Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/803 E. 2021/685 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/803
KARAR NO: 2021/685
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/10/2018
NUMARASI : 2014/1485 Esas – 2018/996 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Olay günü 26.04.2013 tarihinde Osmaniye ili, … Mah. … Cad. … kavşağında sola dönüş yapmak isteyen … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile müvekkilin sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarparak müvekkilin yaralanmasına sebebiyet verdiğini, kaza tespit tutanağında … plakalı aracın 2918 sayılı KTK’nın 57/1-A bendi kavşaklarda araçlara ilk geçiş hakkını vermemek kuralını ihlal etmesi nedeniyle asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, müvekkilin kaza neticesinde sol kalça çıkığı, sol ayak bileği kırığı, sol tibia medical kırığı, kafa tramvası geçirdiğini ve müvekkil işgücü kaybına uğradığını belirterek 3.000,00-TL daimi sakatlık tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 28.978,56 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; 26.04.2013 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen … plaka sayılı aracın 24.01.2013-2014 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin poliçe limiti ve sigortalının kusuru oranında sorumlu olduğunu, sigortalı araç sürücüsü kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kusursuzluğu nedeniyle poliçe sorumluluğunun bulunmadığını, isnat edilen kusuru kabul etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 28.978,56 TL maddi tazminatın (sürekli iş göremezlik) dava tarihi olan 18/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; noterden yapılan alacağın temlikini davacı taraf mahkemeye bildirmediği gibi devir edilen 5.000,00 TL’lik tutarı mahsup etmeden davanın değerini arttırdığını, davacının temlikname nedeni ile 5.000,00 TL’lik maddi tazminat tutarı hakkında tasarruf hakkının kalmadığını, tazminat hesaplamasında davacının mezun olup olmadığı, mezun ise çalışmakta olduğu işyeri SGK kayıtları, kazancını belgeleyen ücret bordrolarının araştırılmadığını, herhangi bir delil ispat edilmeden asgari ücretin 1,5 katı üzerinden hesap yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının kaza tarihinde öğrenci olup gelir getiren bir işte çalışamamasından kaynaklanan gelir kaybı zararı olup geçici iş göremezlik tazminatına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının motosiklet sürücüsü olup kask ve dizlik gibi koruyucu tertibatları kullanmadan seyir halinde olması nedeni ile Borçlar Kanunu 52.maddeye göre zararı arttırıcı etkisinin tazminattan mahsup edilmediğini olayın haksız fiilden kaynaklandığı halde avans faizine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 26/04/2013 tarihinde davacı sürücü …’nin yönetimindeki … plakalı motosikleti ile davadışı sürücü … yönetimindeki davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı kamyonetin çarpışması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan aktüerya raporunun istinaf talep eden davalıya/davalılara HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının/davalıların süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacı/davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden aktüerya raporuna ve hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde geçici iş göremezlik tazminatı talep etmediği gibi Mahkemece de geçici maluliyet tazminatına hükmedilmediğine göre bu yöne değinen istinaf talebi yerinde değildir. Kazaya ilişkin tutulan trafik kazası tespit tutanağında davacının kask ve diğer koruyucu ekipmanı takmadığına ilişkin bir saptama bulunmadığı gibi aksinin davalı tarafça da ispat edilememiş olması nedeniyle müterafik kusura yönelik istinaf itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183/1. maddesine göre; Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Aynı Kanun’un 184/1.maddesi ile alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlanmıştır.Alacağın temliki, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Kural olarak alacağın temliki ile mevcut alacağın alacaklısının yerine yeni bir alacaklının geçmesi mümkündür. Somut uyuşmazlıkta davacı, dava konusu tazminat ile ilgili olarak davalıdan talep edebileceği alacağın 5.000,00 TL’lik kısmını dava dışı şirkete TBK’nın 183 ve 184. maddesi hükümleri uyarınca temlik etmiştir. Bu durumda dava dışı temlik alanın hukuken geçerli temlike dayanarak temlik edilen miktar kadar davalıdan alacağı doğduğu gibi davacının da aynı miktarda alacağı sona ermiştir. Bu nedenle davacının temlik ettiği 5.000,00 TL düşülerek tazminata hükmetmek gerekirken bu husus gözardı edilerek karar verilmiş olması doğru olmadığından bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir. Davaya konu trafik kazasına sebep olan davalı Sigorta şirketine trafik sigortalı aracın kamyonet olmakla birlikte ruhsat bilgilerine göre kullanım şeklinin hususi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kazaya sebebiyet veren sigortalı araç, ticari olmadığından temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faiz uygulanması doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülerek yeniden kurulan hükümde faiz türü yasal faiz olarak düzeltilmiştir. Açıklanan nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek davacının temlik ettiği 5.000,00 TL için davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kabulü ile 23.978,56 TL maddi tazminatın (sürekli iş göremezlik) dava tarihi olan 18/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Temlik edilen 5.000,00 TL tazminat için davanın reddine, 2-Alınması gereken harç 1.638,00 TL olup, peşin alınan 10,25 TL ile ıslah harcı olarak alınan 88,73 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.539,00 TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 39,25 TL, posta ve tebligat masrafı 326,45 TL, ıslah harcı 88,73 TL, bilirkişi ücreti 1.200,00 TL olmak üzere toplam 1.654,43 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-a.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 2.877,42 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b. Reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine, 5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine, 7- Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 31,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/04/2021