağ kolunun kırıldığını, kazada sadece kendisinin yaralandığını, Alaşehir Devlet Hastanesinde işçilerin dayıbaşısı olan …’nın olayı ağaçtan düşme olarak bildirdiğini, bütün masrafları karşılayacağını söylediği için kazayı herhangi bir yere bildirmediğini ancak kendisine ödeme yapılmadığını beyan etmiştir. Dava konusu kaza ile ilgili düzenlenmiş kaza tespit tutanağı bulunmamaktadır. Cumhuriyet savcılığınca trafik bilirkişisinden tanıklar dinlendikten sonra rapor alınmış, bilirkişi mağdurun yaralanma şeklinin göz önüne alındığında sağ kolunun cam dışında olması nedeni ile minibüsün traktörü sollaması sırasında kolunun traktörün römorkuna çarpması neticesi kendi hatasından meydana geldiği sürücünün kusuru olmadığını beyan etmiştir. Olay sırasında minibüs içerisinde bulunan tanıklar yorgun olduklarından dolayı uyuyor olduklarını, bir kaza olayının olmadığını, duymadıklarını, olayın nasıl meydana geldiğini bilmediklerini beyan etmişlerdir. Cumhuriyet savcılığınca ATK’dan kusur raporu alınmış, Adli tıp dosyadaki tanık beyanları, müştekinin beyanlarını değerlendirerek iki araç arasında herhangi bir temasın olmadığı yönündeki beyanlara göre mağdurun içinde yolcu olarak bulunduğu aracın plakası tespit edilemeyen römork takılı traktörün geçişi sırasında cam kenarında bulunan yolcu …’in kolunun römorka çarpması ile olayın meydana gelmesinde sürücünün kusurunun olmadığı yolcunun kolunu dışarıya çıkartarak gayri nizami yolculuk yapması nedeni ile asli kusurlu olduğu belirlenmiştir. Mahkemece İTÜ Makine, Karayolu ve Trafik Mühendisliği bölümlerinden seçilen 3 bilirkişilik heyet tarafından alınan raporda minibüste oturarak gitmekte olan bir yolcunun kolunu dirseğinden bükerek açık olan pencereden çıkarması durumunda kolunun sağda gitmekte olan traktöre veya takılı römorkuna çarpmasının minibüsün traktörü son derece yakın şekilde geçmek istemesi sonucu olabileceğini, bunun düşük bir ihtimal olduğunu, kendi görüşlerine göre davacı Döndü’nün araç içinde ayakta yolculuk yaparken minibüsün sürücüsünün ön tarafından gitmekte olan römork takılı traktörün soluna direksiyon kırarak sollayıp geçmek istemesi sırasında meydana gelen savrulmanın etkisi altında dengesini kaybederek sağına doğru düştüğü sırada aracın açık olan sürme kapısı veya normal pencerelerinden birinin dışarıya çıkan sağ kolunun sağ tarafta gitmekte olan traktöre çarptığı hususunu kabul ederek kusur değerlendirmesi yaptıklarını buna göre davacıya ve dava dışı sürücüye %50’şer oranda kusur verdiklerini belirtmişlerdir. Davalı rapordaki kusur oranına itiraz etmiştir.Olayın ne şekilde meydana geldiği gerek davacının ifadeleri gerekse tanık beyanlarına göre net olarak belirlenememiştir. Cumhuriyet Savcılığından ATK’dan ve tek bilirkişiden alınan raporlar birbirini doğrulamakta olup mahkemece alınan rapor ise bu raporların aksine sürücüye %50 kusur vermiştir. Dolayısıyla raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. Davacı dilekçesi içeriğinden davacının geçici bakıcı gideri talep ettiği anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince hükme esas Ege Üniversitesi Adli Sağlık Kurulu, Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği doğrultusunda yaptığı maluliyet belirlemesinde davacının olay tarihindeki yaşına göre %27 oranıda, rapor tarihindeki yaşına göre %28,2 oranında malul kaldığını belirlemiş, bakıcı giderine ihtiyaç bulunup bulunmadığı değerlendirme konusu yapılmamıştır. Çelişki ve belirsizlik oluşturacak şekilde iki ayrı maluliyet oranı içeren geçersiz olan maluliyet raporu esas alınarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken, davacı asilin isticvap edilerek (adresi il dışı ise talimat yolu ile) olayın nasıl meydana geldiği, kolunun araç içine düşmesi ile mi yoksa pencereden dışarı çıkıp traktör kasasına çarpma sonucu mu kırıldığı, araçtaki oturma pozisyonu, ayakta ise kendisi dışında kaç kişinin ayakta olduğu kendisinin ayaktaki bulunduğu kısım ile ilgili olayın aydınlatılmasına yönelik beyanının alınması ve sonrasında tüm bilgi ve belgelere göre kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için genişletilmiş heyetten oluşan Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınması; Kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı işgöremezlik durumu ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı, davacının uğradığı cismani zarar nedeniyle tedavisinin devam ettiği geçici işgöremezlik dönemi için yaralanmasının niteliği gereği bakıcıya ihtiyaç duyup duymayacağı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması; Maluliyet raporu alınması ve kusur oranının değişmesi halinde kalıcı işgöremezlik ve tespiti halinde geçici bakıcı ihtiyacı halinde aktüerya uzmanından ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/04/2021